Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Köşe Yazıları

Dünyadan ve Türkiye'den güncel olaylar, Manga okurken evrenle alakamızı kesmeyelim değil mi.
Kullanıcı avatarı
iso_met
Mesajlar: 112
Kayıt: 07 Şub 2012 22:02
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto, Fairy Tail
Favori Anime: Naruto, Bleach, Elfen Lied, Death Note, Avatar, Fairy Tail

Facede gözüme çarptı, ben beğendim sizde okuyun dedim. :)

Yılmaz Özdil'in “Partili daha iyi...” başlıklı yazısı:

Başbakanımız “Cumhurbaşkanı dediğin, partili olmalı” dedi.

* * *

İsmet İnönü’nün arkasında partisi vardı.
Hatta, ordusu da vardı.
Celal Bayar’ın partisi vardı.
Cemal Gürsel’in ordusu vardı.
Cevdet Sunay, genelkurmay başkanı.
Fahri Korutürk, kuvvet komutanı.
Kenan Evren’in ordusu vardı.
Turgut Özal’ın partisi vardı.
Süleyman Demirel’in partisi vardı.
Abdullah Gül’ün partisi var.

* * *

Ahmet Necdet Sezer?
Türkiye’nin ilk ve tek “partisiz”, gerçek manada “sivil” cumhurbaşkanıydı.

* * *

Var mı çocuklarının ismini bilen mesela? “Kızı Hülya” diye başlayan bi cümle kursam, kaçınız itiraz edebilir, Hülya değil de, Gülay diye? “Oğlu Hakan” desem... Var mı nerede çalıştıklarını bilen? Babaları Çankaya’dayken VIP’e girdiklerini gören? Elalemin yatında, otelinde rastlayan?
First lady desen... Cebinden giyiniyordu, hâlâ cebinden giyiniyor. İnsan bi Atıl Kutoğlu, Sevan Bıçakçı filan ayarlamaz mı? Yani, affedersiniz ama, ne biçim öğretmensiniz hanımefendi... Bu şekilde mi örnek olmalıydınız öğrencilere?

* * *

Hayali ihracatçı yeğenini duydunuz mu hiç? Devlet kredisiyle ihale kapan kuzen, alışveriş merkezinde mısır tezgahı açan kayınço? Sen benim kim olduğumu biliyor musun diye rüzgar yapan müteahhit kanka, oraya buraya müdür olarak sokuşturduğu komşu? Hamili kart yakinimdir diyen damat? Nerde kardeşim, parmağında kuru soğan büyüklüğünde pırlantalarla şatafatlı pozlar veren gelin?

* * *

Mücevher, saat, tablo, heykel... Kendisine hediye edilen 1243 parça’nın 1243’ünü de bıraktı köşkte! İnsanın içi gidiyor, al götür evine di mi... Götürmedi.

* * *

Avantaları bıraktığı gibi, papelleri de bıraktı. Kafana göre savur denilen ödeneği harcamadı. 46 trilyon liracık. Yetim hakkı dedi, babalar gibi satan Maliye’ye iade etti.
Ye, yemedi, gez, gezmedi...
Bırak biz yiyelim, ona da izin vermedi.
Zaten, kırmızı’da durmasından belliydi. Kaymakam bile durmuyor, İsveç mi burası, koskoca devletin başı... Niye duruyorsun? Normalde, vatandaşı çiğneyip geçmeliydi.
14 makam aracını geri verdi. Halbuki, oturma odasına Mercedes’le, mutfağa jip’le gitmeli; uçağına bavul olarak bile almadığı gazetecileri bahçede limuzinle gezdirmeliydi. Yazları, Okluk’a geçmedi.

* * *

Oğlu evlendi, elektrik faturasına kadar kendi kesesinden ödedi. Eşi bileğini kırdı, röntgen kuyruğuna girdi. Annesi vefat etti, sivil plakayla gitti, camide flap flap fors yapmadı, taziye ilanı vermeyenlerin defterini dürmek için, kenara not etmedi.
Aşçıyı, garsonu azalttı. Yerli ürün kullandırttı. Partisiz olduğu için... Resmi davetler hariç, eşe dosta parti vermedi.

* * *

Yalaka basınımız yazmadı ama, aslında “neyi korumaya çalıştığını” tarih yazacak elbette... Vizyon denilen kavramın, Beyaz Saray’a koşup, akıl danışmaktan ibaret olmadığını kanıtladı.
Yeminine sadık kaldı.
Hukuku üstün kıldı.

* * *

E sevilmedi haliyle...
Uymadı bize.
Partili olsun...
"İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzelecek çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil"
"Geçmişi boyunca Çinceden Farsçaya, Arapçadan Macarcaya kadar pek çok dille etkileşim içerisine girmiş olan Türk dilinin bir kolu olarak yalnızca Türkiye Türkçesinin dünya dillerine verdiği sözcüklerin sayısı 11 binin üzerindedir." Kaynak: http://tr.wikipedia.org Resim
afzozatmaca
Mesajlar: 822
Kayıt: 31 Ağu 2010 13:45
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Veritas,Bleach,Naruto,
Gantz,Beelzebub,
Vagabond,
The Breaker new waves
Sun Ken Rock
Favori Anime: Naruto,
Bleach,
Hellsing OVA serisi
FMA:Brotherhood

YALNIZLAŞAN TÜRKİYE!..( Mehmet Tezkan - Milliyet )

