Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Geleceğin Temelleri (Öykü)

Müzik, yazı, fotoğraf, resim, sinema, televizyon, opera vb ilgilendiğiniz sanat dalları hakkında yazabileceğiniz yer.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Geleceğin Temelleri

“ Unutmayın Kıyamet, yakın. Bunu geciktirebiliriz belki de durdurabiliriz ama bu her harlükarda yine bir düzenden kaçamayız. Bu yeni düzene bazılarımız ayak uyduracak bazılarımız uyduramayacak. Ama hayatta kalanlar, bugün temellerini attığımız geleceği oluşturacak. İyi ya da kötü bu artık sizin elinizde.”

Alsderio “Lich” Akuwach

Karanlık bir odaydı, siyah bir masanın üzerinde toplanmış beş kişiydiler. Yüzlerini aydınlatan, soluk mavi ışıklar veren kara mumlardı sadece. Masanın üzerinde içecek dahil hiç bir şey yoktu. Koyu bir şekilde cilalanmış masaya sadece beşinin karanlık sületi yansıyordu. Beş adam karanlık dehlizlerin içinde titreşen yıldızların ışığı gibiydi birbirlerine yakın görünüyorlardı ama bir o kadar da uzaktılar bakışları suyun üzerinde gezinen yakamozları andırıyordu parlak ama belirsiz bir iz gibi. Aralarından biri konuşana kadar öylece birbirine baktılar en sonunda sol köşede oturan adam konuşmaya başladı.

“Arzın dengesi bozuluyor.” dedi Otoboroshi Roshirou , siyah olan saçlarını arkadan toplanmıştı, yüzü bir yırtıcı hayvanın yüzü gibiydi gözleriyse gri bir çelikti. “Tougrin haddini oldukça aştı.”

Yanında duran, Antonio De Le Vaq gömleğindeki pahalı manşete dokundu. Gri tenine uymayan siyah sakalı, ve parlatıcı sürdüğü siyah saçlarıyla odanın en karanlık adamı gibi görünüyordu. Gözüyle Otoboroshi’yi şöyle süzdükten sonra konuşmamayı tercih etti. Yine de Tougrin ismini duymaktan hiç hoşlanmışa benzemiyordu.

“O artık bekçi organizasyonunda, Bekçi organizasyonunun haddini aşması dahilinde onu durduracak bir mekanizma var, Ogri.” dedi Alsderio Akuwach yüzünde geniş bir gülümsemeyle, sarı saçlı mavi gözlü yakışıklıydı ama odadakilerin hepsi onun gerçek yüzünü biliyordu.

“Yine de eylemlerini merak ediyorum.” dedi Nephilium Ouderbaque, haddinden fazla beyaz tenliydi, Mor saçları yüzünü ikiye ayıran bir kesit gibi iki yana dağılmıştı, üzerinde mavi bir cübbe vardı.

“Önemsiz.” dedi Alsderio uzun tırnaklı elini sallayarak. Mavi gözlerini karşısındaki üç adamda gezindi. “ Üçünüz akademideyken bu adamı öldürme şansınız vardı, şimdi ise ona dokunma iznimiz yok.”

“İzin mi?” dedi Antonio yüzünü buruşturmuştu. “ Bir izin beklersek, çok bekleriz. Tougrin’i Bekçilik organizasyonunun onaylamayacağı bir iş yapmaya zorlamamız gerek.”

Ototboroshi’nin kaşları kalktı, elini çok da uzun olmayan siyah beyaz sakalına doğru götürdü. “ Tougrin’i tanıyorsun, o partideki bürokratlara benzemez, bunlara kanmayacaktır.”

Antonio bir an kasvetli resimlerle süslenmiş tavana baktı kahverengi gözlerinde derin bir düşünce vardı. “Bir şey elbet vardır, Otoboroshi. Bir şey elbet vardır.”

“Varsayımlarla konuşuyoruz.” dedi Alsderio yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. “ Eski insanların emekleri elbetteki boşa gitmeyecek Ogri. Tougrin zamanı geldiğinde inecek ve kardeşin Rokushui Ruh Kralı olacak.”

