Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Hoşunuza Giden Kitap Alıntıları

Kullanıcı avatarı
brsykt
Mesajlar: 564
Kayıt: 01 Ağu 2012 16:46
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto,one piece
Favori Anime: Darker Than Black,One piece,Bleach,Death note

Celebhol yazdı:Eleştirmenler, bir tepeden bir savaşı izleyen ardından aşağı inip sağ kalanları vuran kişilerdir.
- Ernest Hemingway

Al götüne sok bu alıntıyı Mangaturk.
Yazarın üslubunu sevmedim ayrıca çok karamsar!

Resim
Çeyrek altın da aldı başını gidiyor. Çok özeniyorum şu çeyrek altına. Onun gibi olamıyorum bir türlü, alıp başımı gidemiyorum."
-Soğuk Kahve
Resim
Kullanıcı avatarı
ichibuugin
Mesajlar: 1142
Kayıt: 29 Tem 2013 14:10
Favori Manga: Berserk,Vagabond,Sun-Ken Rock
Favori Anime: Gintama
Konum: Hisarüstü

'Yalnızca gerçekten ciddi bir tek sorun var: İntihar.Yaşamın yaşanmaya değip değmediğini düşünmek, felsefenin temel sorusunu yanıtlamaktır.'
-Albert Camus,Sisyphos Söyleni
casio on a plastic beach
Celebhol
Mesajlar: 11624
Kayıt: 28 Tem 2010 00:02
Favori Anime: -

Sen varsındır. Sen bugün varsındır. Bütün varlığın ayaktadır. Bütün gücünle oradasındır. Ama kimse sana "evet, sen varsın, varsın ve güçlüsün" demez.
Büyüklerin "anlayış" dediği, yapay gülümsemelerle bakarlar sana. Ya da buna bile gerek görmezler. "Hele bir büyü de." "Hele dünyanın ne olduğunu anla da..." "Hele bir askere git de..." "Hele para kazanmaya başla da..."
Sen dünyalar yıkmaya, dünyalar kurmaya hazırsındır.
Nefret edersin hepsinden. Bu yaşlı bunaklardan. Bu kendini beğenmiş aptallardan. Bu üç kuruşluk çıkar için boynunu ipe geçirmiş çıkarcılardan. Bu içi geçmiş çuvallardan. Bu yalancılardan. Bu ikiyüzlülerden.
Nefret edersin. Öfken büyür. Onlar gibi olmamaya ant içersin.
Onlarla kavgaya girersin.
Onlar annendir. Onlar babandır. Onlar öğretmenlerindir. Onlar devlet büyükleridir. Onlar büyük çevredir. Onlar dünyadır.
Olsun. Olsun. Onlar herkes olsun. Onlar bütün dünya olsun.
Kavgam hepsiyledir.
Gücüm hepsiyle başa çıkar. Bir yol bulurum. Onların bilmediği şeyleri öğrenirim. Onları yenerim. Bütün dünyayı yenerim.
Eğer yenemezsem? Lanet olsun bana da. Yuh olsun bana da. Ben de bir şeye yaramıyorum demektir. Belki de bir hiçim. Belki de yokum.
Kendimle başbaşayım.
Kendimle yalnız kalıyorum.
Kendimle uzun saatler geçiriyorum.
Kendimle uzun uzun yürüyorum.
Kendimle rahatlıyorum.
Kendimle kavga ediyorum.
Belki de "gençlik hüznü" dedikleri budur.

- Erdal Atabek, Kuşatılmış Gençlik
Kullanıcı avatarı
muaet
Ta'Veren
Ta'Veren
Mesajlar: 3616
Kayıt: 16 Ağu 2011 07:43
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Vagabond, Berserk, Claymore, Slam Dunk, The Breaker, Noblesse, Tower of God, The Gamer, Gamaran, Berserk, Naruto, One Piece, Veritas.
Favori Anime: Code Geass, Shingeki no Kiyojin, Death Note, Steins Gate, Full Metal Alchemist Brotherhood, Hellsing Ultimate OVA.
Konum: Shayol Ghul

"İnsanın en büyük kişisel sorunu, ölümü özünün kaybı olarak görmek. Ama nedir öz? Öz, hatırladığımız her şeydir. Bu yüzden, ölümün bizi dehşete düşüren yönü, geleceği değil, geçmişi kaybedecek olmamızdır. Unutmak, yaşamın içinde yer alan bir tür ölümdür zaten."

