Künye
Japonca Adı: モンキー・D・ルフィ
Mangadaki Adı: Monkī D. Rufi
İngilizce Adı: Monkey D. Luffy
İlk Görünüş: Bölüm 1, Sayı 1
İlişkiler: Hasır Şapka Korsanları ve Dadan Ailesi
Meslek: Korsan (Kaptan)
Lakap: Hasır Şapka Luffy (Mugiwara)
Yaş: 19
Doğum Tarihi: 5 Mayıs
Boy: 1.74
Ödül: 400.000.000 Beri
Şeytan Meyvesi: Gomu Gomu no Mi
Tip: Pramecia
Monkey D. Luffy bir korsan olup, One Piece isimli manga ve animenin baş kahramanıdır. Devrim Ordusu'nun komutanı Monkey D. Dragon'un oğlu, ünlü denizci Monkey D. Garp'ın torunu, bir dağ haydutu olan Curly Dadan'ın evlatlığı ve Portgas D. Ace ile Sabo'nun üvey kardeşidir. Korsan Kral Gol D. Roger tarafından bırakılmış olan efsanevi hazineyi bularak korsanlar kralı olmak hayatındaki tek hedefidir. Korsanlar kralı olmanın, dünyada en fazla özgürlüğe sahip olmak anlamına geldiğine inanmaktadır. Gomu Gomu no Mi (lastik) şeytan meyvesini yemiştir. Hasır Şapka korsanlarının kurucusu ve kaptanı olarak, tayfanın ilk elemanı ve en güçlü 3 savaşçısından biridir.
Luffy Shicibukailer (Denizin Yedi Savaş Lordu) ve Denizciler arasında problem çıkararak, bir Yonko'ya (Dört İmparator) meydan okuyarak ve Dünya Hükümeti tarafından tehditkar olarak değerlendirilmesine nede olan suçlar işleyerek dünya çapında bir üne kavuşmuştur. "Pervasız" ve kimi zaman da "çılgın" olması sebebiyle büyük şöhret kazanmıştır çünkü Enis Lobby'de bazı olaylara sebebiyet vermiş, Impel Down hapishanesine girip kaçmış ve Marineford Savaşı'na katılmıştır. O bu yüzden, yani, en önemli 3 Denizci binasına girmeyi ve oralardan sağ salim kaçmayı başarabilmiş tek korsan olması sebebiyle çok ünlüdür. Sonuçlarını tamamen bilmesine rağmen bir Tenryubito'ya (World Noble) yumruk atması, Luffy'nin "Tehlikeli Gelecek Unsuru" olarak etiketlenmesine, Filo Amirali Sakazuki'nin öfkesini kazanmasına ve Denizcilerin en büyük düşmanı olmasına sebep olmuştur.
Bu ve benzeri diğer yaptıkları, tarihteki gelmiş geçmiş en büyük ödüllerden olan 400 milyon Beri'lik ödüle sahip olmasına sebep olmuştur. Sabaody Takımadaları'na ulaşmadan önce, 300 milyon Beri'lik ödüle sahip olması sebebiyle, 100 milyon Beri'lik ödülle Red Line'a ulaşmış olan ve "11 Süpernova" olarak isimlendirilen 11 çaylak korsandan birisi olmuştur.
Görünüşü
Luffy, artık kendisiyle özdeşleşmiş olan ve efsanevi korsan Kızıl Saç Shanks’in gençken Gol D. Roger’dan alıp daha sonra Luffy’ye verdiği hasır şapkasıyla (takma olan Hasır Şapka Luffy’yi bu şapkadan dolayı almıştır) tanınmaktadır. Kısa pantolon, sandal ve kolsuz kırmızı yelek giyer. Luffy aynı zamanda sol gözünün altında 2 dikiş izi olan bir yaraya (Shanks'e sıkı biri olduğunu göstermek için sol gözünün alt kısmına bıçak saplamıştır) ve kısa siyah saçlara sahiptir. Whitebeard Savaşı'nda Akainu tarafından ciddi şekilde yaralanmıştır ve bu sebeple göğsünde büyük bir X şeklinde yara vardır. Kıyafetleri altında cılız görünse de, şaşırtıcı şekilde güçlü bir fiziğe sahiptir. Zaman sıçramasından önce serideki birçok karakterden kısadır.
Sık sık kıyafet değiştiren tayfa elemanlarının (özellikle Nami ve Robin) aksine ve çoğu erkek mürettabatına benzer şekilde Luffy seri boyunca aynı kıyafetleri giymiştir. Luffy bir adadaki hava durumuna uyum sağlamak için farklı kıyafetler (Alabasta'daki çöl cübbeleri veya Drum Adası'ndaki kapüşonlu kabanlar gibi) giymekte ancak o adadaki macerası bittiğinde artık imzası gibi olmuş olan yelek ve şort ikilisine tekrar dönmektedir.
Drum Adası bölümü boyunca ilki, manşetleri, kapüşonu ve kenarları kürklü ve koyu kırmızı olan, ikincisi de başlangıçta Nami'nin giymiş olduğu damalı, kapüşonlu ve beyaz, turuncu ve açık sarı olan 2 parka giymiştir.
Alabasta bölümü boyunca, her iki kolunda üç beyaz daire olan koyu kırmızı bir cübbe ve boynu ve başının etrafındaki açık mavi renkli bir sargıdan oluşan bir çöl cübbesi giymiştir.
Skypiea bölümü boyunca sol bileğine, üzerinde beyaz bir halka olan siyah bir bileklik takmıştır.
Davy Back Fight bölümü boyunca Luffy afro saçlara, koyu kırmızı şorta ve ayaklarında kırmızı sargılara sahiptir. Ayrıca Foxy ile savaşırken göğsünde mavi alevli bir kurukafa ile çapraz kemik işareti (crossbones) vardır.
Enies Lobby bölümü boyunca siyah şort giymiştir çünkü bu şort, et taşıyabileceği ceplete sahiptir.
Enies Lobby bölümü sonrası Luffy, üzerinde Galley-La Coompany'nin kırmızı bir amblemi olan ve kolları ile yakasında kırmızı çizgiler olan beyaz bir t-shirt ile lacivert şort giymiştir.
Thriller Bark bölümü boyunca Luffy turuncu bir yelek ve kırmızı şort giymiştir. Thriller Bark'ta Moria ile savaştıktan sonra, koyu renkli ve mücevherli bir pazıbandı sol pazısına takmıştır. Daha sonra anlaşıldığı üzere bu pazıbandı Buggy'nin uzun süredir aradığı Kaptan John'ın kayıp hazinesine giden bir haritadır. Daha sonra Luffy bu pazıbandı, Impel Down'da kendisine yol göstermesi karşılığında Buggy'ye vermiştir.
Sabaody Takımadaları bölümü boyunca koyu mavi bir yelek ve lacivert bir şort giymiştir.
Amazon Lily bölümü boyunca açık mavi bir yelek ve kırmızı şort giymiştir.
Impel Down bölümünde Luffy, Amazon Lily'den kalma kıyafetlerini Magellan'la olan savaşına kadar giymiş ve o savaş sırasında Inazuma'nın ona verdiği açık sarı yeleği üzerindeki açık mavi yelekle değiştirmiştir.
Nerede olursa olsun Luffy her zaman hasır şapkasını takmaktadır ancak ilk zamanlarda şapka başından kolayca kayıp düştüğünden dolayı Luffy şapkasını dövüştüğü süre boyunca ya bir kenara bırakmış ya da birisi onun yerine tutmuştur. Alabasta bölümünden sonra Nami'nin etrafına diktiği bir kayış sayesinde dövüşler sırasında şapka boynunda asılı kalmıştır.
Sessizce dua etmek için Marineford'a geri döndüğünde Luffy'nin sağ kolunda 3D2Y şeklinde bir dövme görünmüştür. Bu dövmede 3d'nin üzeri çizilmiştir ki bu da Bartholomew Kuma'dan kaçarken sözleştikleri gibi 3 gün yerine Hasır Şapka Korsanları'nın 2 yıl sonra buluşmalarını sembolize etmektedir.
Bu 2 yıldan sonra birkaç şey değişmiştir. Luffy dört düğmeli ve uzun kollu bir hırka (Amiral Akainu'dan aldığı X şeklindeki yarayı çoğunlukla gösteren) giymekte ve beline sarı bir kuşak takmaktadır. Bu kıyafetler bir şekilde Gol D. Roger'ın kıyafetlerini andırmaktadır. Biraz daha uzamış ve eğitiminin sonucu olarak çok daha kaslanmıştır. Daha kalın boynu, daha geniş omuzları ve daha belirgin göğsü ile bu durum desteklenmektedir.
Kişiliği ve İlişkileri
Kişiliği
Belirgin derecede zeka eksikliği ve sınırsız korkusuzluğu, Luffy'nin en temel iki özelliğidir. Pavurya gibi en basit şeyler karşısında bile kolayca hayrete düşebilirken, bir delik yanına ikinci delik açarken istem dışı olarak diğer deliğe düşmek gibi basit şeylerde bile kafası karışabilmektedir. Canavarları çok sever ve garip yaratıklara tayfasına katılmayı teklif eder (Thriller Bark bölümünde görüldüğü gibi, konuşan bir ağacın tayfsına katılmasını istemiştir). Ayrıca, tıp ile ilgili hiçbir bilgisi yoktur; Nami'nin yüksek derecede ateşi varken ona soğuk yiyecekler yemesini söylemiş ve daha sonra Zoro Kuma ile savaştıktan sonra üstüne sake dökerek Zoro'yu daha iyi etmek istemiştir (çünkü Zoro sakeyi çok sevmektedir). Amazon Lily'den kaçmayı planlarken, her ne kadar nereye bakacağına dair mantıklı bir fikir üretebilmiş olsa da, kendine bu konuda çok baskı yaptığı görülmüş ve çok fazla düşünmekten ötürü hasta olacağını söylemiştir.
Luffy'nin basit aklı onu aslında Hancock'un güçlerine karşı korumuştur çünkü Luffy bu gücü Foxy'nin kullandığı ve yavaşlatılmaktan korktuğu Noro Noro Beam ile karıştırmıştır (gerçi daha sonra gösterildiği üzere Luffy, Hancock'un güçlerinden etkilenmemektedir çünkü saf bir kalbi vardır). Eğer Luffy anlamadığı bir şeyle karşılaşırsa, birisi o şeyi detaylı olarak anlatsa da, onu "gizemli şey" olarak nitelendirmektedir; örneği dans tozuna "gizemli toz" demiştir. Luffy'nin sürekli yaptığı şeylerden birisi, Keimi ve Brook gibi insan olmayanlar canlılara büyük tuvaletlerini yapıp yapmadıklarını sormaktır ki çoğu zaman cevap evettir. Bir başka özelliği de, özellikle dondurucu soğuklara karşı, yavaş tepki zamanıdır.
