Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Ölülerin Bekçisi - Özgür Bir Adam - Öykü -

Müzik, yazı, fotoğraf, resim, sinema, televizyon, opera vb ilgilendiğiniz sanat dalları hakkında yazabileceğiniz yer.
Kullanıcı avatarı
asddsa123
Mesajlar: 725
Kayıt: 26 Kas 2010 18:00
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Gamaran,Gintama,Veritas
Favori Anime: Gintama,Slam Dunk
Konum: İzmir/Bursa

Mert cidden kalemin kuvvetli muhteşem yazmışsın :) ayrıca Greece karakterini çok sevdim :)
Resim
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

22-23 BÖLÜM, BİRİLERİ ÖLMELİ


Greece kısa kısa nefesler alarak geriye doğru iki üç kere sıçradı. Geriye doğru ilerlerken alnında ilerleyen ter damlasını koluyla sildi, burası ne ara bu kadar sıcak olmuştu. Etrafları kocaman alevlerle sarılmıştı, kucağında Walger’ın titrediğini hissedebiliyordu. Çocuğun gözleri bembeyaz olmuştu, ve zor bela nefes alıyor gibiydi, Bu Akirama dedikleri sandıklarından da zor çıkmıştı.

“Kaçabileceğini mi sanıyorsun?” diye kükredi Akirama, omuzları ve kolları tamamen aleve dönmüştü, ellerini kaldırdı, alevden mızraklar iki elinde de belirdi. “ Bu dünyada, kaçabileceğin bir yer yok, keşiş!”

Greece, Walger’ı yere bıraktı derin bir nefes aldıktan sonra, “Snaga!!” diye bağırdı. Simarios Snaga alevlerin arasından bir elinde asası diğer elinde Silvan’nın kılıcıyla, çıktı. Kahkahası çölde yankılanıyordu. “Ey büyük Ateş hükümdarı senin kanından yapılmış bu kılıç ve ile benim kadim asamın alev gücüne ne diyeceksin. El diacto rouassen.” Dedikten sonra, Silvan’ın kılıcından koyu , Snaga’nın asasından açık kırmızı renkte alev yükseldi.

Akirma, tam alevden mızrağını savuracakken, yandan gelen alevler onu yuttu, geriye doğru savrulan, Akirama’nın arkasında havaya savurduğu hançerleriyle Falcon bekliyordu. Havada dönen hançerler, bir bir Akirama’ya saplanırken. Akirama acıyla dişini sıktı, öfkeyle Falcon’a bakarken “ Demek anti büyü hançerleri ha bana işlemez onları tamamen eriteceğim.”

“ Bunu biliyorum lakin,” dedi Falcon cebinden bir gül çıkarıp, hançerlerin saplandığı bölgenin ortasına fırlattı. “ Altı hançerin yanına bir de gül eklersek, olaylar bambaşka boyuta ulaşır. Normalde büyü gücünü ekarte eden bu gül senin üzerinde işe yaramazdı çünkü senin büyün gücün gülü tenine değmeden eritirdi. Lakin altı hançer tüm limitlerine kadar senin büyü gücünün bir kısmını emdiğinden Gülün gücü seni bir süre etkileyecektir.”

“Nasıl?” dedi Akirma şaşkınlıkla o sırada gülün saplandığı yerde bir kırmızı kalkan oluşmaya vücuduna yayılmaya başlamıştı. Akirama olduğu yere mıhlanmış gibiydi, çünkü Falcon yere bir gül daha saplayarak iki gül arasında bir bağlantı olmasını sağlamış, Akiramanın nerdeyse tüm gövdesini bu kırmızı gül kalkanıyla kaplamıştı. Akirama kaşlarını çattı, “ Bunu da eriteceğim, böyle ufak şeylerin beni durdurabileceğini sanıyorsanız oldukça yanılıyorsunuz.”
Bunu dedikten sonra Akirma’nın vücudunda bir ani bir değişme oldu, vücudu komple masmavi kesilmişti, Kırmızı kalkan yavaş erimeye başlamış, hançerler eriyerek yere düşmeye başlamıştı. “ Kırmızı maviye ulaştığında gerçek gücüne ulaşır beni bu kadar kızdırdığınıza inanamıyorum? Külleriniz bile bulunamayacak.”