-Milan Kundera
Resim

Söz sessizlikte,
ışık karanlıkta,
yaşam ölürken;
bomboş gökyüzünde
uçarken parlar atmaca.
Acacia
Mesajlar: 3860
Kayıt: 12 Mar 2012 13:53
Cinsiyet: Erkek
Favori Anime: Cowboy Bebop

Her an insana şunu söyler ve gider: Giderken bana bir şeyler söyle. Bana sonsuzluğun mührünü vur ve beni kendi benliğin için mahvetme. Ben O'nun için varım. Beni O'nun için kullan. Bana ve bize yazık etme, beni kendinden ayırma."

"Mustafa Ulusoy"
Celebhol
Mesajlar: 11624
Kayıt: 28 Tem 2010 00:02
Favori Anime: -

Bir gün gelir, ya gözlemi ya eylemi seçmek gerekir. İnsan olmak derler bunun adına. Bu parçalanışlar korkunçtur. Ama gururlu bir yürek için iki şeyin ortası olamaz. Ya Tanrı var ya zaman, ya bu haç ya bu kılıç. Ya çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlam vardır bu dünyanın ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir. Ya zaman ile yaşayıp onunla ölmek ya da daha büyük bir yaşam için ondan çekilmek gerek.
.
.
.
Bu hiç de sağlam olmayan evrende, insanca ve yalnız insanca olan her şeyin daha yakıcı bir anlam kazandığını sezmemek elde mi? Gerilmiş yüzler, tehlikeye düşmüş kardeşlik, insanlar arasındaki alabildiğine güçlü, alabildiğine çekingen dostluk, bunlar, geçici olduklarına göre, gerçek zenginliklerdir. Tinsel varlık güçlerini ve sınırlarını en iyi bunlar ortasında duyar. Yani etkenliğini. Kimileri dehadan söz ettiler. Ama deha söylenip geçilir; ben usu yeğ tutarım. O zaman usun çok güzel olabileceğini söylemek gerek. Bu, çölü aydınlatır, ona boyun eğdirtir. Tutsaklıklarını bilir, onları gösterir. Bu bedenle aynı zamanda ölecektir. Ama bunu bilmek, işte onun özgürlüğü.

- Sisifos Söyleni, Albert Camus
Kullanıcı avatarı
giderayakiş
Mesajlar: 50
Kayıt: 17 Kas 2013 16:39
Cinsiyet: Erkek
Favori Anime: Naruto

Krishnamurti Kimdir?
Hazırlayanlar:
Nurgül Demirdöven ve Deniz Demirdöven

Yalnızca biçimli dalını sevme ağacın,
Kalbinde onun imgesini taşıma.
Ölür.
Ağacı her şeyi ile sev.
O zamân biçimli dalı da sevmiş olursun,
Yumuşak ve kıvrımlı yaprağı da,
Utangaç tomurcuğu ve açmış çiçeği de,
Dökülen taç yaprakları ve dans eden
yüksekliği de
İçten sevginin güzel gölgesini de.
Ah, Yaşamı her şeyi ile sev.
O yok olmak nedir bilmez.
Toz gibi biriken ölü geçmiş, ayna gibi bilincimde birikmeye devam eder ve ayna gibi bilincim kaybolur, sadece toz kalır. Tozla özdeşleşiriz. Kendini geçmişin olmadan hayal edebiliyor musun? Eğer bütün geçmişin yok olursa nerede yaşarsın? O zaman ne yaparsın? Kim olursun? Eğer geçmişindeki her şey alınırsa, yavaş yavaş bütünlüğünü kaybettiğini ve kaybolduğunu hissedersin. Geçmişin olmadığında sen kimsin? Osho
Celebhol
Mesajlar: 11624
Kayıt: 28 Tem 2010 00:02
Favori Anime: -

Salah Birsel'in Paf ve Puf adlı deneme kitabını okurken şu kısımları okuyunca bayağı bir rahatladım.