Yine de, savaş alanında olduğu zaman, aynı şeyleri söylemek mümkün değildir; mermilerden kolayca kaçabildiği bilinmektedir. Daha savaşa girmeden savaşacağını bilmesi gibi özellikleriyle, Luffy'nin içgüdülerinin ve huylarının bir vahşi hayvanınkilere benzediği birçok kez belirtilmiştir. İçgüdülerine güvendiği ve karşı ataklar yaptığı zamandaki savaş şekli bile bunu göstermektedir. Bu, Luffy'nin dünyaya bakışını da etkiler. Tüm gücünü kullanması gerektiği savaşlar haricinde (ki o zamanlar bile) sık sık gülümsediği görülmektedir. Luffy, karakter olarak da çok fazla değişiklik göstermez. Bazı zamanlarda en basit tuzaklara düşmesine rağmen, dünyayı düz ve basit bir şekilde görmesinden dolayı, geçmişte olmuş olayları görüp bunların gerçek amaçlarını anlayabilen tek kişidir.
Ancak, iş dövüşmeye geldiğinde tam bir dahidir; örneğin ölümün eşiğindeyken Crocodile'ın şeytan meyvesi gücünü yenebilmeyi çözmüş, Soru'yu görerek mantığını anlamış (çevirmen notu: daha sonra buna bağlı olarak Luffy Gear Second tekniğini geliştirmiştir), Enel'in "Mantra" yeteneğine karşı birkaç etkili karşı hücum geliştirmiş ve en son olarak da Silvers Rayleigh'nin kendisine Haki ile ilgili anlattığı her şeyi (Rayleigh'nin Haki'yi öğrenmek için 2 yılın çok kısa olduğunu söylmesine rağmen) 1.5 yılda öğrenmiştir. En zor şartlarda bile hıncını bir kenara bırakmaz (örneğin Luffy Rob Lucci ile dövüşürken Franky'ye "piç" diye bağırmış ve Franky'de ona "Şimdi bana kızacak zaman değil" diye sert bir cevap vermiştir. ayrıca Impel Down'dan kaçarken, her ne kadar başka bir alternatifi olmasa da, Crocodile'ın yardım teklifini reddetmiştir). Buna rağmen, siviller ve sevdiği insanlar ona kötülük yapmak istedikleri zaman bile, onları incitmekten kaçınır ve gerekirse dövüşmekten kaçmayı tercih eder.
Oda, Luffy'nin ne olmak istediği ve ne hissettiği konusunda onu oldukça açık ve basit çizmeye çalıştığını söylemiştir. Bu yüzden, diğer tüm ana karakterler arasında Luffy, en az düşünce balonuna sahiptir çünkü düşünmek yerine ne yapmak istiyorsa onu söylemeyi ve yapmayı tercih etmiştir. Luffy'nin saf ve basit tavırlarını destekleyecek şekilde, Luffy'nin aralarında çok az benzerlik olan şeylerde bazı benzerlikler bulması gibi seri boyunca devam eden bir özellik vardır (örneğin Sanji ile Sanji'nin aranıyor posteri arasında benzerlik kurması veya Spoil'ı bir zombi yerine yaraları olan bir yaşlı adam olarak görmesi gibi). Fakat Luffy benzerlikleri çok belirgin olan şeyler konusunda ise o kadar başarılı değildir (örneğin Sogeking'in Usopp olduğunu ve Foxy'nin berbat kamuflajını anlayamamıştır).
Luffy'nin dövüşler sırasındaki basit tavırları ve saf yorumları rakipleri tarafından sıklıkla yanlış anlaşılmış ve Luffy'nin onlarla alay ettiğini düşünmüşlerdir. Bu yüzden, birçok rakini sakinliğini kaybetmiş ve öfkeyle ona saldırmıştır. Her ne kadar Luffy normalde sakar ve pervasız olsa da, arkadaşlarından birisi, özellikle de tayfadan birisi - ki Luffy onları "nakama" olarak görmektedir, tehlikede olduğunda çok ciddileşir. Luffy'nin, rakiplerinin en hassas özellikleriyle farkında olmadan dalga geçmek gibi bir eğilimi vardır; örneğin, Buggy'ye "büyük burun", Alvida'ya "şişman bayan" ve Kureha'ya "kocakarı" demiştir. Crocodile ile dövüşünde çok fazla su içmesi veya Arlong'un dişlerini bir yumrukla döküp daha sonra o dişleri bir silah olarak kullanması gibi garip hareketleri sebebiyle, düşmanları çoğu zaman Luffy'nin ciddi mi olduğu yoksa onlarla dalga mı geçtiğini anlayamamışlardır. Ancak Luffy, dövüşleri sırasında hep ciddi olduğunu söylemiştir. Çoğu durumda, savaşa başladığı andan itibaren ciddileşmiş, ancak rakibini alt ettikten sonra veya rakibini alt edeceğinden emin olduğu zaman güldüğü görülmüştür (örneğin Buggy'yi uçarak yollamadan önce güldüğü gibi).
Kötü karakterlerden veya düşmanlarından birisini yendiği zaman, eğlenceli veya komik bir şey olmasından ötürü, Luffy gülümser. Ancak bu durumda yalnız bir istisna olmuştur: Water 7'da Usopp ile savaştıktan sonra Luffy çok uzun süre gülmemiştir; hikayede Luffy bir tüm gün boyunca gülmemişken, bölümler açısından bakıldığında tam 15 bölüm boyunca gülmemiştir.
Luffy dövüşleri sırasında yüksek seviyede taktiksel ve yaratıcı özellikler ile zeka pırıltıları göstermiştir. Mr. 3'nin "Candle Lock" ve Enel'in "Gloam Paddling" saldırıları gibi durumlara kolayca adapte olmuş ve onları saldırıya çevirebilmiştir. Ayrıca Foxy'nin Noro Noro Beam saldırısı karşısında bir ayna kullanmıştır. Marineford bölümünde Dracule Mihawk, Luffy'nin onun saldırılarından kaçınmasından ötürü alışılmadık şekilde zihninin berrak olduğunu söylemiştir. Ek olarak Luffy Ace'e yakınlaşabilmek için, Mihawk ile savaşında Buggy'yi bir kalkan olarak kullanmıştır. Luffy'nin ayrıca, öyle bir niyeti olmasa ve gerçekten öyle düşünmüş olmasa da, bazen bazı şeyleri olduğundan daha farklı ve daha zekice söylemek gibi bir alışkanlığı vardır.
Luffy'nin izin vermediği bir şey varsa o da birisinin bir başkasının dövüşüne müdahil olmasıdır. Bu gibi durumlarda Luffy kendini çok zor şekilde dövüş dışında tutabilmeyi başarmış, ancak, özellikle arkadaş olarak düşündüğü birisi onun savaşına dahil olmaya çalıştığında büyük bir öfke ile karşılık vermiştir. Zoro'nun seri başlarında Mihawk ile dövüşünde Luffy bunu göstermiş ve kendini (Johhny ve Yosaku'yu da) Zoro yenilene kadar savaş dışında tutabilmeyi başarmıştır. O zamandan sonra da bu durumu birçok kez göstermiştir; Little Garden'da devlerin savaşını Baroque Works sabote ettiğinde, kendi savaşlarında Crocodile Yuba'ya bir kum fırtınası ile saldırdığında, Aokiji'ye teke tek dövüş için meydan okuduğunda, Lucci ile dövüşürken Franky'ye dahil olmaması konusunda ısrar ettiğinde, kurtarıcısının (çevirmen notu: Margaret) taş formunu Boa kardeşlerin kırmakla tehdit ettiğinde, Noah'yu durdurmak isteyen sivillere saldıran Hody Jones'a fiziksel olarak görünecek şekilde öfkelendiğinde bu durum görülmüştür. Kuja savaşçılarının Luffy'nin Sandersonia'yı öldürmeye çalıştığını düşündükleri halde, sırf Sandersonia'nın sırtı Kuja savaşçıları tarafından görünmesin diye, bunun dövüşleriyle bir alakası olmadığını ileri sürerek Sandersonia'nın hala yanın sırtını gizlemeye çalışacak kadar ileri gitmiştir.
Seride ara sıra da olsa gerçekleşen şeylerden birisi de Luffy'nin kazara veya bilerek savaşamayacağı durumlara düşmesidir. Böyle bir durumdayken genellikle tayfa elemanları baş kötü karakterden zayıf olan diğer karakterle dövüşür ve onları yenerler, böylece, Luffy'nin savaşını yarıda kesecek kimse olmaz. Daha sonra, diğer tüm düşmanlar yenildiğinde Luffy, sadece kendisinin dövebileceği en güçlü düşman ile dövüşür. Bu sıklıkla olmaktadır; Luffy, Buggy the Clown bölümünde bir kafeste sıkışmış, Captain Kuro bölümünde uyutulmuş, Arlong bölümünde bir kayaya sıkışıp su altına gönderilmiş, kaybolmuş, ciddi şekilde yaralanmış veya Skypiea bölümünde bir yılanın midesinde sıkışıp kalmıştır.
Luffy'nin kişiliği bir çocuğunkine benzer çünkü hep en uçlara gitmeyi istemektedir. Yiyecekler, tayfa elemanlarının kim olacağı ve maceralar konusunda son derece açgözlü olabiliyorken; arkadaşlarını, tayfasını ve ailesini korumak söz konusu olduğunda kendisini feda edebilecek kadar yüksek bir özveri gösterebilmektedir. Bu çocuksu mentalite, onu problemin kaynağına taşımaktadır ve bu sayede en basit metotlarla problemleri çözebilmektedir.
Luffy'nin maceraya karşı sonsuz bir iştahı vardır ve Korsanlar Kralı olmak istemesinin temelinde de bu vardır; okyanusta en fazla özgürlüğe sahip olan kişinin korsanlar kralı olduğuna inanmaktadır. Bu macera merakı birçok zaman onu "kolay olan yoldan" alıkoymuştur (örneğin Alabasta'da Robin -o zaman Miss All-Sunday idi- tarafından verilen Eternal Pose'u parçalamış ve bir düşmanının onun ne yapacağına karar vermesini ve ne yöne gideceğini belirlemesini istemediğini söylemiştir). One Piece'i kendisi bulana kadar onun ne ne olduğunu ve nerede olduğunu öğrenmeye dair hiçbir niyeti yoktur ve eğer tayfası bunu öğrenirse, böyle sıkıcı bir maceraya gitmek istemediği için korsan olmayı bırakacağını söylemiştir.