Otoboroshi derin bir iç çekerek onaylarcasına başını salladı. Antonio ise hala düşünceliydi, Nephilium ise yanında oturan altın zırhlar içindeki şövalyeye doğru baktı. “Sen bir şey demeyecek misin Alesieander.”

Bu tuzak soru karşısında Alesiender De Vion’un miğerinin içinden gözüken açık mavi gözleri kısıldı. Slembrio Şövalyesi, hiç bir duelloda yenilmemesiyle ünlüydü. Herkes onun gücünün kastan geldiğini sansa da, Eskiler Konseyine uzun süreden sonra beşinci olarak seçilen tek kişiydi.

“Lich’e katılıyorum. Bence öncelikli konumuz bu değil, Tougrin meselesi siz üçünüz için kişiselleşmiş gibi geliyor bana.” dedi sakin bir sesle, Alsderio bu sözler üzerine gülümsedi, “Lich” onun yaşayan bir ölü olduğunu vurgulayan bir terimdi. Genelde ondan tiksinenler bu adama o ismi söylerlerdi.

“Bir yolu var.” dedi Antonio De Le Vaq, Şövalyeyi umursamayarayak Otoboroshi’ye doğru döndü “Tougrin, kırmızı ruh kullanıcısından siyaha geçti, yani ana yasalardan birini çiğnedi.” Tam Otoboroshi sözünü kesecekken ekledi “Biliyorum, Ruh Kralı olduktan sonra buna izin var, ama sözüme dikkat edin, olduktan sonra önce değil.”

“Önce kullandığını nasıl kanıtlayacağız ki?” dedi Nephilium, “Bizim sözümüze karşı onun sözü.”

“Aptalı oynama, Nephilium.” dedi Hiandar Kongre Üyesi, Antonio De Le Vaq. Hiandar Konseyinden doğrudan emir alan yüz yirmi kişilik bölge meclisinin Eos bölgesi vekili idi. Bu itibarı imkansız denilen Thengu bölgesinde tüy ticareti yaparak kazanmıştı. “Yüksek Büyü Meclisinde Ruh kullandığının bilinmesini istemediğini bilmiyor muyum sanıyorsun? Endişelenme bizim bağlantılı olduğumuzu bilen yok hem Tougrin’in siyah halini görüp de yaşayan Otoboroshi’nin kardeşleri dışında iki kişi daha var.”

“Aikroth mu?” dedi Otoboroshi dedi başını olumsuz anlamda sallıyordu. “ O korkak savaşmaya bile cüret etmemişti. Gün geldiğinde lagımdan kaçan adam sözünün arkasında durmayı beceremez.”

“Gri Aygır Aikroth mu?” dedi Alesiender De Vion şaşırmış görünüyordu. “ Bildiğim kadarıyla o cesur bir savaşçıydı."

“Cesurluk, aptallıkla eşdeğer bir çizgidedir yine de bir kez kırılırsa-“ Antonio De Le Vaq’ın sözleri bir şaklamayla kesildi.

Dört adam şaklamaya doğru döndüklerinde Alsderio Akuwach’ın sessiz bir öfkesini fark ettiler. Karanlık alemlerde “Lich” olarak bilinen bu adam Eski İnsanları görüp de hala varlığını sürdüren tek kişiydi. Görüntüsü bir an titreşti, sarı saçlı yakışıklı adamdan mumyalanmış surata çevrilen yüzü ve turuncu alevle parlayan gözleri hepsini dolaştı. Otoboroshi’nin gözleri kısılmıştı, De Vion gerginlikle sandalyesini uzaklaştırdı. Nephilium, bu tip büyülere aşina olduğundan etkilenmemişti. Antonio De Le Vaq ise gözlerinde parlamayla bu görüntüyü izliyordu.

“Kıyamet yakın.” dedi Lich o eski yumuşak ses tonundan eser kalmamıştı, sesi derinliklerdeki kuyudan yükselen yankı gibiydi, ama odadakilerin hepsi o sesin ölüm duvarının içinden geldiğini biliyorlardı. “ Eski İnsanlar, Üstad ve Bekçi halkasını oluşturdular, kitaplar yazdılar kaderlerini ördüler ama kendi güçlerine yenildiler ve kendilerini yok ettiler, Kıyametin ilk halkası bu şekilde oluştu.”