“ Ondan önce kendi kafana dikkat etmelisin.” dedi Greece havada sıçramış sol yumruğunu sertçe sıkmıştı, yumruğundaki titreşim, avucunun içindeki mıknatıs ve kurt tekniği olan enerjinin yumrukta birikmesi olarak da bilinen ovanın kırbacı tekniğinden geliyordu. Mıknasıt büyü gücünü büyük oranda azaltacak, yumruğu atarken elinin çok az hasar almasını sağlayacaktı, ve bu yumruk en güçlü büyücüyü bile öldürebilirdi. Akirama öfkeyle son anda kalkandan kurtuldu ama darbeden kaçamadı yine de yumruk, kafasına değil karnına gelmişti, Greece elinin cayır cayır yandığını hissetse de, haykırarak kolunu vücudun içine iyice soktu. Akirama acıyla haykırırken masmavi kesilmiş alevden yumruğunu Greece’e geçirecekti ki, Greece’in sol yanında Falcon sağ yanında Snaga belirdi, ikiside ellerini uzatarak, fırlatma büyüsüyle Akirama’nın yirmi metre öteye fırlamasını sağladılar. Greece yanıp kararmış kolunu tutarak dizleri üzerine çöktü. Avucunu açtı, Avucu kan içindeydi, mıknatıs büyüyü çekmekten dayanamamış, avucunun içinde parçalanmıştı.

“ İyi yaraladık.” dedi Snaga nefes nefeseydi. Falcon’a bakarken kıpkırmızı parlayan kılıcı göstererek. “ Silvan bunu üç gün üç gece nasıl kullanıyordu yahu, büyü gücüm bitti nerdeyse.”

Falcon eliyle şapkasını tutarak, ilerideki Akirma’nın alev kütlesine baktı. “ Ölmedi sanırım, büyülü kılıçların asalardan farkı yoktur. Sahibine daha az zorluk çıkarırlar, Silvan onu en iyi kullanan sahibiydi, Mardukan’dan bile, daha iyi. Greece sen iyi misin?”

Greece acıyla ayağa kalktı. “ Böbreğini parçaladım, ölmesi gerekirdi.” Dedi kaşlarını çatmış derin derin nefes alıyordu.

“Çok yoğun bir büyü gücünden bahsediyoruz.” dedi Snaga, asasına dayandı, onun sivri şapkası uçmuş beyaz saçları rüzgardan dalgalanıyordu. “ Saldırısına göre ne kadar büyü gücü kaldığını tahmin etmeliyiz, ona göre saldırın.”

Falcon ve Greece kafalarını salladılar, Bu sırada, ayağa kalkan Akirama delirmiş gözleriyle bir yumruk büyüklüğünde delik olan karnına şöyle bir baktı. “Canımı yaktınız.” Dedi ve sırtındaki kocaman kılıcı tek eliyle çektikten sonra onlara doğrulttu “ Karşınızda benden başka bir hükümsüz olsa bu darbeyle onu yenebilirdiniz, ama ben Savaşın Hükümdarıydım. Beni bir Savaşta yenebileceğinizi düşünmek açıkçası saçmalıktan başka bir şey değil!”

“Lanet olası.” diye mırıldandı, Snaga küfrederek. “ Geri çekilin, menzili açın.”

“Bu sefer değil Simarios.” Dedi Akirama ve hızlı bir sıçrayışla üçünün tepesinde belirdi, Falcon hemen eğilip, kılıcını çekerek yere sapladı elini kılıcın keskin tarafıyla kestikten sonra, havaya üç gül fırlattı. “ Actio Delbair, Gülün demir kalkanı,” diye haykırdı.

Akirama, kılıcını savurduğunda, birden beliren gri, gül motifli bir kapıya tüm gücüyle çarptı, aniden beliren bir rüzgar, Falcon’un şapkasını uçurdu, “ Bana yardım et Snaga, tutamıyorum.” Simarios küfrederek. Asasını eliyle döndürdü, Gül kapısının üzerine bir siyah katmanlı kalkan daha eklendi.”

“Bu sadece tek bir savuruşu mu?” dedi Falcon saçı başı dağılmış ter içinde kalmıştı.

Snaga kaşlarını çatıp, cebinden küçük yumurta gibi bir şey çıkardı. “ Sanırım bunu kullanmamın vakti geldi, Bir dahaki vuruşunda kalkan falan kalmayacak.”