- Luffy'nin, One Piece'in ne olduğunun Rayleigh'den öğrenilmesine dair sözleri"Hazinenin nerede saklı olduğunu ona SORMAYACAĞIZ!! Ona bir hazinenin olup olmadığını bile sormayacağız!! Emin değilim, ancak... birçok kişi bu hazineyi aramak için hayatlarını riske ederek denize açılıyor!! Eğer bu yaşlı adama onunla ilgili tek bir şey sorarsan, bir korsan olmayı hemen bırakırım!! Öyle sıkıcı bir maceraya devam etmek istemiyorum!!"
Luffy'nin tedbir gibi bir algısı yoktur, hatta, tehlikelerle karşı karşıyayken kahkaha atmasıyla ve potansiyel olarak zararlı olaylara yüzünde büyük bir sırıtışla girdiği bilinmektedir. Örneğin, Hasır Şapka korsanları Knock-Up akıntısına yaklaştıklarında, Rumbar korsanlarının gemisine borda etmeye karar verdiklerinde, Thriller Bark'a girdiklerinde ve Fishman Adası'nda ilerlerken Luffy hep yüzünde büyük bir gülümsemeyle görülmüştür. Luffy, arkadaş olarak gördüklerine hiçbir zaman "hoşçakal" dememiştir çünkü ilerde bir gün tekrar görüşeceklerini ummaktadır.
İsminde "D." olan diğer insanlar gibi Luffy de ölümden korkmamaktadır. Sıklıkla tekrar ettiği üzere, eğer hedefine ulaşırsa ölüm onun için sorun olmayacaktır, ancak, eğer hedefine ilerlediği yolda ölürse, ölüm onun için yine sorun olmayacaktır. Zoro ve Sanji onu kurtarmaya çalışmadan önce gözlerinde şok ve şaşkınlık olsa da, Loguetown'da Buggy tarafından infaz edilmeye çalışılırken bile gülümsemiştir. Seri boyunca gerek kişilikte olsun, gerekse sözlerde veya hareketlerde olsun, birçok karakter Luffy'nin diğer D. karakterlerle olan benzerliğini açıkça ifade etmiştir. Şu ana kadar; Robin tarafından Jaguar D. Saul'e, Aokiji, Gorosei'den en az bir kişi ve kendi tayfası tarafından Monkey D. Garp'e, Emporio Ivankov tarafından Monkey D. Dragon'a ve Smoker, Crocus, Kureha, Gan Fall, Shanks, Rayleigh ve Kokoro tarafından da Gol D. Roger'a benzetilmiştir.
Diğer D.'lerde olduğu gibi, sıska yapısına göre oldukça oburdur: özellikle eti çok sevmektedir ve bir balığı tüm olarak -kılçıklarıyla birlikte- yutabilmektedir. Bu yüzden, seri boyunca süregelen şeylerden birisi olarak Luffy, lastik özelliği sayesinde sürekli olarak diğer insanların yemeklerini çalmakta ve bundan dolayı bu insanlar Luffy'ye bağırmakta ve kimi zaman da vurmaktadırlar. Luffy seride yedikçe daha çok yiyerek fiziksel olarak (ve lastik özelliği sayesinde) çok şişmanlamış ancak daha sonra bir yolunu bularak (genellikle egzersiz ile) zayıflamıştır. Ayrıca, Enies Lobby'de gelişen olaylardan sonra Luffy, kısa süreli de olsa, tıpkı ağabeyi Ace gibi narkolepsiye (çevirmen notu: narkolepsi, gün içerisinde asla engelleyemediğiniz ve çoğu zaman da farkına varmadığınız, adeta trans durumunda yaşanılan uyku ataklarıdır) yakalanmıştır.
Seride sıkça olan şeylerden birisi de, Luffy'nin düşmanlarında gördüğü çeşitli yetenekler karşısında, gözleri ve başının etrafında yıldızlar olduğu halde "olağanüstü" diye bağırmasıdır. Luffy zırh giydiği zaman en havalı durumda olduğunu inanmaktadır. Ayrıca Luffy'nin zırhlarla ilgili bir minik takıntısı olduğu, ne zaman bir fırsatını yakalasa tüm vücudunu kaplayan zırhlar giymekten kaçınmadığı da bilinmektedir. Ancak, bulup giydiği her zırh, ya savaş sırasında ya da komik olaylar neticesinde parçalanmıştır. Luffy sürekli olarak rakipleri için alçaltıcı takma adlar kullanmaktadır (mesela Gekko Moriah'ya pırasa, Enel'e de kulak memesi demiştir). Açıkça göründüğü üzere Luffy insanlara hakaret etme konusunda oldukça yeteneksizdir; genellikle karşısındakinin fiziksel bir özelliğini veya eşsiz bir yeteneğini kullanır veya o özelliği daha alt bir seviyeye indirger (örneğin herkes Vivi'nin yokluğundan ötürü üzgünken, Zoro'ya 4-kılıç demiştir). Enel elektirik ile saldırırken dudaklarını emmesi de pek etkili olmamıştır.
Luffy'nin yalan söyleme konusunda hiç yeteneği yoktur. Aslında, birisi ne zaman Luffy'nin bildiği bir olayı sorsa, Luffy hiç düşünmeden bildiği her şeyi yumurtlamaktadır. Buna karşın, Enel'in çeşitli elektirik saldırıları ve Boa Hancock'ın Mero Mero no Mi saldırısı gibi kendisi etkilemeyen saldırılar karşısında Luffy, dudaklarını içeri çekip, kafasını yana doğru çevirmeye meyilli görünmektedir.
- Enel'in saldırısı etkisiz kaldığında Luffy dudaklarını emerken
Luffy, ne kadar kötü kalpli olursa olsun, düşmanlarını hiçbir zaman öldürmez; bunun yerine, onları ya fırlatarak uzaklara gönderir, ya bayıltır ya da neredeyse öldürecek kadar çok döver. Oda'nın açıkladığı üzere, Luffy bunu bir ahlak temelinde yapmamaktadır, onun yerine, Luffy'ye göre ölüm çok çabuk bir kurtuluştur ve ölmek yerine hayallerinin birisi tarafından yıkıldığını görmek çok daha ağır bir cezadır. Ancak ironik olarak, Luffy'nin yendiği düşmanlarından bazıları bu yenilgilerden sonra iyi tarafa geçmiştir. Bunun en bariz örneği, bir oyuncak fabrikasının CEO'su ve olan Wapol'dur (ancak, yeni krallığını oluşturduktan sonra muhtemelen tekrar kötü tarafa geçmiştir).
Luffy'nin bir başka belirgin özelliği ise alçakgönüllü yapısıdır: geçmişte onu kimsenin yenmediğini iddia etse de (ki bu doğru değildir, çocukken Ace ve Sabo onu birçok kez, Smoker 2 kez, Crocodile 2 kez, Aokiji 1 kez, Rob Lucci 1 kez, Kuma 1 kez ve Magellan da 1 kez yenmiştir), yendiği güçlü düşmanlarının konusunu hiçbir zaman açmaz. Dünya Hükümeti bayrağını yakma emri ve Shichikibukai seviyesindeki korsanları yenmesi gibi çok önemli olaylara rağmen alçakgönüllü olarak kalmıştır. Franky ikinici seçenekle ilgili konuştuğunda, bunun çok büyütülecek bir şey olmadığını, kendisinin ve tayfasının yalnızca bir tayfa üyesini kurtarmak için orada olduğunu söylemiştir. Sengoku, Gekko Moriah'nın Luffy tarafından yenilgisini örtbas etmek için Kuma'ya Hasır Şapka korsanlarını öldürme emri verdiğinde, Garp Sengoku'ya "Bu kadar tasalanma Sengoku! Luffy zaten Moriah'yı öldürdüm diye ortalıkta gezecek birisi değildir" demiştir.
Luffy'ye tayfasının hayatta kalamayacağını söyleyen bir zombiye Luffy şöyle yanıt vermiştir: "O aptal Moriah'ya söyle.! Eğer tayfama herhangi bir şey olursa, üzerinde tek bir şey kalmayana kadar adanı havaya uçururum!!"
Luffy'nin dövüşmeye karşı olan iştahına rağmen, kişisel olarak düşman görmediği kişilerle dövüşmeyi reddetmektedir; bunu yerine, ya konuşarak sorunları çözmeyi ya da olay yerinden uzaklaşmayı tercih etmiştir. Seri ilerledikçe Luffy de daha olgun ve aklı başında hareketler sergilemiş ancak bunları ya kendisi ve arkadaşları en zor koşullardayken ya da birisi ona hakaret ettiğinde göstermiştir. Bu durumlar haricinde Luffy, serinin başında nasıl hareket ediyorsa hala öyle hareket etmeye devam etmektedir.
Yemek konusunda farklı zevklere sahip olmak veya mahrem yerline bakmalarını istemeleri gibi birkaç istisna olsa da, Luffy normal insanlara neredeyse hiç sinirlenmemektedir. Luffy ayrıca kendisinin lastik vücudunun çekilmesinden ve onunla oynanmasından rahatsızlık duymaz ancak bu iş Luffy yemek yerken yapılırsa işler değişebilmektedir. Luffy eğer karmaşık görünüşlü bir yaratıkla karşılaşırsa, ona dominant olmayan (ikincil) tarafıyla seslenmektedir. Örneğin Luffy, Gaimon'un adasında köpek/tavuk olan yaratığa çoğunlukla köpek olsa da tavuk, yılan/tavşan olan yaratığa çoğunlukla yılan olsa da tavşan, domuz/aslan olan yaratığa çoğunlukla aslan olsa da domuz demiştir. Bu daha sonra Luffy'nin özelliklerinden biri haline gelmiştir: Bananawani'ler ile tanıştığında onlaraa "üzerine timsah iliştirilmiş muzlar" demiştir. Pierre'in dönüştüğünü gördükten sonra da ona kuş yerine at demeye devam etmiştir. Ayrıca, Long Ring Long Land Adası'nda gördüğü her hayvana, gerçekte ne türde olurlarsa olsunlar, benzediklerini düşündüğü tür ile onlara seslenmiştir.