Bir an duraksadı gözleri hepsinde dolaştı, “Büyü.” dedi gözleri Nephilium’daydı. “Ruh” gözleri Otoboroshiye kaydı. “Teknoloji” ondan Antonio De Le Vaq’a geçti “Ve Kılıç.” Ve en son Alesiender De Vion’ da durdu. “Bütün bunlarda ustalaştıktan sonra, hepsini bir yerde birleştirip güçlerini oradan aldılar. Bu dört farklı element, gizli yerlere mühürlendi şimdiye kadar sadece biri bulundu. Onunda ne olduğunu biliyorsunuz.”

“Viberium.” dedi Antonio De Le Vaq konun buraya gelmesi onu şaşırtmış gibiydi, “Şekillendirilmesi kolay, enerjiyi emen her türlü kalıba girebilen hafif ve keskin bir metal.”

“Sadece bu kadar da değil.” dedi Lich o derinden gelen sesiyle “ Siz, Hiandarlar metali buldunuz ama nasıl şekillendireceğiniz konusunda en ufak bir fikriniz yok. O metal büyü ve ruh geçirebilir içinde hapsedebilir, uygun şartlarda yüksek oranda keskinleştirilebilir. Damıtılma halinde nerdeyse cam kadar şeffaflaşabilir, elmasdan yüksek sertliğe ulaşabilir. Bekçilerin o meşhur kılıçları bu şekilde yapılmıştır.”

“Muazzam.” dedi Nephilium etkilenmiş görünüyordu, Yüce Büyü Konseyinin dördüncü adamıydı, hareketlenme büyüleri konusundaki çalışmalarıyla yükselmişti, Bu konuda büyücülerin on üç öğreti kulesinde bir kuleyi yönetiyordu, o ve kardeşi Myrcid son bin asrın dahileri olarak kabul edilmekteydi. “ Babam bundan bize hiç bahsetmemişti.”

“Bekçilerin gizli anlaşmaları vardır, İzafetin Bekçisi size bir kelime etseydi, Hududun Bekçisi onu yaşatmazdı.” dedi Otoboroshi Roshirou, Ruh Üçlüsü olarak bilinen iki kardeşiyle oluşturduğu siyah ruh avcılarının en güçlüsüydü. Genç yaşında Ruh Akademisinden atılmış, kendini siyah ruh kullananları avlamaya adamış olan beyaz ruh kullanıcısıydı. Akademiye geri döndüğünde ise Ruh akademisini yıkılmasında baş rol oynamıştı. Şimdi ise Ruh’un öğretiminden çok onu kullananları araştırmak için, bir paralı asker şirketini yönetiyordu.

“Doğru.” dedi Lich sukunetle, “ İlki Viberium’du Arzın ilk katına gömüldü, çünkü Kılıç her zaman ilk yaratılandı. İkincisi ise İridium idi, yani bir değişle büyünün özü. Eski insanların güçleri o derece muazzamdı ki, dünyaya hakim olan büyü ağının bir çoğunu belli bir noktada bir element şekline sokmayı başardılar.”

“Böyle bir şeyin imkanlı olma olasılığı çok düşük.” dedi Slembrio Şövalyesi. Bir savaşçı olsa da büyü tarzlarına ve büyü kesme tekniklerine aşinaydı. “Bu arzda bunu yapabilecek bir güç yok.”

“Bir zamanlar vardı, ben gördüm ama çok azını zira o vakitler de yok olma noktasındaydılar. ” dedi Lich ciddiyetle. “Bakın o uzun hayatlarınız boyunca gördüğünüz herşey yaşadığınız her nefes yok oluşunuzun başlangıcıydı. Bunları geciktirmek için çok adım attık, bazılarında başarılı olduk bazılarında ise olamadık. Kader bize tayin edilmedi biz onu yazdık. O yüzden buraya bir tesadüfle gelmediniz ve hiçbiriniz bu masaya boşuna oturmadınız, ben halklarınızdan birileri bu masaya otursun diye uzun zamandır bekledim ve size baktığımda boşuna beklemediğimi görüyorum. Siz size sunulan suni sınırlarınızı kırıp bu arz için bir şeyler yapabilme gücünü gösterenlerdiniz. O yüzden şimdiye kadar size sadece gerçekleri anlattım, çünkü yalanlar onlara inanacak aptallar içindir.”

