Lark başını sallayıp, silahını kemerine bağlı kılıfa soktu hemen. Çabuk bir şekilde, Albay'ı kucağına aldı. Berbat bir haldeydi. Lark, içinde oluşan suçluluk duygusunu bastırmaya çalıştı. Şu anda pişman olmak pek işe yaramayacaktı. Ama bundan sonra, ölüm kalım durumları haricinde Aurelia'yı çağırmam...

Lark elindeki tabancasıyla yaratıklara nişan almış bir şekile beklerken, kendine söyleneni yaptı, "Burada Patron sensin" diyerek. En uca doğru geçmeye çalışırken, Operatör'e bağırdı. "Hey oradaki, o poponu kaldırıp hızlı olsan iyi olur!". Burada yem olmaya niyeti yoktu Lark'ın..

"Tamam o zaman, biraz destek hiç fena olmazdı!" dedi Lark. Bu sırada, tabancasını çekmişti. Burada katanasını kullanacak kadar geniş bir alan yoktu, o yüzden en iyi fikir tabancasını kullanmaktı. "Albay'a ben göz kulak olurum. Sen şu yaratıkları halletsen iyi olur!"

Lark, Albayı zor da olsa yakalayabilmişti! Ama tabi ki sadece bununla beladan kurtulamamışlardı! Herifin teki, helikopterden dışarıya doğru savrulmuştu. Pilotun olduğu kısmı açmaya çalışan bir şeyin olması da, işi daha da berbat hale getiriyordu... Bu sırada Lark'ın zihninde Aurelia'nın sesi yankıla...

Helikopterin aniden sarsılması ve bir anda kapının açılması çok ısa sürede olmuştu. Lark, endişeli gözlerle Seras'a baktı. O an Aurelia'yı yardıma çağırabilirdi. Ama bunu akıl edecek kadar sakin kalamamıştı. Sevdiği kadın tehlikedeyken, vücudu refleks olarak hareket etmişti sanki. Rüzgarın gücü onu ...

Lark, derin bir nefes bıraktı. Albayın kulaklarına doğru eğilerek, kimsenin duymaması için fısıltıyla konuştu. "Seras, neden bu kadar tedirgin olduğunu bilmiyorum. Ama inan bana, orada karşımıza ne çıkarsa çıksın yanında olacağım. Hem bir asker olarak, hemde sevdiği kadını koruyacak olan bir erkek o...

Albay dosyayı Lark'a uzattığında, "Öncelikle, gideceğimiz yer eski bir hurdalık..." dedi... "Söylenenlere göre, orada karşılaşacakmışız şu günle ilgili olanlarla". Lark dosyaya bakarken, Albay aniden durdu. Yüzünde durgun bir ifade vardı. Lark endişeli bir şekilde Albay'a baktı... "Efendim" dedi yum...

Lark sırıtarak albaya baktı. "Önemli değil efendim. Beni istediğiniz kadar azarlayabilirsiniz. Eğer bu kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olacaksa, siz yorulmayın diye kendimi bile azarlayabirim!". Sonra kaşını kaldırarak biraz düşündü. "Gerçi biraz deli gibi gözükürüm bunu yapınca. Ama sizi gülüms...

Lark, hemen albayı takip etmeye başladı. Albay, elinde bir dosyayı taşırken, hızla ilerliyordu. "Efendim, iyimisiniz?" diye sordu Lark. Albayın, o aptal komutanla yaptığı konuşmadan sonra nasıl olduğunu merak ediyordu... Gri gözleri endişeli bir şekikde bakarken, Lark elini saçına götürdü ve gülümse...

Lark, şu Nathan bozuntusuna cevap verecek zaman bulamamıştı. Şerefsiz herif, Lark'ın kulağına fısıldar fısıldamaz çekip gitmişti. Eğer bu karargahta biraz daha kalırsam, sonunda bu herifi hurdaya çıkartacağım dedi içinden. Lark, Albaydan gelen emir doğrultusunda, kapı önünde beklerken, garip yeteneğ...