Luffy'nin kadınlara ilgisi biraz karmaşık bir konudur: Bir SBS'de (çevirmen notu: SBS aslen Shitsumon wo Boshū Suru'nun baş harfleridir ve "soru & cevap" anlamına gelmektedir. Oda, seride anlatılmayan ve kendisine sorulan sorulara cevaplar vermektedir) Oda, Luffy'nin Nami soyunurken heyecanlanıp Hancock soyunurken neden heyecanlanmadığına dair bir soruya, Nami soyunurken Luffy'nin Usopp ile birlikte olduğu ve onun tavırlarına kötü bir etkide bulunduğu şeklinde cevap vermiştir. Ayrıca Luffy'nin romantizmle neredeyse hiç ilgisi yoktur ve Lola ile Hancock'un yaptıkları teklifleri bir saniye bile düşünmeden umursamazca reddetmiştir.
Luffy arkadaşlarına ve tayfasına son derece sadıktır ve eğer onlardan birisi herhangi bir şekilde zarar görürse anında sinirlenir (bu özelliği Korsanlar Kralı olan Gol D. Roger ile uyuşmaktadır). Luffy, kendisine yakın olanların intikamını almak veya onları korumak için, bu arkadaşlarına verilmiş bir sözü tutmamak anlamına gelse dahi, çok zorlu şeyler yapma konusunda tereddüt etmemektedir. Örneğin, Montblanc Cricket'tın tayfasına saldırdığı için Bellamy'yi dövmüş, Tenryuubito'ya karşı durmayacağına dair söz verdiği halde, Hatchan'ı silahla vurduğu için Tenryuubito Saint Charloss'a sıkı bir yumruk atmıştır. Ek olarak, Luffy herkesin arkadaşlarına sadık olması gerektiğine inanmaktadır ve eğer Luffy birisinin ihanete uğradığını görürse, ihanete uğrayan kişi aslında düşmanı olsa bile onun uğrayanın yanında olarak diğer kişinin karşısında dikilmektedir. Bunun en bariz örnekleri kendi tayfasını öldüren Kaptan Kuro, Gin'e saldıran Don Krieg ve kendi kabilesi üyelerini taş yapan Boa Hancock'tır.
Luffy, inanılmaz derecede pervasız, ve bazı durumlarda da çılgın olmasıyla ünlenmiştir. Ancak, sivillere ve otoriteye karşı gereksiz ve rastgele olan psikopat hareketleriyle ünlenmiş diğer korsanlardan farklı olarak, Luffy'nin şöhreti insanları korumaya veya onlara yardım etmeye çalışmasından dolayı oluşmuştur.
Luffy kahramalara karşı bir hayranlık duymaktadır ancak bir kahraman olmayı şiddetle reddetmektedir. Onun iyi bir kahramanın nasıl olması gerektiğine dair algısı, kahramanın tamamen özverili olmasıdır. İronik olarak, Luffy'nin çoğu hareketi özveri kaynaklıdır ve bencilliği çoğunlukla oburluğu ve maceraya karşı iştahı etrafında gelişmektedir. Bu özelliği, kendi isteğiyle olmasa da, tanıştığı herkesin onu bir kahraman olarak düşünmesine yol açmıştır. Ancak, et üzerine yapılan bir anlaşma sayesinde, Fishman Adası'nda bir kahraman olmak için Jinbe tarafından kolayca ikna edilmiştir.
Luffy'nin bariz özverisi, etrafındaki insanları onunla aynı tarafta olmaya itmektedir. Bunlar arasında ilk göze çarpanlar, başka türlü olsa ona asla yardım etmeyecek olan Boa Hancock, Jinbe ve Emprio Ivankov'dur. Ayrıca Luffy, gerek bir hazine olsun ya da gerekse bir sır olsun, insanların uğrunda ölmeyi göze aldığı şeylere karşı derin bir saygı göstermekte ve bunun için gerekirse kendi canını tehlikeye atmaktadır. Bununla ilgili en güzel örnek, Gorgon kardeşlerin sırları ortaya çıkmasın diye Boa Sandersonia'nın sırtına atlayıp kendi vücudunu siper etmesidir.
Ancak tüm bu garip kişiliği ve huylarına rağmen (kendi temel özelliği olan ahmaklığıyla beraber) Luffy'nin en belirgin özelliği, Mihawk'ın da dünyadaki en tehlikeli yetenek olarak belirttiği gibi, etrafındaki herkesi kendi müttefiki yapabilmesidir (eski düşmanları, kötü karakterler ve Whitebeard bile Luffy'yle müttefik olmuştur).
Carue, Vivi, Nefertari Cobra, ve Fukaboshi gibi diğer karakterler Luffy'nin, kendisi, tayfası ve tanıştığı insanların arkadaş olduklarını söylediğinde, bu onların kalplerine hassas bir şekilde dokunmuş ve daha sonra Luffy'ye ve tayfasına minnettar kalarak onları desteklemişlerdir. Bu, daha sonra tayfaya katılan Nami ve Chopper için de geçerli olmuştur.
Seride karşılaşılan şeylerden birisi de, Luffy para hakkında tayfasıyla konuştuğu zaman, sırf ilerde Luffy'yi besleyebilsinler diye onlara bütçelerini iyi ayarlamaları gerektiğini söylemesidir. Ayrıca, Luffy rastgele olarak bazı kişilere bazı sırları söylemekte (örneğin kendisi ve Ace'in babasının kim olduğunu söylemesi gibi) ve hemen ardından da bunun gizli kalmasını eklemektedir. Bu özelliği büyükbabası Monkey D. Garp'te de vardır.
Üvey kardeşi Ace Marineford'ta öldürüldüğü zaman, Ace'in kollarında ölümünü izlemesinin yarattığı mental stres Luffy'yi katatonik bir duruma düşürmüştür. Bu durumdan uyandıktan sonra Luffy bir öfke nöbetine kapılmış ve etrafındaki her şeyi parçalayarak yasını ve öfkesini bastırmaya çalışmıştır.
Daha sonra Luffy kendisini tekrar değerlendirmiş ve çok saf davrandığı, çok zayıf olduğu ve Korsanlar Kralı olmaya değecek biri olmadığı sonucuna vararak kendine acımaya başlamış ve depresyona girmiştir. Jinbe ve Rayleigh'nin biraz cesaret aşılamasından sonra Luffy hayallerine devam edebilmek için yenilenmiş bir cesarete sahip olmuştur. Zaman sıçramasından sonra Rayleigh'ye Korsanlar Kralı olacağını söylemiş ve hayalleri için savaşacak özgüveni tekrar kazandığını göstermiştir.
Zaman sıçramasından önce Luffy, insanlarla gereksiz şeyler yüzünden kavgaya giren yüzünü göstermiştir (örneğin, Mock Town'da iken meyhanede sunulan turtanın kalitesi yüzünden Blackbeard ile neredeyse kavgaya tutuşmuştur). Ancak 2 yıl süren eğitiminden sonra Luffy bu eğiliminden kurtulmuş görünmektedir ve sahte Luffy çetesini Haki ile bayıltıp daha fazla yaralı olmasını engellemesinden de anlaşılacağı üzere artık problemleri en az çaba ile sonlandırmak istemektedir. Ancak, bunu sırf dikkat çekmeme politikasını takip edip tayfasının denize açılmasını engellememek adına da yapmış olabilir çünkü Hammond onunla dalga geçtiğinde agresif bir şekilde "ne dedin sen!" demiştir. Ete olan aşkının bir kez daha görüleceği üzere, Fishman Adası'nda bir kahraman olmak yerine, Jinbe'nin et teklifi sayesinde plana sadık kalması kolay bir şekilde sağlanmıştır.
İlişkileri
Tayfa
- Bartholomew Kuma'nın Luffy ve tayfası hakkındaki yorumu"Bu kadar sadık yol arkadaşları bulabilmek.. oğlun gerçekten inanılmaz.. Dragon"
Kaptan olmasından ve diğer tüm tayfayı kendisi seçmesinden ötürü Luffy tayfasına karşı çok büyük bir özen göstermektedir. Kaptanlık söz konusu olduğunda, tayfadaki elemanlarını kendinden aşağı gören diğer kaptanların aksine, Luffy tayfasındaki elemanları kendisiyle eşdeğer görmektedir (tayfası ona "Kaptan" veya başka bir önemli takma ad yerine ismiyle hitap etmektedir). Aslında, çoğu zaman dayak yiyen ve birçok kez görüldüğü üzere gemide sürekli emir alan (aptallığından dolayı genelde Nami tarafından sıkı bir yumrukla cezalandırılır) kişi Luffy'dir. Luffy, tayfasının ne düşündüğünün aksine (Skypiea'ya gitmek istemesi gibi), sadece bir maceraya gittiği zaman kaptanlığını kullanmaktadır.
Tıpkı idolü Shanks gibi Luffy de kendisine veya tayfasına herhangi bir zarar verilmesi gibi çok önemli bir sebep olmadığı sürece kimseye zarar vermeyi istemez. Ancak Jaya bölümünde görüldüğü üzere, sırf turta üzerine oluşan bir fikir ayrılığından ötürü Blackbeard ile kavgaya girmeye hazırdır. Hasır Şapka Korsanları'nın kaptanı olarak, tayfasına sonsuz bir güven duymaktadır. Aslında, zaman sıçramasından sonra, tayfasının Ryugu Krallığı muhafızları tarafından tutuklandığını duyduğunda bu güveni daha da artmıştır çünkü tayfasının başının çaresine bakacağına dair inancı tamdır. Bu Law'ın müttefiklik teklifini kabul ettiğinde bir kez daha görülmüştür. Tayfası onu Law'la ilgili olarak uyardığı zaman, Law güvenilmez olsa bile herhangi bir endişesi olmadığını çünkü tayfasına ve 2 yıl boyunca yaptıkları eğitimlerine güveninin tam olduğunu belirtmiştir. Luffy ayrıca yaptığı türlü maskaralıklarla neredeyse herkesi neşelendirebilen ve ender rastlanan bir yeteneğe de sahiptir (sürekli ciddi olan Zoro ve Robin'i bile ara ara güldürebilmiştir).
- Rob Lucci'nin Luffy'ye söyledikleri"Ne kadar da yetenekli bir lider.. Belirli bir kişinin seni duyabilmiş olmasını isterdim"
Lucci ile savaşı sırasında, Luffy her ne kadar tayfasının tehlikede olduğunu bilse de, Lucci ile savaşmaya devam etmiştir çünkü onların dayanabileceklerine dair inancı tamdır ve eğer Lucci'nin kaçmasına izin verirse tayfasının tamamını öldüreceğini bilmektedir. Bu odaklanmasından ötürür Lucci, Luffy'nin liderlik yeteneklerine övgüde bulunmuştur.
