Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Hayyam Vs. Hikmet

Sae
Mesajlar: 2965
Kayıt: 23 Tem 2012 15:12
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: -
Favori Anime: -

Celebhol yazdı:Bu soru -zaman konusu da- uzun zaman önce felsefenin konusu olmaktan çıktı. Newton zamanında insan gözlemese de cisimlerin var olduğunu ünlü kova örneğiyle kanıtlandı. İsteyen araştırabilir.
Felsefe iyidir güzeldir de, önceden onun konusu olarak görülen kimi şeyler bilimsel olarak kanıtlandı ya da yanlışlandı.
Kova deneyi bence bu konu ile ilgili hiç bir şey kanıtlamıyor. O sadece bazı şeylerin izafi gözlemciden bağımsız olarak idrak edilebileceğini gösteriyor ki buda ivmeli hareketler için geçerli elbet. Burada bahsedilen çok daha farklı bir şey. Yani kova deneyi yada başka bir deney gözlemin cisimleri etkilemediğini kanıtlasa bile konu ile alakasız ki :laugh: Biz öldükten sonra dünya önemli mi? En basit haliyle bunun gözlemle ne ilgisi var ki? Hatta daha çok gerçeklik muhabbeti ile ilgili.


Hayyam bir şey benim zihnimde zuhur ettiği sürece vardır demek istemiş aslında, öldükten sonra dünya çokta sikimdeydi değil. Nazım'ın ki daha az derin biz faniler gelip geçiciyiz kalan sade dünya tarzı bir yaklaşım. Elbet bir gerçeklik var ve evren zihnimizde yaşamıyor lakin zihnimizde yeri olmadıktan sonra zihnimiz yani bizim için ne önemi var.

Uzun lafın kısası Hayyam siker :evil:
Resim
► Spoiler Göster
► Spoiler Göster
Celebhol
Mesajlar: 11624
Kayıt: 28 Tem 2010 00:02
Favori Anime: -

Sae yazdı:
Celebhol yazdı:Bu soru -zaman konusu da- uzun zaman önce felsefenin konusu olmaktan çıktı. Newton zamanında insan gözlemese de cisimlerin var olduğunu ünlü kova örneğiyle kanıtlandı. İsteyen araştırabilir.
Felsefe iyidir güzeldir de, önceden onun konusu olarak görülen kimi şeyler bilimsel olarak kanıtlandı ya da yanlışlandı.
Kova deneyi bence bu konu ile ilgili hiç bir şey kanıtlamıyor. O sadece bazı şeylerin izafi gözlemciden bağımsız olarak idrak edilebileceğini gösteriyor ki buda ivmeli hareketler için geçerli elbet. Burada bahsedilen çok daha farklı bir şey. Yani kova deneyi yada başka bir deney gözlemin cisimleri etkilemediğini kanıtlasa bile konu ile alakasız ki :laugh: Biz öldükten sonra dünya önemli mi? En basit haliyle bunun gözlemle ne ilgisi var ki? Hatta daha çok gerçeklik muhabbeti ile ilgili.
Gözlemciden bağımsız olarak var olup olmadığını kanıtlıyor aslında. Bundan çıkan sonuç, gözlemci olmasa da o olayların -doğal olarak onu gerçekleştiren nesnelerin de- var olduğudur.

Edit: Bazı şeylerin de değil hacı o. İvmeli hareket örneğin bir parçası, asıl tartışılan şey kova örneğinde uzayın (şu an uzay-zaman olduğunu biliyoruz) yapısı.
Kullanıcı avatarı
Baryshx
Mesajlar: 1064
Kayıt: 13 Ara 2013 12:48
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Berserk, Homunculus, Akumetsu, One Piece, Kingdom, Golden Boy, Oyasumi Punpun, 20th Century Boys, Vagabond, Shin Angyo Onshi...
Favori Anime: LotGH, Gits, Paprika, Juuni Kokuki, Kuuchuu Buranko, Texhnolyze, Shigurui, HxH, Dragon Ball, Wolf's Rain, Akira, Sayonara Zetsubou Sensei, The Tatami Galaxy, Kino no Tabi: The Beautiful World...
Konum: Eskişehir
İletişim:

Benim eski nickneymim forumdaki :P Hatta tamda bu dörtlüğü hoşunuza giden kitap alıntılar bölümüne yazmıştım > kitaplar-f120/hosunuza-giden-kitap-alin ... 47-70.html

Ömer Hayyam varoluş felsefesini etkilemiştir.