Geçen haftaki en önemli gelişme BM Güvenlik Konseyi’ndeki manzaraydı..
Dışişleri Bakanı Davutoğlu manzarayı görünce; beklentimde yanılmışım demiş..
Davutoğlu’nun bu ilk yanılgısı değil..
Esad’ın Mübarek gibi paldır küldür devrileceğini zannederek de yanıldı..
Suriye’den çoluk çocuk kaçışı teşvik ederse uluslararası kamuoyu müdahale eder zannederek de yanıldı..
En son..
BM’deki Suriyeli sığınmacılar toplantısına ilgi olacağını düşündüğü için de yanıldı..
Uluslararası camianın 300 milyon dolar harcayan Türkiye’nin üzerindeki yükü hafifletileceğini zannetti; yine yanıldı..
Manzara şuydu..
ABD, Çin ve Rusya dışişleri bakanları Davutoğlu’nu dinlemeye dahi gitmedi..
Davutoğlu, boşa konuşmuş oldu..
Sözü dinlenen ülkeden, sözü dinlenmeyen ülke durumuna düştük..
*
İlk mülteci akınını düşünün.. Suriyeli muhalifler sınırımıza dayandığında onlara kapılarımızı açtığımızda neredeyse zil takıp oynayacaktık!..
Sayıları 80 bini geçince kara kara düşünmeye başladık..
İşin kötüsü..
Türkiye yalnız kaldı.. Yalnız bir ülke oldu çıktı..
BM’ye derdini anlatamadı.. Mülteciler konusunda destek bulamadı.. Konsey’in tavrı; ‘kendin ettin kendin buldun’ der gibiydi..
Kaynak
Resim
afzozatmaca
Mesajlar: 822
Kayıt: 31 Ağu 2010 13:45
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Veritas,Bleach,Naruto,
Gantz,Beelzebub,
Vagabond,
The Breaker new waves
Sun Ken Rock
Favori Anime: Naruto,
Bleach,
Hellsing OVA serisi
FMA:Brotherhood

Beytüşşebap Kaymakamı Beytüşşebap’ı anlatıyor ( Yılmaz Özdil - 04.09.2012 )

Beytüşşebap’a atandım...

Önce Diyarbakır’a geldim.

Şırnak’a gidebilmem için Cizre’ye, oradan başka bir araçla Şırnak’a gitmem gerektiğini öğrendim. Karayoluyla gitmekten vazgeçtim. Diyarbakır kolordu’da üç-dört gün helikopter bekledim. Sonunda Sikorsky’yle hareket ettim.

*

1.5 saat uçup, tümen’in pistine indim. Valilik binasına gittim. Vali beni kabul etti. Asla normal kaymakam gibi davranmamam gerektiğini, köy ziyaretleri yapmamamı, çünkü, devletin kırsalı tamamen terk ettiğini, il ve ilçe merkezinde tutunulmaya çalışıldığını söyledi. Kısacası, dost bilinen aşiretlerin dışındaki köyler, yollar PKK’nın hâkimiyetine bırakılmıştı.

*

Beytüşşebap’a giden helikoptere bindim. 50 dakikalık uçuştan sonra, yüksek dağlarla çevrili askeri birliğe indim. Komutan beni karşıladı, çay kahve ikramından sonra, bugünlerde ilçeye baskın yapılacağını, duyum aldıklarını söyledi. Merak ediyorsam, dürbünle görebileceğimi anlattı. Gerçekten de, baktım, karşımızdaki dağlarda hareketli insan grupları görülüyordu. Komutan da, Vali gibi, ilçe’den kesinlikle ayrılmamamı, köylere gitmememi salık verdi.

*

Şırnak’tan gelirken, Besta denilen bölgeyi geçip, 30 kilometre sonra hayli bozuk asfalttan Uludere’ye varılır, asfalt biter, ham toprak yol başlar. Beytüşşebap’a kadar 60 kilometrenin bir tarafı sarp ve dik yamaçlı, öbür tarafı derin uçurumdur. Sürekli mayın döşeniyor. Aslında, bu yolu en az birkaç noktada her gün kesip, kimlik kontrolü yapıyorlar. Bu durum bilindiği için, hiçbir kamu görevlisi karayolunu kullanmıyor. Erzak kamyonları talan ediliyor.

*

Terör örgütü, korku salmış, halkın nazarında itibar kazanmış... Tanıştığım insanlar, aman kaymakam bey sakın şurdan aşağı inme, şurayı geçeyim deme gibi uyarılarda bulunuyor. Bunların bir kısmı samimi, bir kısmı kamu görevlilerinde korku, yılgınlık yaratmak için söyleniyor.

*

Buralarda ticaret yapmak isteyen, örgütten icazet almak zorunda... Vergi adı altında para toplanıyor. Eylemler, vatandaşa bire beş katılarak anlatıyor. Örgütün, istemediği adamı derhal görevden aldıracağına, istediği adamı vali, hatta bakan bile yapabileceğine, psikolojik olarak inandırılıyor.

*

İlçede, asaleten atanmış neredeyse bir memur bile yok. Buraya atananların hepsi, ya kurumları tarafından cezalandırılmak maksadıyla gönderilmiş ya da torpilleri olmayan sahipsiz insanlar... Kırgınlık, küskünlük, bezginliklerinden ötürü, yöre halkına verebilecekleri hiçbir şey yok. Bazı kamu görevlileri ise buralara hiç uğramazlar, onlar imtiyazlıdır.

*

Geçici köy korucularının mücadeleye büyük katkısı var. Ancak, devlet istemeden de olsa, feodal sistemi, aşiretleri güçlendirdi. Korucular, kendi meslekleri olan hayvancılığı tamamen bırakmış vaziyette... Unvanlarının önündeki ‘geçici’ kelimesinden rahatsız oluyorlar, durumumuz, geleceğimiz belirsiz diyorlar. Korucu yapılanların özenle seçilmesi gerekiyor.

*

PKK, küçük çocukları kaçırarak veya ikna ederek, intikam duygusu aşılayan, araziyi avucunun içi gibi bilen kişilerden oluşuyor. Örgüte katılan, çaresiz bırakılıyor, ne aile, ne arkadaş ilişkisi kalıyor, geri dönüş yolları kapatılıyor. Dağdaki ağır şartlarda yıllarca yaşamaktansa, çılgınca emirlere itaat edip, ölümün kurtuluş olduğunun farkındalar.