Luffy'nin pervasız ve kaygısız tavırlarından ötürü tayfanın diğer elemanları Luffy'yi sürekli gözetseler de, birçok kez bir tayfa elemanı neden bu kadar çılgın bir kaptanı takip ettiklerini düşünmüştür. Ancak, günün (veya maceranın) sonunda, hiçbirisi onu takip etmekten ötürü en ufak bir pişmanlık duymamakta ve onun tayfasında olmaktan hoşlanmaktadırlar. Luffy, Zoro'nun kötü yön algısında olduğu gibi (her ne kadar kendisi çok az daha iyi olsa da), başkalarının kusurları ve karakter özellikleriyle eğlenmekten hoşlanmaktadır. Ayrıca, tayfa elemanlarını ve bazen kendisini bile taklit etmekten hoşlanmaktadır. Bir seferinde kendisini una bulayarak zıplamış ve Aokiji'nin onu dondurduğu (ve ölüme çok yaklaştığı) zamanki deneyimini tekrar yaşamayı bile denemiştir.
Zoro
Yozlaşmış bir denizci tarafından onursuz bir ölüme mahkum edilmiş olan ve Luffy tarafından kurtarıldıktan sonra Hasır Şapka Korsanları'na ilk katılan kişi ödül avcısı Zoro'dur; ancak, eğer Luffy bir şekilde amacıyla arasına girerse onu öldüreceğine yemin etmiştir. Seride daha sonra çok derin bir bağ oluşturmuşlar ve birbirlerine karşı inanılmaz bir güven ve saygı duymaya başlamışlardır. Hatta Zoro, Luffy'nin hayalini gerçekleştirip Korsanlar Kralı olabilmesi için dünyanın en iyi kılıç ustası olma hayalinden bile vazgeçmiştir.
Stresli zamanlarda, Zoro Luffy'ye nasıl hareket etmeleri gerektiğini söyleyerek bir nevi danışmanlık yapmıştır. Bunun en iyi örneği, Water 7'da olan olaylar sırasında Usopp'un tayfaya tekrar katılmasına istekli olan Luffy'ye, Zoro'nun bunun tayfa için ne anlama geldiğini açıklamasında görülmüştür. Yeni Dünya'ya geçtiklerinde Luffy'nin bu umarsız tavırlarının artık sona ermesi gerektiğinin ilk farkına varan ve bu şekilde devam etmesinin, tayfanın yaşama şansını ciddi oranda etkileyeceğini söyleyen de Zoro'dur.
Nami
Luffy'ye kaptanı olduğu için saygı duysa da, Nami sık sık Luffy'yi şapşallığı yüzünden azarlamakta ancak Luffy hiçbir zaman kızmamaktadır. İş geminin yönlendirilmesine geldiğinde Luffy Nami'den emir almakta bir sakınca da görmemektedir. İlk başlarda, Luffy'nin değerli şapkasını emanet ettiği kişi Nami'ydi ve bu da kaptan ile gemi dümencisi arasındaki güvenin bir işaretidir.
Usopp
Luffy ve Usopp'un benzer geçmişi ve eğlence odaklı yapılarından ötürü bu ikisinin ilişkisi, belki de gemi üzerinde bir kardeş ilişkisine dair gösterilebilecek en iyi örnektir. Ancak, korkak yapısından ötürü çoğu zaman Usopp, Luffy'nin sergilediği cesaret örneklerini takip edecek gücü kendinde bulamamaktadır. Usopp toplarla iyi olduğunu haykırdığı anda, Luffy onu topçu yapmıştır. Usopp tayfayı terk ettiğinde, Luffy ve Chopper bu olay yüzünden en çok üzülenler olmuşlardır ancak Usopp özür dileyip tayfaya tekrar katılmak için yalvardığında, memnuniyetle kabul etmiştir.
Sanji
Özellikle et olmak üzere ve her ne kadar Sanji Luffy için hazırladığı yemeklere kadınlar için hazırladıklarından çok daha az efor sarfettiğini söylemiş olsa da, Luffy Sanji'nin yemeklerine hayrandır. Sanji ayrıca yemekleri çalındığı zaman Luffy'yi zapt etmekle görevli kişidir. Buna rağmen, Bartholomew Kuma onları zayıflattığında, Luffy için kendi hayatını tehlikeye atmıştır. Sanji Luffy'nin tayfasının bir parçası olmadan önce, Luffy'nin hayalinin aptalca olduğunu söylemiş, ancak, kendi hayalinin de aptalca olduğunu kabul etmiştir. Sanji Luffy'nin bazı zamanlarda aptal olduğunu düşünse de, Sanji'nin Luffy'ye, onun ideallerine ve hayallerine karşı büyük bir saygı beslediğine dair söylenmemiş bazı gerçekler vardır. Sanji'nin All Blue'yu bulma arzusunda olması ve bunun da Luffy'nin One Piece'i bulma hayaline olan benzerliği, bu saygının sebeplerinden birisidir.
Chopper
Tayfanın en genç elemanı olarak Chopper sıkça Luffy ve Usopp'a katılarak şarkı söyleyip ve etrafta aylak aylak dolaşmaktadır. Bir maceraya katılmak için ona cesaret verdiğinden dolayı Luffy'ye büyük saygı duymaktadır. Chopper, Luffy ne zaman boğulmaya başlasa, kendisi yüzemese bile, kaptanının arkasından denize atlamaya niyet etmektedir. Luffy'nin Chopper'ın tıbbi yeteneklerine derin bir güveni vardır; örneğin, her ne kadar dev çocuklara şeker getirme sözü vermiş olsa da, Chopper o şekerlerin uyuşturucu olduğunu söyledikten sonra verdiği sözü tutmamış ve çocuklara şeker götürmemiştir.
Nico Robin
Tüm risklere rağmen onu tayfaya kabul etmesinden ve Enies Lobby'ye kadar onu takip ederek doğrudan Dünya Hükümeti'ne meydan okumasından dolayı Robin, Luffy'ye büyük minnet duymaktadır. Tanıştıkları yeni bir insan, geldikleri yeni bir mekan veya gördükleri herhangi bir şey hakkında Luffy her zaman Robin'den açıklama beklemektedir. Aslında ölmek istemesine rağmen Luffy hayatını kurtardığından ve gidecek başka bir yeri de olmadığından dolayı tayfaya katılmış olsa da, daha sonra Robin için tüm tayfa elemanları ayrı ayrı önem arz etmeye başlamıştır.
Franky
Luffy Franky'nin inşa kabiliyetinden her zaman etkilenmiştir. Genital organları hiç utanmadan herkese göstermeye meyilli olmasından ötürü Luffy ona derin bir saygı duymaktadır. Ancak Luffy Robin'e onları kökünden sökmemesi konusunda yalvarmıştır çünkü Franky'nin tayfaya bir erkek olarak katılmasını istemektedir. Zaman sıçramasından sonra Franky'nin daha robotik olmasından ötürü Luffy daha da fazla hayranlık duymaktadır.
Brook
Tayfanın müzisyeni olarak Brook, sık sık Luffy'nin şarkı istekleriyle karşılaşmış ve Luffy, Usopp ve Chopper'un türlü maskaralıklarına katılmıştır. Luffy her zaman tayfada bir müzisyen istediğini söylemiştir, o yüzden Brook'un işi Luffy için çok önemlidir. Brook'un, Laboon ile çok iyi arkadaş olan Rumbar Korsanları'ndan olduğu ve tekrar buluşmak için sözleştikleri öğrenildikten sonra aralarında ilişki daha da güçlenmiştir.
Aile
Monkey D. Dragon
Luffy, dünyanın en çok aranan adamı olan Devrimci Dragon'ın babası olduğunu öğrenmiştir. Seri boyunca ikisi henüz konuşmamıştır. Aslında ikisinin tek karşılaşmasında Dragon Luffy'yi Loguetown'da Smoker tarafından yakalanmaktan kurtarmıştır. Bu sırada Luffy'nin kafası yerde Smoker tarafından tutulurken, Luffy'nin tek söylediği "Orada kim var"dır. Büyük ihtimalle Dragon oğlunun hayatı için endişe duymaktadır çünkü hem onun hayatını kurtarmıştır hem de sık sık ailesinin yaşadığı yer olan East Blue'ya bakmaktadır. Tıpkı dedesi Garp gibi Dragon da oğlundan çok şeyler beklemektedir. Ancak Garp'ın aksine Dragon, bir gün karşılaşacaklarını ümit ederek, oğlunun dünyada kendine ait bir yer bulması için serbest bırakmıştır. Luffy'nin, Dragon'ın kim olduğu konusunda Garp ona anlatana kadar herhangi bir fikri olmamış ve Ivankov ona anlatmasına rağmen devrimcilerin dünyaya neler yapabileceğini anlamamıştır. Şu ana kadar Luffy, Dragon ve onun idealleri için hissetiklerine dair bir şey belli etmemiş ancak insanların onun Dragon'ın oğlu olduklarını öğrenmelerini de sorun etmemmiştir.
Portgas D. Ace
"Ateş Yumruk" Ace ve Luffy çok yakındılar. Beraber büyümüş ve her gün dövüşmüşler ve Luffy'nin bir şeytan meyvesi yemiş olmasına rağmen her seferinde Ace kazanmıştır. Sürekli Ace kazanmasına rağmen Luffy herhangi bir kin gütmemiş ancak her seferinde artık kendisinin kazanacağına dair böbürlenmiştir (ancak ikisi arasında Ace'in daha güçlü olduğunu kabullenmiş durumdadır. Marineford Savaşı sırasında bir gün Ace'i geçeceğini söylemiştir). Sürekli dövüşmelerine rağmen Ace'in Luffy'ye karşı korumacı bir tavrı olmuştur ve Garp'ın sert tavrı karşısında ona hakaret ederek Garp'ın dikkatini kendi üzerine çekecek kadar ileri gidebilmiştir. Bu koruyucu içgüdü karşılıklıdır ve Luffy Ace'in yakalanıp dünyanın en güvenli hapishanesi olarak nitelendirilen Impel Down'da tutulduğunu öğrendikten sonra onu kurtarmak için tek kişilik kurtarma operasyonu düzenlemiştir. Ancak, her ikisi de birbirlerini çok sevse de, Luffy sürekli pervasız şeyler yaparak Ace'i endişelendirmiştir. Örneğin, Boa Hancock Luffy'nin hapishaneye girdiğini söylediğinde Ace hemen inanmıştır. Ölümüne az bir süre kalmışken bile Ace, Luffy'nin hapishaneye pervasız girişine sinirlenmiş ancak Luffy Ace'i kurtarabilmek için dünyanın en sıkı korunan hapishanesine sızmış, hayatının 10 yılından olmuş ve Magellan'a saldırabilmek için her iki kolunu riske etmiştir.