Masadakiler bu söz üzerine tüm dikkatlerini Lich’e doğru yönelttiler. Kendi halklarının güçlü suretleri ve en zekileri olsalar da bu adamın yanında henüz bir çocuktular. Alsderio Akuwach, eski dünyanın son kalıntılarından biriydi ve bunu da kendini öldürüp tekrar dirilterek sağlamıştı. Bunu tek başına nasıl başardığı ise muammaydı.

“Ne diyorduk, İridium. Büyü özü olarak da bilinen bu madenleştirilmiş güç, normal bir kişinin büyü gücünü yükselttiği gibi hücrelerini belirli bir hızda yenileyebilme ve yaşlanmamasını sağlayabilir. İridium bir büyücüye büyük güç sağladığı gibi en zayıf noktası olan fiziksel dayanıksızlığını da kapatır ama aklınız çelinmesin, hiçbiriniz tepeden inme güçlerin egemenliğinde yaşayacak kadar aptal değilsiniz.”

“Ama o kadar aptal olanlar olacak.” dedi Otoboroshi Roshirou kollarını göğsünde kavuştururken

“Bir gücü kontrol edemezsen, o güç sana sonsuza kadar sahip olur.” dedi Antonio De Le Vaq onaylamaz bir homurtuyla “Hele o gücün sana ne verdiğini bildiğin kadar ne aldığını bilmiyorsan.”

“Bir tüccar gibi konuştun.” dedi Nephilium gülümseyerek sonra Lich’e doğru döndü“ Söylediklerinden şüphe duymuyorum Alsderio ama büyü yoğunluğu katman katman olan bir sarmaldır ve bir bedenin büyü kapasitesi de sınırlıdır, tıpkı ruh gücü gibi. Böyle büyük yoğunluk artışına beden nasıl dayanabilir.”

“Kısmı beden yenilenmesi yüzünden.” dedi Lich ciddi bir ifadeyle “Beden yenilendiği için güç kapasitesi ne kadar azalırsa azalsın beden gücünü kaybettiğinden hızlı bir ölçekte yenileyebiliyor.”

“Bu mantıkla ruh gücünün dezenformasyonunu da yok ediyor.” dedi Otoboroshi gözleri iyice kısılmıştı bu işten hiç hoşlanmadığı belliydi. “Bu mümkün mü?”

“Teorik olarak evet ama” dedi Lich bir an duraksadı. “Pratikte hiç denenmedi o yüzden bir büyücü olduğum kadar bir bilim adamı da olduğum için bu konu bir hipotez olarak kalacak ve öyle de kalmalı. Neyse İridium arzın ikinci katına gömüldü. İkinci kat üç bin metrenin altında özel bir yerde mühürlü, özel mühürlerle korumalı yine de geçilebilir.”

“Üç bin metre yerin altına inebilecek bir alet henüz yok. Yeni üretilen kırkbinlikler bile bin metreyi anca aşabiliyor.” dedi Antonio De Le Vaq bir an duraksayıp Nephilium’a baktı “Ama büyü var mı onu bilemem?”

“Hayır, toprak büyülerinin de bir sınırı vardır.” dedi Nephilium hafif bir can sıkıntısıyla “Bunu itiraf etmekten hoşlanmıyorum ama güçlü bir toprak büyücüsü bile kırkbinliklerin gidebildiği kadar derinlere inemez.”

Antonio De Le Vaq bu cevaba gülümserken. Lich devam etti, “Zaten konuştuğumuz zaman mefhumu bu zaman değil, bir şekilde zaman ilerledikçe halklar ona ulaşmayı başaracaklar. Bahsettiğim şey bu.”

“O zaman bu şeyler neden yok edilemedi.” dedi De Vion ciddiyetini her zamanki gibi koruyordu. “ Bir şey kadar tehlike arz ediyorsa, mühürlemekten önce onu yok etmek gerekir.”