*

Bizimkiler ise sivil yaşamlarında iş veya meslek sahibiyken, zorunlu olarak askere alınan 18-20 yaşındaki gençler... Henüz askere alınmadan önce, televizyondaki şehit haberleriyle psikolojileri sarsılan, üstelik, ailelerinin endişelerini hisseden gencecik delikanlılar.

*

PKK, yıllardır aynı noktalarda üsleniyor. Operasyon yapacağımız zaman, birliklerimizde hareketlilik yaşanıyor, korucular toplanıyor. Sağır sultan bile duyuyor! Zirvelerden seyrediyorlar. Bizimkiler hedef bölgeye vardığında, orda kimse kalmıyor. Bizimkiler geri dönüp, daha birliğin kapısından bile girmeden, onlar eski mevzilerine yerleşiyor.

*

Bir seferinde, ele geçirilen örgüt mensubunun üstünden çıkan not defterinde okumuştum. Karakolumuz bir ay boyunca, 24 saat izlenmiş, giren çıkan araçların plakası, nöbetçi-devriye saatleri en ince ayrıntılarına kadar yazılmış, ne yaptığımızı, ne yapacağımızı ezbere biliyorlar.

*

Halbuki, PKK’nın dağ kadrosu 3 bini geçmez, farz edelim 4 bin olsun, 11 bölgeye dağılmış durumdalar, kabaca her şehre 350 terörist düşer... Bunlara karşı, 22-25 yaşında, 5 bin veya 7 bin kişilik özel birlik oluşturulmalıdır. Gerilla harbi’yle eğitilmelidir. Eşlerine her türlü ekonomik güvence, çocuklarına en üst seviyede eğitim sağlanmalıdır. Operasyon yetkisine sahip, tek bir komutana bağlanmalıdır. Emirlerinde, helikopter, uçak olmalıdır. Her mangada doktor bulunmalıdır. Asla sabit durmayıp, gece gündüz hareket halinde olmalıdır. Ne zaman, nerede oldukları asla bilinmemelidir...

Av durumundan çıkıp, avcı konumuna geçmelidir.

*

Şehit cenazelerinde atılan nutukların, kanları yerde kalmayacak türünden anlamsız lafların, herhangi bi etkisi yok artık... Ne şehit sayısında azalma var, ne atılan nutuklarda!

*

Derken...

*

Saat 21 sularında, yoğun silah sesleriyle irkildim. Eşimi ve kızımı arka odalardan birine, mermi isabet etmeyecek şekilde yatırdım. Kapım çalındı... Elinde fener tutan polis, ilçeye saldırıldığını, en alt kattaki kalorifer dairesine inmemiz gerektiğini söyledi. Eşim sığınakta bulunanları teskin etmeye çalışırken, şahsıma verilen Kalaşnikof’la dışarı çıktım.

*

Lojman duvarında siper almış polislerin yanına gittim. Gecenin karanlığında kimin kime ateş ettiği belli değildi. Ben dahil herkes, bilinçsizce, içgüdüyle hareket ediyordu. Her insan korkar. İnsani duygudur. Ancak, yüreğimde hissettiğim korku değildi, derin bir sızıydı... Taa Çin sınırlarından Avrupa’nın içlerine ilerleyen millet, çapulcu karşısında acze mi düşmüştü?

*

Evet, Beytüşşebap Kaymakamı’nın sözleri bunlar...

*

Ancak, şu anki Beytüşşebap Kaymakamı’nın değil... 1993-95 arasında Beytüşşebap Kaymakamı olan Mesut Taner Genç’in, 2008’de piyasaya çıkardığı “Ateş Hattında-Beytüşşebap Kaymakamı’nın PKK ile Mücadele Günlüğü” isimli kitabından!

*

Anlatmış kaymakam...

Daha ne anlatayım.
Resim
afzozatmaca
Mesajlar: 822
Kayıt: 31 Ağu 2010 13:45
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Veritas,Bleach,Naruto,
Gantz,Beelzebub,
Vagabond,
The Breaker new waves
Sun Ken Rock
Favori Anime: Naruto,
Bleach,
Hellsing OVA serisi
FMA:Brotherhood

Hakkâri’de şehidin cenazesini kaybettiler üç gündür ara tara bulamıyorlar ama...( Yılmaz Özdil - 18.09.2012 - Hürriyet )

2004 yerel seçimleri öncesi...

Eskişehir’de kömür rezervi bulundu.
Bir milyar ton.
Maraş’ta kömür rezervi bulundu.
20 yıl yetecek kadar.
Konya’da kömür rezervi bulundu.
70 milyar dolar değerinde.
İzmir’de kömür rezervi bulundu.
Ben diim iki milyar ton.
Sen de üç milyar ton.

*

2007 genel seçimleri öncesi...
Düzce’de doğalgaz bulundu.
İzmir’de Konya’da Sakarya’da
Edirne’de Lüleburgaz’da Ankara’da
Diyarbakır’da Zonguldak’ta Bursa’da
Tekirdağ’da Sinop’ta Çanakkale’de
Tuz Gölü’nde doğalgaz bulundu.

*

2009 yerel seçimleri öncesi...
Manisa’da petrol bulundu.
Niğde’de Mardin’de Batman’da
Kastamonu’da Antalya’da Van’da
Isparta’da Gaziantep’te petrol bulundu, en yüksek graviteli.
Karadeniz’de petrol bulundu.
40 yıl yetecek kadar.

*

2010 referandum öncesi...
Giresun’da altın rezervi bulundu.
Balıkesir’de altın rezervi bulundu.
Erzincan’da altın rezervi bulundu.
Uşak’ta altın rezervi bulundu.
Ordu’da altın rezervi bulundu.
Ağrı’da Nuh’un gemisi bulundu!
Kütahya’da bir milyar ton bor rezervi bulundu, beş bin yıl yetecek kadar... Çanakkale, Malatya, Kayseri, Sivas ve Eskişehir’de toryum bulundu. Van Gölü’nde uranyum bulundu, tabanı komple uranyum yatağı çıktı. Kayseri civarında dokuz trilyon dolarlık filan neptünyum rezervi bulundu. Gerçi, neptünyum’un doğada bulunabilecek maden gibi bi dalga olmadığı ortaya çıktı ama, olsun.