Akirama kılıcını kaldırdı, koca kılıcı elinde savurmaya başladı. Mavi gözlerinde deli bir öfkeyle “ Bu sizin son direnişiniz, ilk saldırımı bile durdurmanız bile mucize.”

Kocaman kılıç havayı sert bir darbeyle kesti, büyük kalkan, parçalara ayrıldı fakat kılıç düşmanlara gelmeden bir den ortada beliren dev gibi bir kirpiye benzeyen yaratık, top haline gelerek kılıçla üç adamın arasına girdi. Akirama’nın kaşları kalktı, kılıcını sert bir hamleyle kirpinin vücudunun yarısına kadar geçirdi.
Snaga pis pis sırıttı, parmakları arasındaki küçük yumurtaları göstermesiyle Ateşin hükümdarına fırlatması bir oldu. Havada yumurtalar birden bire irileşip büyüyerek dev kirpilere dönüştü. Akirama geriye doğru sıçramaya çalışırken, kılıcının kirpinin içine gömüldüğünü fark etti.

“Hahahaha”. diye güldü Snaga “ Aykirpilerini sevdin mi öldüklerinde zehirli bir balçığa dönüşüyorlar, üstelik büyü gücünü emen bir balçığa”

Akirama ciddi bir ifadeyle boşta kalan eliyle havaya bir rün çizdi. Aykirpileri onun üzerine gelirken birden bire alev aldılar. Kirpiler Akirama’nın yanından zararsız bir ateş topu gibi geçerken, ateşin hükümdarı kılıcını rahatça havada savurarak kılıcına gömülen aykirpinin alev almasını sağladı. Yaratık, kısa sürede bir küle dönüşüp dağıldığında, Falcon elinde kılıcıyla Akirama’nın arkasında belirdi, elindeki üç hançeri saplamak için elini kaldırdığında, Ateşin Hükümdarı arkasını dönmeden, eliyle bir işaret yaptı, Yerden çıkan bir alev sütünü Falcon’un karnını delip geçti Kara şahin gözlerinde bir acıyla yere düştü. Etraf dumanla kaplandı, Akirama elini yüzüne götürdü.

“Beni gerçekten de yeneceğinize inanmışsınız,” mavi gözleriyle aynı renge dönüşmüş olan mavi saçları ve parlayan mavi alevli vücuduyla dumanların arasından bir eli yüzünde çıkarken. “Yazık, bu yaratığın kanındaki antikor oranını zehirli yapacağım diye öyle bir arttırmışsın ki onları içten yakmam bir saniye bile sürmedi. Büyü gücümü ne kadar emerse emsinler, onları içten yakmak benim için bir çocuk oyuncağı. Şimdi bunu anladığına göre arkadaşın gibi, Simarios ölmenin zamanı geldi.”Elini yünden çekti gözlerinde derin bir acımasızlık okunuyordu.

Simarios Snaga, yüzünde ekşi bir gülümsemeyle Akirama’ya baktı, uzun beyaz saçlarından bir tutamı önüne düşmüştü. Derin derin nefes alıyordu, gözlerinde belirgin kabullenmişlik vardı, “ O benim arkadaşım, değil Akirama. O bir velet, ancak yine de onu öldüremedin.”

Akirama, vücudunu normal hale döndürdü. “Ne demek istiyorsun, Simarios, büyü gücünün kalmadığını hissediyorum, bu da eski numaralarından mı yoksa. Öldüğünden eminim.”

“Falcon’nun en iyi bildiği şey kaçmaktır.” dedi Snaga, gülerek, “Bu zamana kadar insanlar onun sekiz kez öldüğünü sandılar, beş kerede mezarına beton döktüler.”

“Hımm, anlaşılan yalan söylemiyorsun. Onun kaçmasını istemiyordum, ama şunu öldürsem de sıkıntı olmaz herhalde.” dedi Akirama, Snaga’nın yanından geçerken, Greece’e doğru yöneldi “ Eski gücüme kavuşmam için, onlardan birini öldürmem gerek bunu biliyorsun.”

Greece kafasını kaldırıp, şaşkınlıkla, Snaga’ya baktı, Simarios Snaga’da en az onun kadar şaşırmış gibiydi, “Wallace’ın bununla ne ilgisi var?”