Luffy'nin kardeşine olan bağlılığı ve sevgisi, Luffy'nin Marineford'ta karşısına çıkan her denizciyle dövüşmesi ve hatta 3 amiralle savaşmasıyla en uç noktalarda gösterilmiştir. Luffy, Ace ile aralarına hiç kimsenin hatta en güçlü 3 amiralin bile giremeyeceğini, Ace'i kurtarmak için gerekirse öleceğini haykırmıştır. Ace Luffy'yi gerçek kardeşi gibi görüp öyle davransa da, Ace'in idamından hemen önce onun Gol D. Roger'ın oğlu olduğu ancak annesinin (Portgas D. Rouge) soyadını kullandığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Luffy ile gerçek değil üvey kardeşlerdir. Daha sonra geçmişi gösteren sahnelerden birinde, Luffy ile Ace'in çocukken tanıştıkları gösterilmiştir, yani, Luffy bu gerçeğin farkındadır. İlk tanıştıklarında Luffy'nin hasır şapkası ve göz altındaki yarasından ötürü, Shanks'in şapkasını verip Foosha Köyü'nü terk ettikten sonra tanıştıkları anlaşılmaktadır. Aynı zamanda Luffy'nin şeytan meyvesi güçlerine de o sırada sahip olduğu bilinmektedir. Geçmişi gösteren sahnelerden birinde Luffy'nin Shanks ayrıldıktan sonra Ace ile birlikte Dadan'ın gözetiminde yaşamak için Garp tarafından gönderildiği ortaya çıkmıştır çünkü Garp Foosha Köyü'nde yaşamanın Luffy'yi çok yumuşak yaptığını düşünmektedir. Ace ilk tanıştıklarında Luffy'ye karşı çok düşmanca davranmıştır ancak Luffy onu gittiği her yerde takip ederek arkadaş olmaya çalışmıştır.
Ölmeden önce bahsettiği "Sabo olayı" sayesinde, Ace sonunda Luffy'den hoşlanmaya başlar ve resmi olarak kardeş olurlar. Ace'le tanıştıktan bir süre sonra onun Gol D. Roger'ın oğlu olduğunu öğrenir. Ace ölünce birçok kişi üzülse de, hiç kimse Luffy kadar etkilenmemiştir: Luffy o kadar yıkılmıştır ki mental bir çöküş yaşamış, eğer arkadaşları tarafından savunulmasa Akainu tarafından öldürülecek kadar etrafında olan bitenden bihaber bir duruma düşmüştür. Luffy'nin bu şekilde komaya girmesi Jinbe tarafından Luffy'nin yaşadığı kayıplara karşı zihnini koruması için bir yol olarak değerlendirilmiş ve Luffy uyandığından nasıl davranacağı konusunda endişelenmiştir. Luffy uyandığında gerçekten de tek yapabildiği ızdırap içinde haykırmak ve tüm yaşananların uyanmak istediği bir kabus olmasını dilediğini haykırmaktır. Kardeşinin kaybı Luffy üstünde hayati bir etki yapmış ve onun Korsanlar Kralı olmaya layık birisi olmadığını hayatında ilk kez düşünmesine yol açmıştır. Jinbe'nin, Luffy'nin güvenliğinin Ace tarafından onun tayfasına verildiğini hatırlatmasından sonra ancak kendine gelebilmiştir. 2 yıllık zaman sıçramasından sonra Luffy ızdırabından tamamen kurtulmuş, onu öldüren adama karşı nefreti aynı şiddetle devam etse de, artık Ace'in ölümüyle ilgili rahatça konuşabilmektedir. Sonuç olarak, Luffy Ace'in kaderini kabullenmiştir ve Ace'in Luffy'nin Korsanlar Kralı olmasına olan inancından ötürü de bir rahatlama duymaktadır.
Monkey D. Garp
Her ne kadar ikisi iyi anlaşsa da Luffy büyükbabası Garp'ten çok korkmaktadır. Bunun sebebi, Garp'in Luffy'yi bir denizci yapmak için onu gençlik yıllarında sıkı bir eğitime tabii tutması ve Luffy'yi disipline edebilmek için onu yumruklamasından dolayıdır. Garp'in Luffy'yle ilgili büyük beklentileri vardır ancak Luffy büyükbabasının kendisiyle ilgili gelecek planlarına katılmamaktadır. Ancak, Luffy bir korsan olsa da, büyükbabasının ona karşı büyük saygısı vardır. Üstü olan Sengoku'ya sıkça Luffy'yle ilgili övgü dolu sözler söylemekte ve Luffy ne zaman gözüpek bir şey yapsa "İşte benim torunum" diye övünmektedir. Sengoku, Garp ve Kuma ile konuşurken, Luffy'nin Moria kalibresindeki bir adamı yenmesinden ötürü Luffy'nin övünmeyeceğini söylemiş, Moria'nın ölümünü gizli tutabilmek için Kuma'nın Luffy'yi öldürmesinin gereksiz olduğunu savunmuştur. Luffy Marinefors savaşına geldiğinde Garp onu tanımış ve torununun savaş alanına girişini şok ve korku içinde izlemiştir. Daha sonra savaş kızıştıkça ve torunu idam alanına yaklaştıkça, Garp işleri oluruna bırakmış görünmektedir. Luffy idam platformuna yaklaşınca Garp, denizci görevleri adına onun önüne çıkmıştır. Ancak Garp daha sonra ailesini seçmiş ve Luffy'nin onu yumruklayarak Ace'in idam platformuna yaklaşmasına izin vermiştir. Ace öldürüldüğünde ve Luffy de ölümün eşiğindeyken Amiral Akainu'ya saldırmak istemiş ancak Sengoku tarafından durdurulmuştur. Garp'in istifasından ötürür Garp ve Luffy artık hukuken düşman değillerdir.
Curly Dadan
Dağ haydutu Curly Dadan, Luffy ve Ace'in üvey annesidir. Garp tarafından ikisine bakılması konusunda şantaja uğramış ve zaten problemli Ace ile uğraştığından ötürü bir de Luffy ile uğraşmaya sıcak bakmamıştır. Luffy de buna karşılık Dadan Ailesi'nin onu sevdiğinden daha fazla onları sevmemiştir. Ancak zaman geçtikçe birbirlerine karşı sevgi duymaya başlamış, Dadan Luffy'yi Bluejam'dan kurtarmaya gelmiş ve Luffy de Dadan'ın güvenliği için endişelenmiştir. Luffy haydutlardan nefret ettiğini ancak Dadan'dan hoşlandığını belirtmiştir.
Sabo
Saba hiçbir zaman Luffy'nin gerçek bir üyesi olmamış ancak o, Luffy ve Ace birbirlerini resmi olarak kardeş yapan bir içeceği içmişlerdir. Ace ve Luffy kadar olmasa da yakındırlar. Bunun sebebi, Luffy ve Ace kadar zaman geçirmemiş olmalarıdır. Çocukken avlandıklarında, her ne kadar ilk tanıştıklarında planlarını keşfettiği için onu öldürmek istese de, Sabo'nun Luffy'yi korumaya meyili vardır. Luffy'ye göre, onlar birer çocukken Sabo, Ace'in olduğundan daha kibar bir kardeş olmuştur. Luffy'nin hayatını kurtarmak için Ace ile birlikte Porchemy ile savaştıktan sonra arkadaş olmuşlardır. Bu olaydan sonra birçok çalma ve avlanma olayında birlikte görülmüşlerdir. Sabo daha sonra Goa Krallığı asillerinden birisi olduğu öğrenilen babası tarafından alıkoyulmuştur. Luffy ve Ace kiralık korsan Bluejam tarafından rahatsız edilmesin diye babasıyla giden Sabo, güven ve sevgiye dayalı bir ilişkiyi gözler önüne sermiştir. Sabo'nun ölümü Dogra tarafından rapor edildiğinde, Luffy uykuya dalana kadar ağlamıştır. Ace Luffy'ye, Sabo'nun ondan isteyeceği gibi gururlu bir şekilde yaşamasını söyledikten sonra acısından sıyrılabilmiştir. Bir şekilde Sabo, Luffy'nin şu anki özgür iradeli ve kendini düşünmeyen karakterine katkıda bulunmuştur.
Arkadaşlar
""Bu bir çeşit özel bir güç değil, ancak, tanıştığı herkesi müttefik yapabilme kabiliyeti var. Ve bu, denizlerdeki en korkunç yetenektir.
- Mihawk'ın Marineford Savaşı'nda Luffy ile ilgili yorumu
Çoğunlukla geniş ve meşhur ailesinden ötürü Luffy'nin birçok güçlü organizasyon ve insanla bağlantılı olduğu görülmektedir. Sadece tanınmış ailesi bile onu Devrim Ordusu'ndaki, Denizciler'deki ve Whitebeard Korsanları'ndaki kişilerle bağlantılı hale getirmiştir. Ailesinden başka, Shanks, Rayleigh, Jinbe, Boa Hancock, Coby ve Helmeppo'yla takın ilişkileri vardır. Dünya Hükümeti'ne bağlı bir ulus olan Alabasta Krallığı'nda bile, Vivi sayesinde biraz etkisi vardır. Dolayısıyla, dünyadaki hakim organizasyonlar arasında sadece Gorosei ile bir şekilde bağlantılı değildir.
Siviller
Luffy tanıştığı zaman korsan olmasından ötürü ondan korkan ancak zaman geçtikçe ona alışıp onu seven çoğu siville arkadaş olmaktadır. Bazen safça davranıp insanlarla çok çabuk arkadaş olmakta ve henüz yarım gündür tanıdığı insanlara "arkadaşım" deyip, onlar için yapabileceği her şeyi yapmaktadır. Luffy maceraları sırasında sivilleri tiranlardan, kötü kalpli düşmanlardan ve diğer çeşitli kötülüklerden birçok sefer kurtarmıştır. Shells Şehri, Orange Şehri, Syrup Köyü, Cocoyasi Köyü, Drum Adası, Alabasta, Skypiea, Water 7 ve Fishamn Adası gibi birçok yerde arkadaşlar edinmiştir.
Shanks
-Luffy'nin Shanks'i tanıdığını öğrenen Robin'in tepkisi"Kızıl Saç Shanks ile bağlantısı mı var?"