Bu dünyada Hayyam ile yarışacak çok az insan vardır, hemde her konuda bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Benim bildiğim bir tek Ebu'l Ala El-Maarri var, hatta ona hayyam'ın hocası veya öncülü diyebiliriz. Divanı yok ama günümüze gelmiş eserlerinden alıntılar var. Kitapçılarda bulamazsınız, ben internet üzerinden sahafçılardan satın almıştım, 80 yıl önce çıkmış bir kitapçık.

Gerçi Ömer Hayyam'ın divanına, çakma eklenti rubailerde eklenmiştir ama geçelim onu konumuz değil.
Ayrıca buna benzer daha çok rubaileri vardır;

Daha ben doğmadan evvel karılırken çamurum
Kattılar fitne, fesat, yoğrulurken hamurum
Değişik bir insan olamam, elde değil
Böyle çıktım kalıbımdan, niye olsun umurum

Bu şarap saltanatın, Gazneli Mahmut say
Dinle tar seslerini Hazret-i Davut say
Nene lazım sana, geçmiş gelecek günler
Yaşanan ana değer ver, onu yakut say

Sen nesin, varlık nedir, nerden bileceksin?
Dünyan esen yel üstüne kurulmuş senin.
İki yokluk arasında bir varlık seninki:
Hiçlik ne varsa çevrende, sen de bir hiçsin.

Elimde olsa dünyayı küçümserdim;
İyisine de kötüsüne de yuh çekerdim;
Daha doğrusu bu aşağılık yere
Ne gelirdim, ne yaşardım, ne ölürdüm.

Can verinceyedek bu çorak yerde
Dertten başka ne geçer ki eline?
Ne mutlu çabuk gidene dünyadan;
Hele bu dünyaya hiç gelmeyene!

Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.

Dünyaya geldiler, coşup taştılar;
Güldüler, eğlendiler, anlaştılar;
Bir kadehte sızıverdiler bir gün
Ölüm uykusunda kucaklaştılar.



Yukarıdakilerden farklı olarak yaşama arzusu olan şiirlerinden;
Keşke durup dinlenecek bir yer olsaydı
Ya da şu uzun yola çıkmak mümkün olsaydı
Keşke yüz bin yıl sonra toprağın bağrından
Otlar gibi yeşerme umudu olsaydı.

Hiçlik karşısında ebedi olma arzusu Batıda varoluşçuluğu doğurmuştur.
Kısacık ömründe insan kendisi olmalı, edilgen değil, etken olmalıdır. İnsan kendi kaderinin soncudur zihniyetiyle özün varlıktan önce geldiğini savunan Varoluşçuluk’un çıkış noktası ise Dostoyevski’dir.
“Tanrı olmasaydı her şey mubah olurdu” diye yazan Dostoyevski’den faydalanan ateist varoluşçular öyle ise her şeyi yapmak mubahtır ve insan kendi başına bırakılmıştır fikrini çıkarmışlardır.
Önceden belirlenmiş, donmuş bir doğa tanımlanamaz.
Bu anlamda kaderi inkâr ederler. Hayyam ise Hiçlik ve Yokluk üzerine dururken insanın başıboş olmadığını ve kaderin esiri olduğunu yazar.
Hayyam’ı büyük kılan ve bunlardan ayıran en belirgin çizgi de sanırım budur.
Zira Hayyam “Kaderin üzerinde bir kader vardır” diyen şairler silsilesinin beslendiği kaynaktan beslenmiştir.
Batılı seküler kafaların ise onu anlaması mümkün değildir Çünkü Hayyam, rubailerinde Dostoyevski ve Nietzsche’den önce inkarcı olmayan bir varoluş felsefesi ortaya koymuş ve bunu kader üzerine inşa etmiştir….

Burayı okuyun daha iyi tanımak için > http://rehavisanat.com/kaderin-ve-varol ... hayyam.htm
Akai sora
Mesajlar: 2084
Kayıt: 03 Ağu 2013 20:34
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Vagabond-One piece
Favori Anime: -

Akai sora yazdı:Asıl soru biz onları algılayabiliyoruz diye mi varlar yoksa bizim algılayıp algılamamız bu durumu pek değiştirmez mi?
Sae yazdı:[

Elbet bir gerçeklik var ve evren zihnimizde yaşamıyor lakin zihnimizde yeri olmadıktan sonra zihnimiz yani bizim için ne önemi var.
Bizim için bir anlam ifade etmesi değil önemli olan.Sorguladığımız var olup olmadığı.Ki sende cevabı vermişsin her ne kadar zıttını düşündüğünü söylesen de :P :lol:
:lol:
Cevapla

“Felsefe” sayfasına dön