Hellsing - Dark of The Past Ops (Role Play) (RP Ekranı)

[Kızıl Şaman]

Lark, derin bir nefes bıraktı. Albayın kulaklarına doğru eğilerek, kimsenin duymaması için fısıltıyla konuştu. "Seras, neden bu kadar tedirgin olduğunu bilmiyorum. Ama inan bana, orada karşımıza ne çıkarsa çıksın yanında olacağım. Hem bir asker olarak, hemde sevdiği kadını koruyacak olan bir erkek olarak". Sonra uzaklaşarak gülümsedi. "Umarım bu sizin için yeterli olur efendim". Elini alnına koydu ve albaya selam verdi bir asker gibi...

[onatcan3]

Seras'ın önce gözleri doldu sevinçten. Ardından da gülümseyerek selama durdu.

Gitmeye hazırsın. Seninle gurur duyuyorum.

Ve ardından karahgahtan çıkarken, Chinkook'da iki asker bekliyordu. Biri Operatör Yarbay'dı. Diğeri ise düşük rütbeli askerlerden biriydi. İkili, helikoptere binerken Aurelia Lark'ın zihninde yankılandı.

Eğer, yardıma ihtiyacın olursa, çağırman yeterli. Bir deyişine gelirim.

Helikopter, harekete geçti hızla. Hafifçe sarsıldı önce, ardından yükseldi hızlıca. Yarbay Michon, bu sırada merkezle konuşurken, helikopter aniden savrulmaya başladı bir oraya bir buraya. Aniden kapı açıldı ve Seras bu sırada dışarıya savrulmaya yüz tuttu.
Şimdi, kapıdaki iplere tutunurken, Lark'a baktı masum gözlerle. Lark'ın, iki seçeneği vardı. İkisi de ona kalmıştı.

[Kızıl Şaman]

Helikopterin aniden sarsılması ve bir anda kapının açılması çok ısa sürede olmuştu. Lark, endişeli gözlerle Seras'a baktı. O an Aurelia'yı yardıma çağırabilirdi. Ama bunu akıl edecek kadar sakin kalamamıştı. Sevdiği kadın tehlikedeyken, vücudu refleks olarak hareket etmişti sanki. Rüzgarın gücü onu geriye doğru itmeye çalışırken, Lark zorlukla ilerlemeye çalıştı. Kulaklarına dolan uğultular beyni patlayacakmış gibi hissettiriyordu ona. Ama Lark bunu umursamadı, tek düşüncesi, Seras'ı kurtarmaya çalışmaktı. Sonuçta zorda olsa ona yaklaştı ve elini Seras'a uzattı...

[onatcan3]

Seras zorla elini yakaladı Lark'ın. Bu sırada düşük rütbeli asker dışarıya savrulmuştu. Operatör, "Luis!" diye bağırırken, helikopter bir anda yere çakıldı ve yuvarlanmaya başladı. Bu sırada düşmenin etkisi ile kapağı kapanmıştı.
Ama bilmedikleri bir şey vardı, olay yerine gelmelerine rağmen, çevrelerinin kuşatıldığıydı. Onlarcasıyla...
Ve biri pilotun olduğu kapağı açmaya çalışıyordu. Başlarında bir takım dikişleri vardı ve bir eli... Sanki... Mızrak veyahut kılıç gibi bir şekilde kaynaştırılmıştı.

Bu sırada Lark'ın zihninde Aurelia'nın sesi yankılandı:

"Sanırım yeni düşmanlar edindin arkadaşım. Pilotu kurtaracak mısın yoksa ben duruma el atayım mı?"

[Kızıl Şaman]

Lark, Albayı zor da olsa yakalayabilmişti! Ama tabi ki sadece bununla beladan kurtulamamışlardı! Herifin teki, helikopterden dışarıya doğru savrulmuştu. Pilotun olduğu kısmı açmaya çalışan bir şeyin olması da, işi daha da berbat hale getiriyordu...

Bu sırada Lark'ın zihninde Aurelia'nın sesi yankılandı:

"Sanırım yeni düşmanlar edindin arkadaşım. Pilotu kurtaracak mısın yoksa ben duruma el atayım mı?"

Tabii dedi Lark içinden. Ama senin buraya gelmenin, Albaya etkisi olacak mı? Lark'ın birinci önceliği Albay'ı kurtarmaktı. Ve Aurelia'nın belirmesiyle, Albay yine kendinden geçerse, işler daha da berbat hale gelebilirdi...

[onatcan3]

Seras için endişelenme, sonuçta emanet edebileceğim birisin. Sen o yaratıklar için endişelen!

Bu sırada yaratık hızlıca kapıyı o sivrimsi uzvuyla açtı ve pilotu tek hamleyle, o sivri koluyla dışarı attı adamcağızı.
Şimdi içeri girmiş, hızla ikiliye doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu sırada Operatör, bel kısmındaki altı patları çekmişti.

"Hasiktir! Albay!"

Diye bağırmadan edemedi Operatör Michon. Lark'ın karar vermesi şarttı. Ne yapacağı konusunda...

[Kızıl Şaman]

"Tamam o zaman, biraz destek hiç fena olmazdı!" dedi Lark. Bu sırada, tabancasını çekmişti. Burada katanasını kullanacak kadar geniş bir alan yoktu, o yüzden en iyi fikir tabancasını kullanmaktı. "Albay'a ben göz kulak olurum. Sen şu yaratıkları halletsen iyi olur!"

[onatcan3]

Seras'ın kızıl kolu tekrar kanımsı gücüne kavuştu ve içinden eski dostları, Aurelia çıktı ortaya. Bu sırada Operatör Michon bir atışta, o sivri kollu adamı yere mıhlamıştı. Ama o piç yere düştüğünde, bunun üzerine kargo kapısı aniden açıldı ve üç sivri kollu hergele belirdi.
Yavaş adımlarla onlara yaklaşıyorlardı. Aurelia'nın yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Elinde bir anda, bir bomba atar belirmişti.

En uca giderseniz iyi olur. Üçünüz de..."

Bu sırada Michon, pilot kabinine doğru ilermeye başlamıştı sürünerek.

[Kızıl Şaman]

Lark elindeki tabancasıyla yaratıklara nişan almış bir şekile beklerken, kendine söyleneni yaptı, "Burada Patron sensin" diyerek. En uca doğru geçmeye çalışırken, Operatör'e bağırdı. "Hey oradaki, o poponu kaldırıp hızlı olsan iyi olur!". Burada yem olmaya niyeti yoktu Lark'ın..

[onatcan3]

"Tamamdır!"
Dedi homurdanarak Operatör. Bu sırada Seras sarhoş bir biçimde Lark'ın yanına varmıştı. Ve Aurelia bombayı ateşleyip, üç mutantın da canını okuduğunda aniden Seras kan kusmaya başladı.
Aurelia başını çevirip ona baktığında, Lark'a seslendi.

"Kızı kucağına al! Gidiyoruz!