“O kadar basit bir şey değil Alesieander.” dedi derin bir sesle Lich. “Nasıl yapıldığını bilmediğin bir şeyi yok edemezsin. Bildiğimiz büyüleri o elementlere savurursak nasıl bir tepkimeye gireceğini bilmiyoruz. Ani ters büyü tepkimesi gezegenin yarısını bir anda havaya uçurabilir. Bunu göze alamayız.”

“Ters mıknatıslama yapabiliriz belki.” dedi Nephilium düşünceli bir sesle “ Bu içindekileri ayrıştırmayı başarabilir.”

“O kadar büyük bir manyetik bir kuvvet sadece bir kişi de var.” dedi Lich kemikten ibaret ellerini çenesine götürmüştü. “ O da Nihayetin Bekçisi.”

“Sikeyim ben onları” dedi Antonio De Le Vaq öfkeyle, “Dönüp dolaşıp Bekçi Organizasyonu ile karşılaşıyoruz. Ama bu konuda onlara ihtiyacımız yok Manyetizma üzerine çalışan bir ekibim var, maden çıkarma işlemi için tasarlanan. Eğer Viberum’a söylediğin gibi büyü eklenebiliyorsa, gücünü kat kat daha fazla yapabiliriz.”

“Ne kadarlık bir kuvvetten bahsediyoruz.” dedi bütün tartışmayı dinleyen Otoboroshi, dikkatli bir ifadeyle

“Yerküreye ulaşabilecek kadar.” dedi Lich kati soğuk bir ifadeyle “Bunu başarsak bile yine de ayrışan parçaların tepkimeye girmeyeceği garantisi yok.” Bir an duraksadı. “Yine de bu işin olabilirliğini incelemek lazım bekçi kılıç yapımı ile ilgili dökümanlar elimde var. Nephilium ile bir üzerinden geçmeniz için gönderebilirim. Ama yaptığınız şey, oldukça güçlü olacak. Denemeyi benim kulede yapmadan açığa çıkarmanızı önermem.”

“Planları görmeden oluru hakkında bir şey diyemem ben de .” dedi Antonio, “ Ama dediklerini yapacağım. Ben asıl şu elementlerden teknolojik olanı merak ediyorum doğrusu.”

“Teknolojik değil, bir akım düğmesi olarak düşün.” dedi Lich “ Eski insanların yaptığı belirli bir güç ile çalışan şeyler ki bunun adına elekturum deniyor. Bu elementin yanına geldiği zaman aktif hale geliyor, şu an sizin tahayyül edemeyeceğiniz şeyler. Uçan metaller, kendi kendine giden arabalar ve nicesi bu güç ile çalışıyor. Tabi bunların çoğu kıyamette yok oldu ama yok olmayanlar da var. Onlardan bir kaçı bile Fozkititliar’ın dengesini alt üst edebilir. Ben bir çoğunu bulmak için uğraştım ve bazılarını kulemde saklıyorum siz de böyle tanımlayamadığınız bir alet gördüğünüzde bunları bana yollayın.”

“En azından inceleseydik.” dedi Antonio yüzünde şeytanı bir gülümseme belirmişti “ Halklarımız da bu konuda ilerlemeli sonuçta.”

“Yer altındaki büyü özüne rahat ilerlesinler diye mi?” dedi Otoborshi öfkeli bir sesle “Zamanından önceki bir ilerlemeye halklar hazır değil!”

Antonio tam bir şey söyleyecekti ki Lich o korkunç sesiyle araya girdi. “Kesin tartışmayı! İncelesen bile anlayabileceğini sanmıyorum o yüzden gerek yok bu şeylere Bu Elementin adı Electurum idi. Ve Arzın en yüksek yerine gömüldü.”

“Karakufdur Dağı mı?” dedi De Vion şaşkınlıkla “Thenguların orada kolonileri var.”

“Evet var ama onlar dağın uç noktasına inandıkları tanrıları Ken’nethnitoh yasakladığı için çıkmıyorlar ve orayı da koruyorlar. O yüzden orası konusunda bir nebze rahatım, ama çağlar değiştiğinde bu konuyu tekrar gündeme getirmemiz gerekebilir. “

“Bagnaz dinlerin güzellikleri de oluyor işte.” dedi Nephililum gülümseyerek.

“Bir de bana sor.” dedi Antonio yüzünde ekşi bir ifadeyle “Her yerde V.R görmekten fizik formüllerinde bile aynı harfler gözüme takılıyor.”