Türkiye Nasıl Kurtarılabilir? adlı kitabında Sabahattin Bey (1877-1948) şunları da söyler:
- Toplumsal olaylar bir bilimsel yöntemle çözümlenerek aralarındaki ilişkiler anlaşılmadan, çeşitli toplumların sınıflanması yardımıyla, Batu Avrupa'dan öbür bölgelere yönelmiş toplumsal akımın niteliği belirlenmeden, kısacası, "Science Sociale" buluşlarından yararlanılmadan işlerin düzeltilmesi için bir ana doğrultu bulmak ve toplumu o yola sokabilecek etkenleri görmek olanağı yoktur.
Ama ne var, Sabahattin Beyin bu düşünceleri zamanında çok eleştiri almıştır. Hele onun merkezdışı yönetim üzerine söyledikleri büyük saldırılara uğrar.
----------------- Burada biraz soluklanalım. Çünkü daha Sarıklı İhtilalci Ali Süavi'den de açacağız. Süavi, Türk Maarifi için şunları söyleyecektir:
- Maarif demek bizim gibi bir takım eski terimlerin boş gürültüsünü bellemek sanılırsa gelişmesine olanak yoktur. Bunun gibi, maarif demek bir takım güzel sözler ve cümleler öğrenip bununla yeni rütbeler ve maaşlar almak sanılırsa ilerleme olmaz.
Ali Süavi bundan bir yüzyıl önce Türkiye'nin çağdaş uygarlık seviyesine yükselmesi için çok geçerli konulara değinmiştir. Laiklik düşüncesini ortalara ilk savuran da odur. Hilmi Ziya Ülken Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi adlı kitabında onun için şöyle der:
- Namık Kemak ve Ziya Paşa, Yeni Osmanlı Devletinde şeriata dayanılmasını istiyorlar ve fıkhı savunuyorlardı. Ali Süavi ise dünyanın dinsel yasalarla yönetilmesine karşı çıkıyor ve laikliği savunuyordu.
Ali Süavi, Hilmi Ziya'nın demesince, halifeliğe de saldırmıştır. "İslam Devletlerinde Siyasi Kudret" adlı yazısında Süavi, Peygamberin halife diye bir vekil bırakmadığını ve hiç kimsenin Peygambere vekil olmak savında bulunamayacağını öne sürmüş ve Halife ünvanının yalnız Hazreti Ebu Bekr'e ait olduğunu söylemiştir. Hilmi Ziya onun için şunları da yazar:
- Süavi hükümdarlık yönetimine (monarşi) de saldırdı ve açıkça cumhuriyet düşüncesini savundu. Osmanlı Devletinin başlangıçta cumhuriyete benzer bir çeşit yönetimi olduğunu, başkanının aşiretçe seçildiğini, mutlak yönetimin sonradan meydana çıktığını sölyer.
Sarıklı İhtilalcimiz Arap harflerinin bırakılarak Latin harflerinin alınması üzerinde de durmuş ve Batı uygarlığını yaratan kitapların Türkçe'ye çevrilmesini önermiştir. Ne yazık ki, çokları Süavi'yi bilgisizlik, düşünce hercailiği, yağcılık ve cücelikle suçlar. Namık Kemak bir dörtlüğünde onu şöyle hırpalayacaktır:

Süavi dedikleri o küçük adam;
Paris'te oturmuş, yanında madam;
Biz onu adam sandık, o da mı cüdam??
Aman yalnız kaldı Mustafa Paşa!