*

2011 genel seçimleri öncesi...
İzmir’de petrol bulundu.
Düzce’de petrol bulundu.
Isparta’da gene bulundu.
Manisa’da bi daha bulundu.
Diyarbakır’da sırf benim hatırladığım 19’uncu defa petrol bulundu.
Yüksek graviteli.
Toki, Venezuela’da petrol buldu.
Biz onlara ev dikeceğiz.
Onlar bize petrol fışkırtacak.
Yüksek graviteli.

*

2013 yerel seçim kararı alındı...
Enerji Bakanı dün açıkladı.
Karadeniz’de doğalgaz bulundu.
Resim
Kullanıcı avatarı
Diabolus Ipsum Amans
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 12053
Kayıt: 18 May 2010 22:56
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas
Favori Anime: One Piece
Konum: OutLanD
İletişim:

Türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veya şehirlerini şekilsiz gökdelenlerle doldurup oraları yaşanmaz hale getirir, ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir. Kendi tarihinden habersizdir. Aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evriminden haberdardır.

Muhteşem Yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemde, devletinde Amerika’dan gelen gümüşün ilk enflâsyonu başlattığını bilmez (çünkü Avrupalı dünyayı keşfederken, muhteşem [!] padişahları hareminde gönül eğlendirmekte, dünyayı öğrenelim diyen Pirî Reis’in kafasını vurdurmaktadır).

O Muhteşem (!) yüzyılda Anadolu’da medrese o kadar ayağa düşmüştür ki, öğrenci haydutluğa başlamıştır (buna softa şekâveti denir). Avrupa’da ilk yenilgimizi Muhteşem (!) Süleyman devrinde aldığı> gibi (I.Viyana bozgunu: 1529), Hint Okyanusuna her çıkışımızda mini mini Portekiz’den sopayı yiyip Kızıldeniz’e veya Basra Körfezi’ne tıkılışımız da bu büyük (!) padişah efendimizin devrindedir. Gene onun zamanında dünya keşfedilirken, Hint Okyanusu’na kadırga denen sandallarla açılan ve 1554′te Hindistan’da karaya vuran büyük (!) bir amiralimiz, yürüyerek üç senede Hindistan’dan Edirne’ye gelmiş ve meşhur bir kitap (Mirât-ül Memâlik) yazmıştı. El alemin dünyayı öğrendiği bu dönemde Seydî Ali Reis gazel söyleyip, eğlence partilerini anlatmaktan başka tek bir detaylı coğrafya bilgisi toplamayı gerekli bulmamıştı.

Büyük (!) Sultanımız Süleyman’ın Fransa kralı I. François’yı hapisten bir mektupla kurtardığını okurduk mektepte. O François’nın kurduğu Collège de France bugün dünyanın en önemli araştırma kurumlarından biridir. Bizimkinin hangi kurumu ayakta kaldı? Hangi kurumunun insanlığa beş paralık bir faydası oldu?

Tek becerdiği kalıcı şey, aklı başında öz oğlu Şehzade Mustafa’yı Hürrem uğruna katlettirip, devleti bir ayyaşa teslim ederek halkının geleceğini karartmak oldu.

Artık yeter! Bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan Atatürk’ü aşağılayan âlim pozlu, ukala tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tüm fenalıkların anasıdır. Biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz. Artık yeter! Memleketimde her elimi attığım yerde cehalet çirkefine bulaşmaktan bıktım.

Celal Şengör
Betrayer... In truth, it was I who was betrayed. Still, I am hunted. Still, I am hated. Now, my blind eyes can see what others cannot.
Kullanıcı avatarı
Hakuouki
Mesajlar: 30
Kayıt: 18 Şub 2013 15:28
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Noblesse.
Favori Anime: Katanagatari.

Kullanıcı avatarı
Todomeda
Mesajlar: 4527
Kayıt: 14 Ağu 2012 00:24
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: -
Favori Anime: -

Bu adamı pek sevmem normalde ama buyrunuz..

Biji izlemeye devam edin

Apo miting yaptı, bizim basın Apo’dan bile daha çok sevindi.

*
Muhabirlerin canlı yayınlara zılgıt ve halay çekerek katılması hakikaten çok güzeldi.
*
Peşmerge kıyafetiyle türkü söyleyen arkadaşı Şivan Perver’e benzettim, meğer, haber kanalındaki ekonomi spikeriymiş... Bu nevruz sayesinde, doların 25 kuruşa düşeceğini, işsizliğin aniden azalacağını, ihracatımızın 500 trilyon euro’ya yükseleceğini, borsa endeksinin endekslerden endeks beğeneceğini, en geç bugün yarın 400 sene yetecek kadar gravitesi yüksek petrol bulunacağını müjdeledi.
*
Ekranlara yansımadı ama, köşe yazarlarımızdan biri “sayın imralı’nın mesajını illa ben okuyacağım” diye Pervin Buldan’ın elindeki kâğıdı kapmaya çalıştı... Hatta, kaptı. Ama mesaj Kürtçe olduğu için okuyamayınca, bu sefer Sırrı Süreyya Önder’in elindekine saldırdı, zor indirdiler kürsüden.
*
Hatıra olarak, mesajın fotokopisini çektirip, çaycı’ya imzalatarak bi tane verdiler de, güç bela ikna oldu.
*
Kameraların önüne mekap giyerek çıkan bi başka köşe yazarımız, meydanda hiç Türk bayrağı yok diyenlerin müfteri olduğunu, sırf kendisinin en az dört milyon tane Türk bayrağı gördüğünü, süreci baltalamak isteyenlerin bu tür yalanlara başvurduğunu, aziz milletimizin kanmayacağını söyledi.
*
Ana haber bülteni sunucularının, reklamlara pas atarken “biji” izlemeye devam edin diyerek sırıtmaları, günün en tatlı jestiydi.
*
Cumhuriyet mitinglerini sansürleyen, üç-beş kendini bilmezin katıldığını belirterek hiç yayınlamayan televizyon kanalları... Üç gün üç gece kesintisiz yayın yaptıkları Apo’nun mitingine en az dokuz milyon kişinin katıldığını, uçsuz bucaksız kalabalığın uçaktan bile sayılamadığını, kesin rakamın tespiti için uydu görüntülerinin inceleneceğini açıkladı.
*
Tek pürüz vardı...
Vatan dediğin nevresim takımı değildir, gazeteden biriktirdiğin kuponla vermezler sayın seyirciler.