“Bunu diyorsun ama her Çarşamba ayinlere katılıyorsun.” dedi Otoboroshi geldiğinden beri ilk kez gülümsemişti.

“Ben hem bir tüccar hem de bir politikacıyım.” Dedi Kongre üyesi elini sallayarak. “Kim bir dinsize oy verip alışveriş yapar ki. Neyse nerede kalmıştık.”

“ Boughlam.” dedi Lich o karanlık sesiyle. “Ruh taşı ya da Ruh elementi olarak geçer. Ruh konusunda eski insanlar o kadar kayıt bırakmadığı için gücünün ne getirdiğini bilmiyorum ama bildiğim tek şey bile onun ne kadar tehlikeli olduğunu söylemeye yeter. Bu element ruhların rengini kırmadan değiştirebilecek bir kudrete sahip.”

“Bu imkansız!” dedi Otoboroshi. “Ruh bizim parçamızdır eğitimimizle şekil alır, nasıl bir kılıç eriyik halden şekil alıyorsa rengi değiştirmenin tek yolu da kendin kırıp tekrar yapmandır. Bunu yapıp rengini değiştirsen bile ruh kararsız bir halde kalır ve siyah ruh o kararsızlığa doğru sürüklenir.”

“Eski insanların, ruhu ve bedeni değiştirme güçleri vardı.” dedi Lich kasvetli bir ifadeyle “Bu güce nasıl ulaştılar bilmiyorum ama bildiğim tek şey ulaştıkları anda birbirlerini yok ettikleri. O yüzden halklarınızı bu güçlerden uzak tutmak zorundayız.”

“Boughlam nereye mühürlendi peki?” dedi De Vion coğrafya bilgisi kusursuzdu, her yeri gezip çoğu yerde savaşmış olan Slembrio Şövalyesi yerli adetlerden savaşçıların çeşitlerine kadar her şeyi bilmesi ve bunu bildiğini hiç belli etmemesi onu bu masaya getirmişti.

Lich derin bir iç çektikten sonra. “Ruh Duvarına.” Dedi sadece ve ekledi. “Bu da bizi başladığımız yere geri götürüyor.”

Bu sözün üzerine dördü birden “Tougrin.” diye fısıldadı hemen ardından De Vion Ototboroshi’ye doğru döndü. “ Ruh duvarına saklı bir şey hemen bulunabilir mi?”

“Hayır.” dedi Kara Ruh Avcısı “ Ama onun orada oturmasına izin verdiğimiz sürede bu ihtimal giderek artacak.”

“Bu yüzden Otoboroshi hududun dışına çıkmadığın sürece Tougrin’i sana bırakıyoruz.” Dedi Lich sakin bir şekilde Otoboroshi’de bu durumu başıyla onayladı. “Ayrıca Antonio’un planının uygulanabilir bir tarafı da yok değil. Aikroth dışında Vicerion denilen bir Hiandar da sağ kurtulanlar arasındaydı üç farklı alandan sağ kurtulmuş kişi Adaletin Bekçisine bu konuda başvurabilir."

Otoboroshi bir şey söylemek isterken Lich elini kaldırdı. “ Tougrin’in bu konudan sıyrılabileceğini de biliyorum yine de onun gibi sinsi bir adamı indirmenin yolu ardı ardına saldırılar yapmaktır. Ayrıca unutmayın ki bu konuyu her zamankinden de ciddiye alıyorum. O yüzden Krager’ı ona doğru yönlendireceğim.”

“Yaşayan ölü olan yarı Thengu’yu mu?” dedi Nephilium, “ Tougrin onu asıl kabul edecek? Hem ona ne kadar güveniyorsun?”"

“Ben bu masadakiler dışında hiç kimseye güvenmem.” dedi Lich kati bir ifadeyle “Ayrıca siyah ruh bütün kötücül yaratıkları kendine çeker. Aslına bakarsan benim gibi birini bile kendine çekiyor, Otoboroshi’nin de başlangıçta söylemeye çalıştığı şey buydu. Tougrin yaşayan ölüleri kontrol etmek istiyor ve onları yanına topluyor neden bunu avantajımıza kullanmayalım? Tonio Krager’i bizzat ben eğittim, kısa sürede diğer beyinsiz yaşayan ölülerden sıyrılacak ve Tougrin’e yakınlaşacak.”