----------------- Açıkçası bazen öne sürdüğüm görüşler o kadar ağır eleştiri hatta saldırı aldı ki "Ulan ben mi gerizekalıyım ve hayalperestim?" diye düşünmeden edemedim. Oysa Sabahattin Bey ve özellikle Süavi'de görülüyor ki önemli bir çok konuya parmak basıp, gerçeği söyleyen ve düzgün çözüm önerilerinde bulunan kişiler ağır saldırıya uğrayabiliyor. Üstelik bu kişi Namık Kemak gibi o zamanın çok taşşaklı ve değer verilen bir insanı tarafından bile olsa.
Şimdi kim haklıymış gördük tabii.
Celebhol
Mesajlar: 11624
Kayıt: 28 Tem 2010 00:02
Favori Anime: -

"İnsanlar, erdem veya kusur denilen şeylerin ne demek olduğunu hiçbir suretle bilmiyorlardı, oysa en ıslah edilmez kusur, her şeyi bildiğini sanmaktan doğan ve insanları öldürmek için kendinde hak gören bir bilgisizlikten gelenidir. Katilin ruhu kördür, yeteri kadar basirete sahip olmadan ne gerçek bir iyilik, ne de güzel bir aşk mümkündür."
- Veba, Albert Camus
Kullanıcı avatarı
Baryshx
Mesajlar: 1064
Kayıt: 13 Ara 2013 12:48
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Berserk, Homunculus, Akumetsu, One Piece, Kingdom, Golden Boy, Oyasumi Punpun, 20th Century Boys, Vagabond, Shin Angyo Onshi...
Favori Anime: LotGH, Gits, Paprika, Juuni Kokuki, Kuuchuu Buranko, Texhnolyze, Shigurui, HxH, Dragon Ball, Wolf's Rain, Akira, Sayonara Zetsubou Sensei, The Tatami Galaxy, Kino no Tabi: The Beautiful World...
Konum: Eskişehir
İletişim:

ichibuugin yazdı:'Yalnızca gerçekten ciddi bir tek sorun var: İntihar.Yaşamın yaşanmaya değip değmediğini düşünmek, felsefenin temel sorusunu yanıtlamaktır.'
-Albert Camus,Sisyphos Söyleni
Celebhol yazdı:Sen varsındır. Sen bugün varsındır. Bütün varlığın ayaktadır. Bütün gücünle oradasındır. Ama kimse sana "evet, sen varsın, varsın ve güçlüsün" demez.
Büyüklerin "anlayış" dediği, yapay gülümsemelerle bakarlar sana. Ya da buna bile gerek görmezler. "Hele bir büyü de." "Hele dünyanın ne olduğunu anla da..." "Hele bir askere git de..." "Hele para kazanmaya başla da..."
Sen dünyalar yıkmaya, dünyalar kurmaya hazırsındır.
Nefret edersin hepsinden. Bu yaşlı bunaklardan. Bu kendini beğenmiş aptallardan. Bu üç kuruşluk çıkar için boynunu ipe geçirmiş çıkarcılardan. Bu içi geçmiş çuvallardan. Bu yalancılardan. Bu ikiyüzlülerden.
Nefret edersin. Öfken büyür. Onlar gibi olmamaya ant içersin.
Onlarla kavgaya girersin.
Onlar annendir. Onlar babandır. Onlar öğretmenlerindir. Onlar devlet büyükleridir. Onlar büyük çevredir. Onlar dünyadır.
Olsun. Olsun. Onlar herkes olsun. Onlar bütün dünya olsun.
Kavgam hepsiyledir.
Gücüm hepsiyle başa çıkar. Bir yol bulurum. Onların bilmediği şeyleri öğrenirim. Onları yenerim. Bütün dünyayı yenerim.
Eğer yenemezsem? Lanet olsun bana da. Yuh olsun bana da. Ben de bir şeye yaramıyorum demektir. Belki de bir hiçim. Belki de yokum.
Kendimle başbaşayım.
Kendimle yalnız kalıyorum.
Kendimle uzun saatler geçiriyorum.
Kendimle uzun uzun yürüyorum.
Kendimle rahatlıyorum.
Kendimle kavga ediyorum.
Belki de "gençlik hüznü" dedikleri budur.