Yılmaz ÖZDİL.
I am blind, not deaf. -
► Spoiler Göster

► Spoiler Göster
- No estoy loco, mi realidad
es diferente a la tuya
Kullanıcı avatarı
Diabolus Ipsum Amans
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 12053
Kayıt: 18 May 2010 22:56
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas
Favori Anime: One Piece
Konum: OutLanD
İletişim:

CESARETİNDEN DOLAYIDA KUTLUYORUM.

Kürtlere bunu diyebilen bir gazeteci daha olmamıştı...
Böyle yürekli eleştiri gördünüz mü?
'Posta' Gazetesinin Ankara temsilcisi Hakan Çelik'in yazısı:

BİR TÜRK OLARAK KÜRTLERE SORUYORUM

Bir TÜRK olarak Kürtlere soruyorum; ''Kürtler bu ülkeye ne vermiştir ?'' Kürtlerin, Türkiye'ye bugüne kadar ne katkıları olmuştur? Sosyal, bilimsel ve sanatsal anlamda yaşamımıza neler katmışlardır? Kendilerini etnik kökenlerini ön plana çıkararak tanımlayan ve kendilerine verilmiş en büyük hak olan ''BU GÜZEL ÜLKENİN, TÜRKİYE'NİN VATANDAŞI OLMAK HAKKINI'' bir kenara iterek, etnik köken üzerinden ırkçılık yapmayı tercih eden bu kitle, bu ülkeye ne vermiştir ve bu sapkın anlayışla ne verebilir?

Kürtlere soruyorum; neden terör sizde, beşik kertmesi sizde, kız çocuklarını başlık parası âdetiyle adeta bir eşya gibi alıp-satmak âdeti sizde, her türlü yasadışı işin altından çoğunlukla Kürtler çıkmakta, kapkaç sizde, gasp sizde, ''NAMUS CİNAYETLERİ'' sizde, kaçakçılık sizde, uyuştur ucu ticareti sizde, bu ülkenin vatandaşı olmayı sindirememek hastalığı sizde, vur-kır-gasp et anlayışı sizde, ÖZELEŞTİRİ yapmamak sizde, nedensiz aşağılık kompleksi sizde, başına kuş pislese devleti ve diğer insanları suçlamak sizde, her şeyi devletten beklemek sizde, asimile edildiği yalanını söyleyip, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde tek kelime Türkçe bilmeyen milyonlarca insan sizde, emperyalist devletlerin size sahte bir mazi yapıştırması neticesinde Anadolu'da hiçbir zaman var olmayan, sözde gasp edilmiş hayali bir anavatanınız olduğu yalanını yaymak yine sizde.

Bu ülkeye hiçbir şey vermeden, kaba kuvvet ve Vandalizmle, terör ile toprak gasp etmeye çalışma ahlaksızlığı sizde, diyalogu ve insani ilişkileri es geçip, yakıp yıkarak bu ülkeyi bölmeye çalışmak sizde, Avrupa'ya gidip Türkiye Cumhuriyeti ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında her türlü asılsız yalanları söylemek, bana işkence yaptılar, baskı yaptılar, dilimizi konuşamıyoruz, fırsat eşitliği yok gibi mesnetsiz yalanları söyleyerek siyasi mülteci statüsüyle o Avrupa ülkelerine kapağı atmak, bir parazit gibi yaşayıp oralarda da suç işlemek sizde, sizlerde....

Avrupa'da Türkiye'yi şikâyet etmek söz konusu olunca ''ben Kürdüm'' demek, ama cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile Avrupa ülkelerinden herhangi birinde suçüstü yakalandığınızda ''ben Türküm'' demek üçkâğıtçılığı sizde, çapulcu terör örgütüne her türlü desteği verip, demokrasi ve insan haklarından bahsetmek, ''şiddeti kınıyorum'' demek sizde, bu yalanları söyleyip bizleri de enayi zannedip, aptal yerine koymaya çalışmak terbiyesizliği ve alçaklığı sizde, bu ülkede yaşayan onlarca farklı etnik kökenden milyonlarca insan, etnik kökenleriyle ilgili en ufak bir sıkıntı çekmezken, özgürce siyaset yapabilirken, milletvekili ve hatta Başbakan bile olabilirken, verdiğimiz Kurtuluş Savaşı mücadelesi sonucu elde edilmiş Cumhuriyetimizin kazanımlarını içlerine sindiremeyen sömürgeci, etnik soykırımcı, emperyalist devletlerin maşası ve tetikçisi olmak düzenbazlığı NEDEN hep sizde? Lütfen bu sorulara yanıt verin, tabii verebilirseniz. ..

Bu memlekete bugüne kadar ne verdiniz de, ne istiyorsunuz? Eğitim diyorsunuz; öğretmen öldüren terör örgütünün katillerini ve elebaşını lider, siyasi irade kabul ediyorsunuz. Dilimizi konuşamıyoruz diyorsunuz; o halde bugüne kadar Türkiye'nin çeşitli kentlerinde açılmış ''Kürtçe Kursları'' sözde dil öğrenmeye susamış sizlerin ilgisizliği sonucunda neden kapandı? Siyasi platformda temsil hakkı diyorsunuz; siyasetinizi etnik ırkçılığa ve bölücülüğe dayalı söylemler, eylemler ve politikalar üzerine kuruyorsunuz. Yarattığınız terörden 30 bin insan can veriyor....