Luffy, 12 yıl önce memleketinde hayatını kurtarmış olan ve kendisini rol modeli olarak gördüğü Shanks ile sıkı bir ilişkisi vardır. Luffy'nin memleketini terk ederken Luffy'nin onları döveceğini ilan ettiği kişiler Shanks ve tayfasıdır. Başkaları ona hakaret ederken Luffy Shanks'i her zaman savunmuş ve büyükbabasından onun iyi olduğunu duyduğunda rahatlamıştır. Büyük bir korsan olduğunda şapkasını Shanks'e iade etmek, Luffy'nin hayalinin bir parçasıdır. Çocukken Luffy'le sık sık dalga geçse de Shanks Luffy'nin yaptıklarından hep haberdar olmuş ve Luffy'nin bir korsan olmasından ötürü gurur duymuştur. Luffy o zamandan beri sözünü tutabilmek için gayretli bir şekilde çalışmış ve "Hasır Şapka Luffy" olarak nam salmıştır.
Coby
Seyahati sırasında ilk tanıştığı kişi olan Coby, kendisinin bir denizci olmasından ötürü eninde sonunda savaşmaları gerektiğini bildiği halde, bir denizci olabilmesi için gerekli olan cesareti aşıladığından ötürü Luffy ile birbirlerini arkadaş olarak görmektedirler. Rüyaları birbirinin tersi de olsa Coby Luffy'ye karşı büyük saygı beslemekte ve her zaman Luffy'nin arkadaş olarak kalmaya söz vermektedir. Daha sonra Water 7'da karşılaştıklarında Luffy Coby'yi bir denizci amirali olması konusunda cesaretlendirmiştir. Marineford savaşında karşı karşıya gelmiş olsalar da, Luffy'nin gücüne hayranlık duyan Coby ile aralarındaki ilişki bozulmamış görünmektedir.
Laboon
Grand Line'a girdikten sonra gördükleri ilk şey Laboon'dur. Kendilerini yavaşlatması umuduyla ateşledikleri top, Laboon'a çarpmıştır. Laboon'u yem olarak kullanmak isteyen Mr. 9 ve Miss Wednesday'den kurtardıktan sonra, Laboon'un kafasını Red Line'a neden vurduğunu Crocus açıklamıştır. Luffy Laboon'a yenilenmiş bir ümit vermek için, Going Merry'nin direğini Laboon'un kafasına vurarak onunla bir kavgaya girişmiştir. Dövüşten sonra (Luffy'ye göre berabere bitmiştir) Luffy Laboon'a onunla tekrar dövüşmek kılıfı altında onu tekrar görmek için geri döneceğine dair söz vermiş ve Laboon'u göz yaşlarına boğmuştur. Verdiği sözün bir parçası olarak Luffy, Hasır Şapka korsan bayrağını Laboon'un kafasına boyamış ve Laboon kafasını vurmaya devam ederse bayrağın silineceğini söylemiştir. Bu yüzden Laboon kafasını dağa vurmaktan vazgeçmiştir.
Nefertari Vivi
Tüm Alabasta bölümü boyunca onlarla olan Vivi ile Luffy iyi arkadaştırlar. Hatta onu fahri Hasır Şapka üyesi olarak görmektedirler. Luffy ne zaman yardım etmek istediği halde tayfanın güvenliği tehlikeye atmışsa, Vivi ona bir liderin sorumluluklarını hatırlatmıştır. Geçmişte düşmanı olmasına rağmen Robin'i Luffy'nin tayfaya almış olması onu şaşırtmamış ve Luffy'nin dünyanın en azılı suçlusunun oğlu olmasıyla ilgili bir ön yargıda bulunmamıştır.
Mr. 2 Bon Kurei
Alabasta'da problem çıkardığından ötürü onlardan özür dileyip daha sonra denizcilerin dikkatini dağıtarak Hasır Şapka'ların kaçmasına imkan sağladığı için Luffy ile Bon Kurei sıkı arkadaş olmuşlardır. Impel Down bölümünde Bon Kurei Magellan şekline girerek ve Gates of Justice kapılarının açılması emrini vererek Luffy ve bazı diğer mahkumların kaçması için kendi hayatını riske edecek kadar ileri gitmiştir. Daha sonra canlı olduğu ortaya çıksa da Luffy arkadaşının durumunu bilmemektedir. Daha sonra kısa hikaye kapağında Impel Down'ın 5.5 katında yeni Okama Kraliçesi olduğu görülmüştür.
Skypieans ve Shandians
Skypiea Tanrı'sını (çevirmen notu: Enel) yenip insanlarını serbest bırakarak, Shandian halkına topraklarını geri vererek, altın zili çalarak ve Angel Adası'nı kurtararak Luffy ve tayfanın geri kalanı, bu halklar tarafından kahraman olarak nitelendirilmişlerdir. Kırık kolunu bile kurtarıcılarına önermişlerdir. Barış sağlandıktan sonra birçok kişi Hasır Şapka'ların onları tekrar ziyaret edeceklerine inanmaktadır. Birçok kişi de hoşçakal deme şansına sahip olamadıklarından ötürü hayal kırıklığına uğramış, onun yerine altın zili çalmışlardır. Aisa kendine rol model olarak Luffy'yi görmekte ve Gan Fall Luffy'yi Gol D. Roger ile kıyaslamaktadır.
Bartholomew Kuma
Bartholomew Kuma benzer şekilde birkaç kere Hasır Şapka Korsanları'nı kurtarmaya gelmiştir. İlk karşılaşmalarında görüldüğü yerde öldürülme emrine rağmen Kuma, Luffy ve arkadaşlarının Thriller Bark'tan kaçmalarına izin vermiştir. Bu çok büyük ihtimalle Devrim Ordusu komutanı olmasındandır. Onlarla savaşmasında ve Zoro'yu inanılmaz bir dayanıklılık testine sokmasındaki asıl niyetinin ne olduğu bilinmse de, tayfanın Dragon'ın oğluna olan sadakatini test etmek ve onları önlerindeki muazzam güçlere karşı uyarmak istemesi muhtemeldir. İkinci karşılaşmalarında, onları ışınlama gücüyle kurtarabilmek için Denizciler'in saldırılarına direkt olarak engel olmuştur. Özgür iradesiyle yaptığı son hareket olarak, Thousand Sunny'yi Hasır Şapkalar gelene kadar koruması için Dr. Vegapunk'ın kendisini programlamasını sağlamıştır. Kuma'nın onlara yardım edebilmek için yaptığı işler, onu tayfanın kurtarıcısı haline getirmiştir. 2 yıllık ayrı eğitim zamanında Devrim Ordusu'nun Robin'e göstermiş olduğu ilgi düşünülürse Ordu'nun ilerde güçlü bir müttefik olacağı, Dragon'ın oğluyla doğrudan temas kurmamasına rağmen, olasıdır.
Trafalgar Law
Luffy'yi kurtarmak için Marineford Savaşı'na katılmaları ve Denizci amirallerinin saldırılarına karşı koymalarından ötürü Luffy'nin Law ve ekibine karşı olumlu bir ilişki beslediği görülmektedir. Her ne kadar ikisi de supernova olmalarından ötürü rakip olsalar da, Law'un Luffy'yi kurtarmasının arkasında gizli bir sebep olabilir. Diğer taraftan, Law'ın Luffy'ye saygı duyduğu da gösterilmiştir ve bu saygı yüzünden gelmiş de olabilir. Punk Hazard'ta Luffy Law'ı tekrar gördüğü zaman, Law'ın kötü niyetine rağmen, mutlu olmuştur. Luffy yüzünde mutlu bir gülümsemeyle eğer Law da One Piece'in peşinden giderse düşman olacaklarını ancak ne olursa olsun ona minnettar olduğunu söylemiştir. Görünüşe göre Luffy Trafalgar ismini doğru olarak telafuz edememekte ve onun yerine "Trafal-Guy" demektedir. Robin'in, zaman sıçraması sırasında Trafalgar'ın Shichibukai olduğunu söylemesi Luffy görünür şekilde şaşırtmıştır. Law Nami'yi kurtardıktan sonra, Yonko'lardan birini devirmek için Luffy'ye ittifak teklif etmiştir.
Silvers Rayleigh
Rayleigh Luffy'yi Shanks'ten duyduğundan beri onunla tanışmak istemektedir. Luffy onunla Sabaody Takımadası'nda karşılaştığında, Gol D. Roger hakkında hikayeler duyduğu için çok heyecanlanmıştır. Luffy'nin tavırlarını eski kaptanına benzettiğinden dolayı, ne kadar konuşurlarsa, Rayleigh Luffy'ye o kadar çok hayranlık duymuştur. Tıpkı Shakky gibi Rayleigh'nin de Luffy'den beklentileri çok büyüktür. Yaraları ile Ace'in kaybının yasının tutan Luffy'nin bulunduğu Amazon Lily'ye ulaşmak için, savaş bittikten sonra Calm Belt'i yüzerek geçmiştir. Daha sonra, Luffy tayfasına gizli bir mesaj gönderebilsin diye, Jinbe ile birlikte Luffy'nin tekrar Marineford'a girmesini sağlamışlar. Ayrıca, Luffy'nin sahip olduğu 3 Haki türüne de hakim olabilmesi için Luffy'yi eğitmiştir. 2 yıllık eğitimler sonunda ikisinin yakınlaştığı açıktır çünkü Luffy gemisine doğru ilerlerken Rayleigh'nin bulunduğu tarafa dönerek "Yapacağım, KORSANLAR KRALI OLACAĞIM!" diye bağırmış ve Rayleigh'nin de göz yaşları içinde gülümsediği görülmüştür. Luffy'nin gidişini kolaylaştırmak amacıyla denizcilerin önünü kestiği zaman Luffy'nin kendi öğrencisi olduğunu ilan etmiştir. Luffy denize açıldığı zaman Luffy ve Roger'ı karşılaştırmaya başlamış, kaderin yavaş ama emin adımlarla şekillendiğini ve Luffy'nin aslen Roger'a ait olan Hasır Şapka'yı giymek için çok uygun birisi olduğunu söylemiştir. Ayrıca, biraz daha yaşamanın buna değeyeceğini söylemiştir.
Kuja Kabilesi
Luffy, ilk başta ona düşman olsalar da, tüm Amazon Lily halkıyla arkadaşça bir ilişki içerisindedir. Ancak Luffy Hancock'ın arkadaşlığını kazandıktan sonra, daha önce hiç erkek görmeyen her bir Kuja savaşçısının ona resmen taptığı görülmüştür. Luffy dokunuşları ve dürtmelerini 20 altına satacak kadar ileri gitmişler ve Luffy'ye sevgilerinden ötürü ona "Luffy-sama" olarak seslenmişlerdir.