- Erdal Atabek, Kuşatılmış Gençlik
Celebhol yazdı: Burada biraz soluklanalım. Çünkü daha Sarıklı İhtilalci Ali Süavi'den de açacağız. Süavi, Türk Maarifi için şunları söyleyecektir:
- Maarif demek bizim gibi bir takım eski terimlerin boş gürültüsünü bellemek sanılırsa gelişmesine olanak yoktur. Bunun gibi, maarif demek bir takım güzel sözler ve cümleler öğrenip bununla yeni rütbeler ve maaşlar almak sanılırsa ilerleme olmaz.
Ali Süavi bundan bir yüzyıl önce Türkiye'nin çağdaş uygarlık seviyesine yükselmesi için çok geçerli konulara değinmiştir. Laiklik düşüncesini ortalara ilk savuran da odur. Hilmi Ziya Ülken Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi adlı kitabında onun için şöyle der:
- Namık Kemak ve Ziya Paşa, Yeni Osmanlı Devletinde şeriata dayanılmasını istiyorlar ve fıkhı savunuyorlardı. Ali Süavi ise dünyanın dinsel yasalarla yönetilmesine karşı çıkıyor ve laikliği savunuyordu.
Ali Süavi, Hilmi Ziya'nın demesince, halifeliğe de saldırmıştır. "İslam Devletlerinde Siyasi Kudret" adlı yazısında Süavi, Peygamberin halife diye bir vekil bırakmadığını ve hiç kimsenin Peygambere vekil olmak savında bulunamayacağını öne sürmüş ve Halife ünvanının yalnız Hazreti Ebu Bekr'e ait olduğunu söylemiştir. Hilmi Ziya onun için şunları da yazar:
- Süavi hükümdarlık yönetimine (monarşi) de saldırdı ve açıkça cumhuriyet düşüncesini savundu. Osmanlı Devletinin başlangıçta cumhuriyete benzer bir çeşit yönetimi olduğunu, başkanının aşiretçe seçildiğini, mutlak yönetimin sonradan meydana çıktığını sölyer.
Sarıklı İhtilalcimiz Arap harflerinin bırakılarak Latin harflerinin alınması üzerinde de durmuş ve Batı uygarlığını yaratan kitapların Türkçe'ye çevrilmesini önermiştir. Ne yazık ki, çokları Süavi'yi bilgisizlik, düşünce hercailiği, yağcılık ve cücelikle suçlar. Namık Kemak bir dörtlüğünde onu şöyle hırpalayacaktır:

Süavi dedikleri o küçük adam;
Paris'te oturmuş, yanında madam;
Biz onu adam sandık, o da mı cüdam??
Aman yalnız kaldı Mustafa Paşa!

----------------- Açıkçası bazen öne sürdüğüm görüşler o kadar ağır eleştiri hatta saldırı aldı ki "Ulan ben mi gerizekalıyım ve hayalperestim?" diye düşünmeden edemedim. Oysa Sabahattin Bey ve özellikle Süavi'de görülüyor ki önemli bir çok konuya parmak basıp, gerçeği söyleyen ve düzgün çözüm önerilerinde bulunan kişiler ağır saldırıya uğrayabiliyor. Üstelik bu kişi Namık Kemak gibi o zamanın çok taşşaklı ve değer verilen bir insanı tarafından bile olsa.
Şimdi kim haklıymış gördük tabii.
bu bölümde baya cevherler varrmış beğendim, özellikle "erdal atbek'in kuşatılmış gençliği" her gencin hatta her insanın duvara asması gerekir bence........bu kitap alıntı bölümünde paylaşılan sözlerin çoğuna imzamı atarım ;)

Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
Ömer Hayyam - Rubailer
Cevapla

“Kitaplar” sayfasına dön