Akirama duraksadı, “Baban, Sharku sana bunu anlatmadı mı?” dedi ardından yüzünde bir gülümseme oluştu, “Babanın en çok seni sevdiğini sanıyordum Simarios, anlaşılan yanılmışım. Neyse, mührün kurbanları nedir biliyor musun? İlk Mühür kırıldığında, o bölgede yaşayan herkesin hükümsüzlerin güçlerini içlerine mühürlenecek ve hükümsüzler onları öldüremeden asla güçlerine tam manasıyla kavuşamayacaklardı. Yani orada bin insan olduğunu düşünelim, beş hükümsüzün toplam gücü bine bölünecekti, serbest kalsak bile, onları teker teker öldürmek zorunda kalacaktık. Öyle ki, bu insanlar eceliyle ölürlerse, gücümüzü asla geri alamıyorduk. Myrcid’in bu büyülü planını anlatırken nasıl gevşek yüzünün kıvrıldığını o gün çok net hatırlıyorum. Gerçi Simarios sen de oradaydın değil mi, ikizinin saçını çekiştiriyordun demek ondan bu anlatılanları duymamışsın.”

Simarios Snaga,gölerini kaçırarak derin bir hıh çekti. “ Çok uzun zaman önceydi Akirama.”

“Öyleydi, bak sen bile o kadar yıl sonra yaşlanabiliyorsun.” dedi Akirama ardından Ölülerin Bekçisine doğru baktı. “ Bunları senin için anlatıyorum genç adam, seni niye öldüreceğimi niye öldürmek zorunda olduğumu söylemek için. Yoksa, bunu bana ihanet edenlere bir açıklama değil bu, gözlerin çok acı görmüş bu belli, bunu sona erdireceğim bu nihayete erecek ama önce, anlatayım.

Fakat, plan bizim sözde, büyü uzmanlarının planları, gibi işlemedi. Mührümüz kırıldığında koskoca bölgede yaşan sadece on bir kişi vardı. Şaşırmış, sevinmiştik, lakin gücümüz normal bir insan kadardı ve ortamda muazzam bir büyü yoğunluğu hissediyorduk. Ortaya çıkmaya cesaret edemedik, tabi bu süre zarfında bu on bir kişiden altısının öldürüldüğünü hissettik, bir anda gücümüzün nerdeyse yarısının içimize akması bizi çok yıprattı, Soraya aylarca komada kaldı ayrıca bulunduğumuz yerde taş taş üstünde kalmamıştı, güç bela oradan kaçtık. Anladığımız kadarıyla, eceliyle değil kişiler aracılıyla ölenlerin gücü yok olmuyor bize geçiyordu. Bunu öğrenmiştik. Ayrıca sağ kalan yedi kişiyi nerede olduklarını kim olduklarını öğrenmemiz çok zaman aldı. Kim olduklarını artık biliyoruz, o yüzden harekete geçtik kimini öldürdük kimi elimizden kaçtı, ve onlardan biride sendin Wallace Greece.”

Akirama, kılıcını kaldırdı. “Seni bulmamız çok uzun zaman aldı ama esn sonunda karşı karşıya geldik, diğerleri arasında ölümü en az hakeden sensin, o yüzden sana bir öneri sunacağım. Gücümü gördün, ben de çocuğu koruduğunu gördüm, Eğer bu anlattıklarımı duyduktan sonra ölmekte zorluk çıkarmazsan, bana saldırmış olmana rağmen çocuğun güvenli bir yere gitmesine izin vereceğim.

Greece hala sağ eliyle sol elini tutarken, gülümsedi şimdi bütün gerçeği anlamıştı. Snaga şokla Akiramaya bakıyordu fakat Ölülerin Bekçisine Ateşin Hükümdarının bu teklifi cazip gelmişti. “Daha demin bana çocuk kucağımdayken ateşten mızraklar fırlatan sana neden güveneyim?”