Boa Hancock
Shichibukai Boa Hancock'ın ve diğer iki kız kardeşin sırtlarındaki dövmeyi gördüğü için onu öldürmek istemelerine rağmen Luffy, Gorgon Kardeşler ile arkadaş olmayı başarmıştır. Sırtlarındaki dövme, bir zamanlar Tenryubito tarafından köle edilmelerini simgelemektedir ve bunun ortaya çıkmasındansa ölmeyi yeğlerler. Hancock'ın kardeşleriyle dövüşü sırasında Sandersonia'nın sırtındaki dövme ortaya çıkmak üzereyken, izleyenlerin dövmeyi görmesini engellemek için ve rakiplerine olan saygısından ötürü Luffy kendini siper etmiş ve onların bu sırlarının dövüşleriyle hiçbir ilgisinin olmadığını söylemiştir. Bu, geçmiş anıları canlandırmış ve bu yüzden Hancock Luffy'yi öldürme isteğinden vazgeçmiştir. Luffy'nin özverili karakterini biraz daha sınadıktan sonra da sırlarını ona tamamen açmıştır. Luffy ise onları affetmiş ve bunu ona yaptığı için Tenryuubito'dan nefret ettiğini dile getirerek onların güvenini ve Hancock'ın aşkını (farkında olmadan) kazanmıştır. Impel Down'a girmesi için yardım ederek ve Ace'in kelepçesinin anahtarını vererek ona 2 kez büyür yardımda bulunmuş ve bu yüzden de Luffy ona minnettar kalmıştır. Hancock'ın ona aşık olduğunu bilmemesine rağmen, bu hayatına mal olsa bile Impel Down'a nasıl girdiğini Magellan'a asla anlatmayacağını söyleyerek ona gerçekten önem verdiğini göstermiştir. 2 yıllık zaman sıçramasının ardından Luffy'nin gemisini onun en sevdiği yiyeceklerle doldurma özenini göstermiş ve kendisinin evlenmeye elverişli bir kadın olduğuna değinmiştir. Luffy ise yiyecekler için minnettar olduğunu söylemiş ancak onunla evlenmeyeceğini eklemiştir. Bu, ya Luffy'nın Hancock'ın ona olan aşkının farkında olduğunu ya da tıpkı Kaptan Lola gibi kendisiyle evlenmek için evlenmek istediğini düşündüğünü göstermiştir. Yine de, Luffy onu ilerde tekrar görmek istediğini eklemiştir.
Jinbe
İlk olarak sadece Ace'i korumak ve kurtarmak içim Luffy'ye yardım etmiş olsa da, daha sonra Luffy'yi o kadar çok sevmiştir ki Akainu karşısındayken, onun hayatı için seve seve kendi hayatını feda edebileceğini söylemiştir. Marineford Savaşı'ndan kaçtıktan sonra Amazon Lily'de Luffy'nin yaraları iyileşirken bir süre onunla kalmıştır. Luffy'nin kendine acıması ve kendine şüphe duymasından kurtaran da Jinbe'dir. Balıkadam, Ace ölmüş olsa da, onun hala bir tayfası olduğunun farkına varmasını sağlamıştır. Jinbe Kuja'dan ayrılırken, o ve Luffy birbirlerini 2 yıl sonra tekrar görmek istediklerini söylemişlerdir. Luffy bunu Keimi'ye söylediğinde, Jinbe'nin Balıkadam Adasın'dan ayrılmak zorunduğunu öğrenmiş ve bu yüzden hayal kırıklığına uğramıştır. Ancak Jinbe ayrılmadan önce Prens Fukaboshi aracılığıyla Luffy'ye mesaj bırakmıştır. 2 yılın ardından tekrar karışılaştıklarında Jinbe onu gördüğü için mutlu olmuş ancak mesajını almadığı için de şaşırmıştır. Kendisinin de belirttiği üzre, Arlong'u durdurdukları için Luffy ve tayfasına minnettardır. Arlong'un East Blue'ya gitmesine izin verenin kendisi olması nedeniyle Luffy ve ekibinden özür dilemek istemiştir. Birbirlerine karşı olan saygılarına rağmen, tayfasını korumak için Hody Jones ile dövüşmek isteyen Luffy, eğer Jinbe onu durdurmak istiyorsa onunla dövüşmesi gerektiğini söylemiştir. En sonunda anlaşmaya varmışlar ve Hody Jones ve tayfasıyla dövüşmek için bir birlik oluşturmuşlardır. Luffy'nin çok fazla kan kaybettiği Balıkadam Adası savaşından sonra, kan transferi için Jinbe kendi kanını önermiştir. Luffy bu sayede kendine gelirken, Jinbe'den kendi ekibine katılmasını istemiştir. Bunu mutlulukla karşılayan Jinbe, önce yapması gereken başka işler olduğunu söylemiş, tüm işleri bittikten sonra Luffy ve tayfası hala onu istiyorsa onlara katılmaya söz vermiştir. Luffy ve tüm tayfa ekibi Jinbe'yi aralarında görmek istediklerini göstermişlerdir.
Emporio Ivankov
Luffy, Dragon'ın oğlu olması sebebiyle birçok Devrim Ordusu üyesi ile arkadaş olmuş veya onlardan yardım almıştır. Impel Down'dayken Emporio Ivankov ve Inazuma ile arkadaş olmuştur. Great Gaol'daki Den Den Mushi gözlem sistemleri sayesinde, Impel Down'a girebilmiş ilk kişi olan Luffy'nin varlığından onunla daha karşılaşmadan haberar olmuşlar ve bu sayede Luffy, New Kama Bölgesi'nde istemeden de olsa bir ünlü durumuna erişmiştir. Kendisi ölümün eşiğindeyken önce Bentham'ın kurtarılması için yalvarmasından ötürü Luffy'nin karakterinden etkilenen Ivankov, iyileştirici hormonları ile Luffy'nin hayatını kurtarmıştır. Dragon ile bağlantısını öğrendiğinde, Ivankov Luffy ile müttefik olmak ve yapabildiği ölçüde onun hayatını koruyabilmek için karar kılmıştır. Ivankov ve Inazuma Luffy'nin Impel Down'dan kaçmasına ve Marineford Savaşı'nda Ace'i kurtarmasına yardımcı olmuşlardır. Savaşın bitmesine yakın, ikisi de Boa Hancock'ın gemişsine sızmışlardır. Ivankov daha sonra Luffy'yi Jinbe'ye emanet ederek Newkama takipçileriyle Momoiro Adası'na dönmek için yola çıkmış ve ilerde Luffy ile tekrar karşılaşmak istediğini söylemiştir.
Whitebeard Korsanları
Tüm Whitebeard Korsanları ve müttefiklerinin hayranlığını ve yardımını kazanmış ve hatta Whitebeard'ın kendisi bile Ace'i kurtarmasında Luffy'ye yardımcı olmuştur. Whitebeard, Luffy'nin Ace'i kurtarmak için göze aldıklarını gördükten sonra, Marco'ya eğer Luffy'nin ölmesine izin verirse onu asla affetmeyeceğini söylemiştir. Luffy Haki'sini bilinçsiz bir şekilde olsa da saldıktan sonra, tayfasına ve müttefiklerine Luffy'ye yardım etmeleri emrini vermiştir. Ace'in ölümünden sonra tüm Whitebeard Korsanları Ace'in ruhundan geriye kalanın o olduğunu söyleyerek Luffy'yi tıpkı Ace'i korur gibi korumuşlardır.
Balıkadam Adası
Denizkızlarının şüpheli şekilde kaçırılmaları, Madam Shirley'nin Luffy'nin Balıkadam Adası'nı yok edeceğine dair kehaneti ve Neptune Ordusu onlara saldırdığında Luffy'nin tayfasının Ryugu Sarayı'nı ele geçirmesinden ötürü birkaç istisna dışında herkes ilk başta Hasır Şapka Korsanları'na düşmandır. Ancak, Jinbe, Neptune Ordusu, Kraliyet Ailesi ve Denizin Kralları'nın yardımı sayesinde Balıkadam Adası'nı Vander Decken IX, Yeni Balıkadam Korsanları ve Noah'dan kurtardıktan sonra işler değişmiştir. Hatta denizkızları bulununca kaçırma suçlarından aklanmışlar ve adanın yıkımını engelledikleri için kahramanlar gibi karşılanmışlardır. Kendileri için hazırlanan büyük bir partiden sonra Luffy, Balıkadam Adası'nın Big Mom tarafından korunduğunu ve onun aylık 10 ton şeker haracını almazsa adayı yerle bir etmek için tereddüt etmeyeceğini öğrenmiştir. Şeker yerine altın teklifleri Big Mom tarafından reddedilince, Luffy onu Yeni Dünya'da yeneceğini ve Balıkadam Adası'nı kendi bölgesi yapacağını söylemiştir.
Fukaboshi
Fukaboshi ilk karşılaşmalarında Luffy veya tayfasına karşı herhangi bir kin gütmemiştir. Aslında, sadece onlara Jinbe'den gelen mesajı iletmek için onları bulmuştur. Luffy denizkılarını kaçırdığı için suçlandığınde ve Madam Shirley onu Balıkadam Adası'nı yok ederken gördüğünü söylediğinde her iki suçlamaya da şüpheyle yaklaşmıştır. Sırf o şekilde yetiştirildiği için Hody Jones'ın insanlardan nefret ettiğini öğrendiğinde, Luffy'ye "her şeyi sıfırlaması" için yalvarmıştır. Arkadaş olduklarını söyleyen Luffy, bu isteği yerine getirmiştir.
Shirahoshi
Vander Decken IX tarafından gönderilen bir baltadan onu kurtardıktan ve evcil köpekbalığı Megalo'yu kurtardığını öğrendikten sonra Luffy ile Prenses Shirahoshi arasında arkadaşça bir ilişki gelişmiştir. Decken'den korumak için Hard-Shell Kulesi'nde Prenses Shirahoshi'nin 10 yıldır hapis olduğunu öğrendikten sonra bunun onun için çok sıkıcı olması gerektiğini söylemiştir. Luffy daha sonra onu Decken'den koruma sözü vererek onu dışarda yürüyüşe davet etmiş ve kule dışındaki dünyayı görmesini istemiştir. Luffy ve Shirahoshi iyi geçinseler de Shirahoshi'nin ağlamaya olan meyili yüzünden Luffy sinirlenmektedir. Shirahoshi'nin karakterinin ne kadar kırılgan olduğunu gördükten sonra, Luffy ona dobra dobra "sulugöz ve mızmız" demiştir. Ancak Shirahoshi, Luffy'nin ona bu şekilde lakaplar takmasına gücenmemiştir. Annesinin son isteğini yıllarca nasıl koruyabildiğini gördükten sonra Luffy, onun aslında düşündüğü kadar zayıf olmadığını itiraf etmiştir. Ancak daha sonra, onu bir mızmız olarak gördüğü için ona "Weakhoshi" demeye devam etmiştir.