En ufak bir özeleştiri, en ufak bir günah çıkarma yapmıyorsunuz. Sizlerin canı can da, bu ülkeyi ve içinde yaşayan masum insanları terörden korumak için hayatını hiçe sayıp şehit olan ana kuzularının, evlatlarımızın canı patlıcan mı? İstanbul ' da sokaktaki vatandaşlara saldırmak, Molotof kokteyli atmak, otobüs yakmak, polise ve sade vatandaşlara, kadınlara, ufacık çocuklara ''kaldırım taşları'' atıp kafalarını yarmak neyin protestosu? Hangi köhne düşüncenin, hangi barbar anlayışın dışavurumu? Bugüne kadar hangi ''Kürt kökenli'' Türk vatandaşına; hop! Sen Kürtsün şu şehre giremezsin, şu işi yapamazsın, şu mesleği icra edemezsin denmiş veya denmekte? Bu ülkenin en çok para kazanan insanları çoğunlukla Kürt kökenli şarkıcılar, eğlence yeri sahipleri, işadamları, ticaret erbabı, turistik otel sahipleri, eğlence dünyasında; tv'de, gazinolarda iş yapan isimler (İbrahim Tatlıses, Özcan Deniz, Ceylan, Yılmaz Erdoğan vs.) değil mi? Hani ne oldu ''fırsat eşitsizliği yalanınıza?'' İşin doğrusu, sizin sorununuz bu ülkeyi terör ile, vurarak, kırarak bölmek! Bir oldu-bitti yaratarak bu güzelim memleketi parçalamaktır. Bu kadar basit.

Şu çıplak gerçeği artık ilkokula giden küçücük çocuklar bile anlayabilmektedirler. ''KÜRT'' kökenli vatandaşlarımız, eğer bunca kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olan bu BÖLÜCÜ IRKÇI TERÖRİSTLERİ hala destekliyorlarsa, KUSURU DEVLETTE DEĞİL, KENDİLERİNDE ARAMALIDIRLAR! Meydanlarda eller hep zafer işareti, ellerde 30 bin insanımızın katili kanlı terör örgütü PKK'nın afişleri, terörist başı Apo'nun posterleri, yakarız-yıkarız tehditleri ve herkesin malumu ülkemizdeki büyük kentlerde meydana gelen şu terör olayları...

Çapulcu terör örgütünün hazırladığı ''Şemdinli fiyaskosundan'' sonra, ellerine para vererek sokaklara salıp polisimize, güvenlik güçlerimize, halkımıza taş ve Molotof kokteyli attırdığı küçücük çocuklar... Çocuğunu terör örgütünün militan olarak kullanmasına müsaade ediyorsan, bu kaos ve terör yöntemlerinden medet umuyorsan ve bu yolla bu ülkeyi böleriz, sözde ülkemizi de kurarız diye düşünüyorsan, canın yandığında veya meydanlara saldığın, yak-yık-kır-dök evladım dediğin çocuğunu kendi ellerinle ateşe attığında da bunu devlete fatura edemezsin. Hak isteyen, hukuk isteyen önce bu ülkenin bütünlüğüne, bu ülkenin insanlarına, toplum kurallarına SAYGI gösterecek. Ülkesine katkıda bulunacak. İNSAN gibi davranacak, yakmayacak, yıkmayacak.

Kısacası; TERÖRİST ile arasındaki farkı yine bizzat KENDİSİ ortaya koyacak. Bu ülkenin güzel insanlarını kendisine inandıracak. Kürt toplumu yüzyıllardır kendisini sömüren, geri bıraktıran, kulun kula kulluk ettiği ''FEODAL DÜZEN'' denen ilkel sistemden ne zaman vazgeçecek? Ne zaman HANIM FERTLERİNE gereken ''ÖZGÜRLÜĞÜ'' teslim edecek? Ve neden ülkede en yüksek kadın intiharları Batman'da? Neden aile içi şiddet sorununda ve TÖRE CİNAYETİ denen illette ekseriyetle Kürt kökenli insanların yaşadığı iller de başı çekmekte?

Büyük şehirlerde kapkaç ve bu tür illegal suçları işleyip, elde edilen yasadışı geliri Terör örgütüne aktarma suçu neden hep Kürt kökenli çocuk v e gençlerde görülmekte? Neden, neden, neden? Kürdüm diyen sizler, acaba bu KUSURLARINIZI hallettiniz mi ki, TÜRKLERİ pervahsızca eleştiriyorsunuz? Size yer, yaşam hakkı, hak-hukuk vermekten başka ne yapmış bu ülkenin vatandaşları?

Gazeteci HAKAN ÇELİK
Betrayer... In truth, it was I who was betrayed. Still, I am hunted. Still, I am hated. Now, my blind eyes can see what others cannot.
Kullanıcı avatarı
DazBone
Mesajlar: 386
Kayıt: 26 Oca 2013 22:58
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Beelzebub, Naruto, Gantz, Berserk, King of Hell
Favori Anime: One Piece, Devil May Cry, Death Note, FMA, Beelzebub, Naruto ...

ACI YAZI...

Yargıyı yıktılar; 60 kişi toplandı...

Aydınını, gazetecini, yazarını, askerini, bilim adamını götürdüler; 20 kişi geldi...

Mahkeme hukuksuz infaza başladı; toplana toplana Kızılay’da; 100 kişi...

*

Çocukları aldılar elinizden...

4+4+4 itirazı için 40 kişi toplanabildi anca...

Öğretmen gitti; 30 kişi...

Okul gitti; 10 kişi...

*

Laikliği yıktılar...

150 kişi zar zor...

Biber gazı gelince 2 kişi kaldı...

Onlar da gidecekti, polis otobüsünden çıkamadılar...

*

Cumhuriyet gitti...

Partiler, dernekler, sendikalar, üniversiteler, vakıflar el ele verdiler...