“Ben, Ateşin Hükümdarı olduğum kadar, Savaşında Hükümdarıydım.” dedi Akirama, “Öfke savaşlar içindir, ateş savaşlar için yanar, anlaşmalarda söner. Onurlu bir savaşın, onurlu bir kaybedeniyle yapılan anlaşmayı bozarsam kendime bu sıfatları layık göremem. Sözüm sözdür, ben burada tanıdığın Savaşın Hükümdarına benzemem, Aikroth, savaşın eğlenceli bir şey olduğuna inanır, ben savaşın içimizdeki zehri dökmek için bir yol olduğuna inandım, savaş bir deliliktir, bir öfkedir bir öcdür, Savaşlar bu yüzden çıkar, insanların huzuru bunda arar, o yüzden sözüm sözdür.”

Bunları söyleyen Akirama, elini uzattı, Greece’e doğru, Greece tepesinde dikilen uzun boylu kaslı adama şöyle bir baktıktan sonra yaralı olmayan elini uzatmak için kolunu kaldırdı.

“Ne yapıyorsun Wallace?” dedi Simarios kızgın bir öfkeyle, “Bir çocuğun hayatı için kendini feda etmek, bunca yıl yaptıklarından sonra da nerden çıktı.”

Akirama bir şey diyecekti ama, Greece araya girdi. “Uzun zaman yaşadım sizin kadar değil belki ama yaşadım. Artık, yaşadığım sürece yaşam almaktan başka bir şey yapamayacağımı biliyorum belki ölümüm, o çocuk için en azından biri için yaşama kaynağı olur. Her zaman dediğim gibi, birileri ölmeli ki diğerleri yaşasın.”

Akirama gülümsedi, artık elini tamamen uzatmıştı, Greece’ de elini uzattı…

Simarios Snaga’nın gözleri öfkeyle kaynıyordu. “Aptal.” dedi sadece…

Ve iki adam bir hükümsüz, diğeri bir bekçi son bir anlaşma için el ele sıkıştılar…
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Öyküyü bitirmeyi düşünmüyorum henüz, olacak olan olaylardan sonra, en azından kafamda olan bir kısım yere kadar yazmayı düşünüyorum....
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
valheru21
Beyaz Avcı
Beyaz Avcı
Mesajlar: 2232
Kayıt: 21 Eyl 2011 08:44
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Naruto,Hellsing,Bakuman
Favori Anime: Gintama,One Piece, Naruto, Hellsing, Yu-Gİ-Oh, Bleach,Bakuman, Samurai 7

Şahsen Akirama'nın bu kadar zaiyat almasını beklemiyordum ama 3'lü Akirama karşısında iyi durdu şu ana kadar.Hükümsüzlerin mühürlü olduğu yer yok edilmiş aklıma geliyoda yoksa Greece'in bekçiliğini yaptığı yer hükümsüzlerin yerimiydi.
Akirama ve Greece arasındaki anlaşmaya gelince şahsen orada daha çok şey dönecektir, araya girebilecek bazı kişiler olacaktır en azından beklentim bu yönde.
Resim "Dünyaca ünlü bilim adamları tarafından söylense bile saçmalık her zaman saçmalık olarak kalacaktır"
John Lennox
Kullanıcı avatarı
Lambo
Mesajlar: 667
Kayıt: 26 Ağu 2010 23:55
Favori Anime: Gintaman

21. bölümün eleştirisinden başlayayım.

Geçmişten bahsetmişsin çok hoş olmuş. 22. bölümde kullanabilmen için iyi malzemeler çıkarmışsın kendine çok beğendim.
Beni rahatsız eden bir şey vardı, cümlelerin bazıları çok uzundu ve insanı yoruyordu. Bunun dışında tadından yenmiyordu cidden. Robin olayı da çok ilgimi çekti, altından ne çıkacak merakla bekliyorum.

22. bölüme gelirsek, betimlemelerin çok iyi hakkaten. O anı yaşatıyor insana, detaylarlar da öyle. Greece in böyle bir anlaşmayı kabul edeceğini sanmıyorum, böyle bir son Greece e yakışmaz (şuana kadarki tanıdığımız Greece e).
Velete ne oldu öğrenemedik ölmez umarım :laugh: .

Gelecek bölümde olacaklar üzerine düşüncemide söyleyeyim.
Falcon bir şekilde antlaşmayı bozacaktır. Bu fırsattan istifade Snaga da boş duracak biri değil. Greece bir elini kullanamıyor diye pes edecek bir karakter olarak tanıtılmadı bize en başta : ) onun da böyle saçma bir antlaşmayı kabul edeceğini sanmıyorum.
Başka bir ihtimal de, 5. bir kişi savaş alanına dahil olabilir.