“Sana ihanet etmeyeceğini nereden biliyorsun?” dedi Otoboroshi planı pek de beğenmiş gibi görünmüyordu.

“Onunla benim aramda bir bağ var diyelim.” dedi Lich o eşşiz korkutucu kahkahasını atarak. “Bir koşul büyüsü... Ben tamamıyla yok edilmeden benim dediklerimin dışına çıkamayacak. Yine de bu da yeterli gelmeyebilir, Öncelik yine de Lithium’da. Bulunmasını geçiktirin burada iş sana düşüyor Antonio,”

Antonio De Le Vaq gülümseyerek göz kırpmakla yetindi

“Büyücüler konusunda endişem yok Nephilium ancak tedbirli ol. ”

Nephilium Ouderbaque ellerini birleştirip başını sallamakla yetindi.

“ Sana gelince Alasiender, Karakufdur Dağını kontrol altında tutmanı istiyorum, Thengular yaşamalı.”

Alasiender De Vion kısa bir baş selamı vererek onayladı.

“Ve Otoboroshi, yapman gerekeni biliyorsun.”

Otoboroshi Roshirou, bir şey demeden ayağa kalktı.

“O zaman vakit kaybetmeyelim.” dedi sakin ve kendinden emin bir şekilde.

Otoboroshi ile beraber herkes ayağa kalktı, hepsi beş farklı kapılardan çıkmadan önce Lich hepsine bir kez daha baktı ve son kez konuştu. “ Unutmayın Kıyamet, yakın. Bunu geciktirebiliriz belki de durdurabiliriz ama bu herharlukarda yine bir düzen kurulacak. Bu yeni düzene bazılarımız ayak uyduracak bazılarımız uyduramayacak. Ama hayatta kalanlar, bugun temellerini attığımız geleceği oluşturacak. İyi ya da kötü bu artık sizin elinizde.”

Dört adam bir an birbirlerine baktıktan sonra hepsi aynı anda kafalarını sallayıp kapılardan çıktılar, kendi geleceklerini yazmak üzere.
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Gobit yiyen Moruq
Mesajlar: 44
Kayıt: 24 Ara 2015 22:32
Cinsiyet: Erkek
Favori Anime: Gintama

Moruk bu önceki hikayelerin ile bağlantısı var mı ? Ona göre okumak istiyorum.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

normal öyküyü okuduysan göz atmanda yarar var.
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Diabolus Ipsum Amans
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 12053
Kayıt: 18 May 2010 22:56
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas
Favori Anime: One Piece
Konum: OutLanD
İletişim:

Mangatürk hikayesi yaz got!
Betrayer... In truth, it was I who was betrayed. Still, I am hunted. Still, I am hated. Now, my blind eyes can see what others cannot.
Kullanıcı avatarı
karlidag
Mesajlar: 222
Kayıt: 18 Kas 2013 11:35
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto,bleach
Favori Anime: Naruto,Bleach,D.Grayman,FulMetal Alchemist,One Piece
Konum: Derzulya

Bunlar hiandarin derin devleti falan galiba.Bizim grace nin bu organizasyonda yeri varmı ? Ölüler bekçisi aynı zamanda ölümün bekçisi değil sanırım.

HTC Desire 820 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
GUMUS RENGİ KANATLARİNİ SONUNA KADAR ACTİ BASMELEK CEBRAİL.KAFASİNİ HAFİF CEVİREREK KANLAR İCİNDEKİ İBLİS VE MELEK TAVUSA BAKARAK
"HALA SORGULUYORMUSUNUZ"
"BU BİR SON DEGİL MELEK CİBRİL" DEDİ İBLİS KUZGUNİ KANATLARİNİ ACARAK. CEBRAİL'İN ELİNDEKİ AZRAİL'İN İLAHİ TİRPANİ BİR KEZ DAHA HAVAYA KALKTİ VE FİSİLDAYARAK;

"DAHA BASLAMADİKİ'..........
Cevapla

“Sanat Köşesi” sayfasına dön