1000 kişi var, yok...

Sivil polisler yemeğe gidince baktık; 300 kişiymişiz...

*

Hadi bir daha “Cumhuriyetimiz için” yeniden meydana...

“Kim konuşacak?” kavgası çıktı...

Konuşamayanlar küsüp gittiler...

*

Bayrağı topladılar...

Atatürk’e çiçek sunmayı engellediler...

Marş okuyanı kovaladılar...

Konuşmayı, söylemeyi, yazmayı yasakladılar...

Sıhhiye’de 200 kişi anca toplandı...

*

Diyarbakır’daki meydana bak:

100 bin kişi mi?..

200 bin mi?..

Sadece görevli sayısı; 5000...

İzlemeye gelen gazeteci sayısı 2000...

Otuz kişiyle izlediler büyük gazeteler... “Yerinde izliyoruz” diye yazar, muhabir, karikatürist, ambar müdürü bile gidip baktı...

“Basına özgürlük” yürüyüşü yapıldı Taksim’de, foto muhabiri bile göndermediler...

*

Bu acı yazıdır...

Ben yazarken, siz okurken ağlayın...

*

Sonunda...

Kürtler başardılar...

Sinmiş, korkmuş, sessiz, öyle umursamaz, zahmet edip biraz kıpırdasaydı ya iki gözüm... Evde televizyonun karşısına oturup söyleneceğine...

Yol, yürüyen için vardır...

*

Bir de Kürtlere kızıyorsun:

“Türk bayrağı niye yoktu?..”
Resim

Resim
Kullanıcı avatarı
Diabolus Ipsum Amans
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 12053
Kayıt: 18 May 2010 22:56
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas
Favori Anime: One Piece
Konum: OutLanD
İletişim:

EMİN ÇÖLAŞAN : Püf noktası

Sevgili okuyucularım, İsrail’in Tayyip’ten özür dilediğini duyunca çok sevindim. Ancak özür dileme sahnesi aynen şöyle:
Obama İsrail gezisinde… İsrail Başbakanı Netanyahu’ya direktif verdi:
“Bizim Tayyip Türkiye’de zor durumda. Suriye’de karizması çizildi ama en önemlisi, PKK ile bizim istediğimiz gibi anlaşmak zorunda kaldı. Kürdistan kurulacak, bizim çıkarımıza olacak. Ama Türk kamuoyunda büyük tepki var. Şimdi Tayyip’e bir gaz verip Türkiye gündemini seninle birlikte değiştirmemiz gerekiyor. İkiniz de benim kucağımda oturuyorsunuz, size küslük yakışmaz. Sen şu Mavi Marmara gemisi için onu bir arayıp özür dile, Tayyip’e moral olsun. Bu kıyağı Tayyip’e yap ve barışın! Ben ona da söyledim, İsrail’e bundan sonra sataşmayacak.”
Netanyahu patronunun emrini yerine getirdi, bizimkini arayıp özür diledi.
Bu telefonu açtığında yanında Obama vardı.
Özür dilendiğini ilk açıklayan İsrail veya Türkiye değil, Obama oldu. Bütün dünya, olayı onun ağzından öğrendi.
Böylece Türkiye ile İsrail barıştırıldı!
Tayyip’in artık İsrail’e düşmanlık sergilemesi, “Van minıt” diye bağırması mümkün olmayacak!
İşin püf noktası budur.

* * *

Sevgili okuyucularım, şimdi gelelim şu son rezaletin püf noktalarına… Burada üzerinde
durulması gereken epeyce konu var. Kısaca görmeye çalışalım:
1- Apo’yu hapisten salıvermeye hiç kimsenin gücü yetmez.
Hükümet Kürtçülere bu konuda sözler verdi ama bunu yapması mümkün değil. Yakın bir
gelecekte karşımıza genel af söylemi ile çıkacaklar. Amaç Apo’yu salıverme karşılığında, rehin tutulan Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat gibi davaların sanıklarıyla birlikte herkesi salıvermek. Bunu Türk milleti yemez. Apo’ya af getirecek güç daha anasından doğmadı.
2- Karıncaezmez Apo (!) kendini kurtarmak için “Barışsever” oldu!
Rezalet o boyuta vardı ki, yandaş Hürriyet gazetesi aracılığı ile Fethullah’a selam ve saygılarını gönderdi ve şöyle dedi:
“Fethullah hocaefendinin sulhta (barışta) hayır vardır yaklaşımı benim de yaklaşımımdır. Barış için onunla birlikte çalışabiliriz. Muhterem Fethullah Gülen’e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim.”
Dünyanın en acımasız katili bitmiş ve çökmüş, artık Fethullah’tan medet umuyor… Ve onun bu zırvalarını kamuoyuna Hürriyet gazetesi hiç utanıp sıkılmadan duyuruyor.

* * *

3- Türkiye bölünmüş durumda.
Güneydoğu’da resmi kuruluşlar dışında Türk Bayrağı değil, örgüt paçavraları asılı.
İşte, bu rezalete Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında tanık olduk.
4- Örgütün gazetelerinde dün Apo ve örgüt adına çıkan istekleri kapsayan haberler var:
Askeri operasyonlar ve Kuzey Irak kamplarının bombalanması duracak. (Zaten durdu!) Apo’nun koşulları iyileştirilecek. Teröristlerin serbest bırakılması için yasal düzenleme yapılacak ve hepsi salıverilecek. Açılmış davalar düşecek.
Silahlı unsurlara dokunulmayacak. Öcalan’ın aktif siyasete katılması için önlemler alınacak.
Hükümet bu reformları uygulamaya koyacağı konusunda yasal güvence verecek. İmralı
sistemine son verilecek. (Türkçesi, Apo salıverilecek!)
5- Tayyip maçın 90 dakika olduğunu, uzatmaları da dikkate almak gerektiğini söyledi!
Tayyip iki ucu kirli değneği eline aldı ve bir oyun sergilemeye kalkıştı. Bu oyun geri tepti.
Yaşanan rezillikleri kendisi de gördü. Örgütün silah bırakmayacağı artık biliniyor. Tayyip’in daha ileri adımlar atması mümkün değil. Tayyip boyunu aşan bir oyuna girdi, oyun fos çıktı.

* * *

6- Apo’nun gücü nedir, sözü nerede geçer?
PKK sadece Türkiye’de değil. Suriye’de var, İran’da, Kuzey Irak’ta, Avrupa’da var. Örgütün hangi bölümü ona inanır ve güvenir, belli değil. Bunların hepsine birden sözünün geçmesi de söz konusu değil. Örgüt sadece baskın yapıp adam
öldürmüyor, uyuşturucu ticaretini de elinde tutuyor ve korkunç paralar kazanıyor. Örgütün onun emirlerine uyacağına beş yaşında çocuklar bile inanmaz.
7- Güvenlik güçleri ve istihbarat kuruluşları iş yapamaz durumda.
Asker kışlasına çekildi, polis seyretmekle yetiniyor. Lice ve Cizre’de silahlı teröristler dağdan inip silahlarıyla Nevruz kutlaması yaparken ortada asker yoktu, polis yoktu! MİT derseniz örgütün postacılığını yapıyor, Apo’nun mektuplarını Tayyip’e, Tayyip’in mesajlarını Apo’ya götürüp getiriyor. Yöneticiler dışında devlet kurumlarının morali sıfır.
8- Suç işleyen örgüt elemanları affa uğrayıp başka ülkelere gönderilecek!
Koşulları şöyle: Suç işleyenler tahliye edilecek, sınırlarımızı askerlerin, generallerin ve AKP’nin denetim ve gözetimi altında sağ salim geçecekler. Bugüne kadar binlercesini şehit ettikleri askerlerimiz onlara yol verecek, belki de çiçeklerle uğurlayacak. Bu görüntüler utanmaz yandaş medyada yayınlanacak.
9- Apo ve örgüt bugüne kadar özür dilemedi.
PKK teröründe 40 bin insanımız can verdi.
İğrenç bir olaydı. İmralı’daki katil, ya da örgütünden bugüne kadar bir özür gelmedi.
Onlardan herhangi bir pişmanlık belirtisi de duymadık ve bundan sonra da
duymayacağız.
10- Tayyip’in kurguladığı yeni anayasayı Apo ve örgüt hazırlayacak.
Kürtçe eğitim gelecek, “Türk” ve “Türk Milleti” sözcükleri anayasadan çıkarılacak,
onların deyişiyle “Kürtlere statü” verilecek ve bölünmenin, parçalanmanın ilk adımları en
kısa zamanda atılmış olacak. Güneydoğu, Tayyip’in siyaset hırsları nedeniyle Türkiye’den adım adım koparılacak. Bunun son örneğini Türk Bayrağı’nın olmadığı Nevruz kutlamalarında gördük.

* * *

Burada bir kez daha ve açıkça ilan ediyorum:
İmralı’da yatmakta olan katile af getirecek, onu serbest bırakacak birileri henüz anasından doğmadı.
Apo ve örgüt zannediyor ki, o katil serbest kalacak! Öyle bir girişim Tayyip’i silindir gibi ezip yok edecek. Şimdi işin püf noktalarını vurgularken bu çapsız ve sorumsuz hükümete bazı sorular sormak gerekiyor:
Siz bu acımasız katille MİT aracılığı ile hangi pazarlıkları yaptınız ve hangi konularda uyuştunuz?
Uyuşamadığınız konular var mı?
Olacaklar nedir, olmayacaklar nedir?
Kendisine ve örgütüne hangi gizli ödünleri verdiniz?
Kepazeliği özetleyen 100 puanlık soru ise şöyle:
Örgüt ve Apo, sizinle bu pazarlığı Kızılay menfaatine yapmadığına göre, siyasi istekleri neler?
İşin en büyük püf noktası ve en tehlikeli
boyutu işte bu kısacık soruda yatıyor çünkü yanıtını kimse bilmiyor. Hükümet açıklasın da görelim!

* * *

Yine lütfen çok dikkat ediniz, bundan sonra ne olacağını ve ne olmayacağını Türk Milleti
bilmiyor!
Olan bitenden hiç kimsenin haberi yok.
Haberimiz olan tek şey, gözlerimizin önünde sergilenen rezillikler ve kepazelikler.
Bu süreç niçin gizli götürülüyor?
Bırakınız Türk Milletini bir yana, ne yapıldığı
konusunda Meclis’e ve muhalefet partilerine bile en küçük bilgi verilmiyor.
Burada bir kez daha ve iddialı olarak yazıyorum:
PKK silah bırakmayacak. Belki bazıları, Türk askerinin gözetiminde ve çiçeklerle uğurlanarak sınır dışına gidecek. Ancak çekirdek kadrolar ve vurucu elemanlar
Türkiye’de kalacak.
Er veya geç bu işin cılkı çıkacak.
Tayyip bu konuda hayatının kumarını oynadı. Gele attığını şimdiden görüyoruz.
Emrindeki yandaş medyayı istediği kadar kullansın, Türk Milleti bu numaraları yemez. Kabak Tayyip’in başında patlayacak ve iktidarı da rezil olacak.
Bu yazımda size işin püf noktalarından ve olacaklardan kısaca söz etmeye çalıştım.
Türkiye Cumhuriyeti bu şahısların ve birkaç teröristin oyuncağı değildir. Onların oyuncağı olmayacak kadar büyüktür, yücedir ve güçlüdür.
İktidarı kaderin cilvesiyle ele geçirip hiç gitmeyeceklerini zannedenler, bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.

http://sozcu.com.tr/2013/yazarlar/emin- ... ktasi.html
Betrayer... In truth, it was I who was betrayed. Still, I am hunted. Still, I am hated. Now, my blind eyes can see what others cannot.
Cevapla

“Güncel Haberler” sayfasına dön