Aklıma gelen birşey olursa editlerim
God Hates Us
Kullanıcı avatarı
hercaiebabil
SüperNova
SüperNova
Mesajlar: 2699
Kayıt: 02 Ağu 2011 08:54
Cinsiyet: Kadın
Favori Manga: Shingeki no Kyojin, Akame Ga Kiru, Pandora Hearts, Basara, 7 seeds, Fullmetal Alchemmist
Favori Anime: Fullmetal Alchemist, Shingeki no Kyojin

Senin derdin ne?
Bana ve benim gibi görsel hafızası olanlara işkence etmekten zevk mi alıyorsun?
Takip edemiyorum yahu. Bölümleri peşpeşe okurken bile bu kadar çok isim, bu kadar çok yer kopuyor gidiyor.
Bizler (görsel hafızaya sahip olanlar) isimleri unutur, yüzleri hatırlarız.
Bu kadar çok ismin ve hiç bir görselin olmadığı bir hikayenin işleri ne kadar karıştırdığından haberin var mı?
Kendime özel muamele istiyorum.
Her bölümün başında bölümde geçecek karakterlerin özetini istiyorum. Bir de previously on Ölülerin bekçisi de fena olmaz hani. Şu bölümde geçen sahnelerle ilgili olarak önceki bilgileri hatırlatmak falan.

İçimdeki isyanlardan sonra... Hikayen güzel. Gerçekten. Daha doğrusu takip edebildiğim kadarıyla. Gerçi epey de ilerlemişsin hikayede. Müsait oldum ve geri döndüm. Ama bu seferde sen bitiriyormuşsun. Tüh.
"VAR OLMAK HAKTIR" [thumbnail]https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/ ... 3557_n.jpg[/thumbnail]

Bu resim bana işkence eden bütün öğrencilerime gelsin;
► Spoiler Göster
Kullanıcı avatarı
muaet
Ta'Veren
Ta'Veren
Mesajlar: 3616
Kayıt: 16 Ağu 2011 07:43
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Vagabond, Berserk, Claymore, Slam Dunk, The Breaker, Noblesse, Tower of God, The Gamer, Gamaran, Berserk, Naruto, One Piece, Veritas.
Favori Anime: Code Geass, Shingeki no Kiyojin, Death Note, Steins Gate, Full Metal Alchemist Brotherhood, Hellsing Ultimate OVA.
Konum: Shayol Ghul

@hercaibabil

Yanlış okumuşsun, bitirmeyi düşünmüyorum demiş Mert.
Resim

Söz sessizlikte,
ışık karanlıkta,
yaşam ölürken;
bomboş gökyüzünde
uçarken parlar atmaca.
Kullanıcı avatarı
hercaiebabil
SüperNova
SüperNova
Mesajlar: 2699
Kayıt: 02 Ağu 2011 08:54
Cinsiyet: Kadın
Favori Manga: Shingeki no Kyojin, Akame Ga Kiru, Pandora Hearts, Basara, 7 seeds, Fullmetal Alchemmist
Favori Anime: Fullmetal Alchemist, Shingeki no Kyojin

Haklısın. Kafamda bir yere kadar yazmayı düşünüyorum yazısını görünce, biraz daha yazıp, hikayede bilinmeyen bir kaç şeyi açıklayıp bırakacak sandım.
"VAR OLMAK HAKTIR" [thumbnail]https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/ ... 3557_n.jpg[/thumbnail]

Bu resim bana işkence eden bütün öğrencilerime gelsin;
► Spoiler Göster
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Yorumlar için teşekkürler arkadaşlar,bölüm ile ilgili bitiyor eleştirilerine cevap vereyim öncelikle, bitmiyorda Sezon arası gibi olacak önümüzdeki 24. Bölüm ile birlikte, yeni başlıkta yazmayı düşünüyorum,Bu kısım daha çok Walger üzerinde duracak bir kısım olcak, Hem bir çok kişi ana başlığı takip etmekte zorlanmayacak, hem de isteyen kişi direkt ikinci sezondan başlayabilecek, öykü hoşuna giderse de iilk sezonu okumaya karar verir diye düşünmekteyim.

Şöyle düşünün

Ölülerin Bekçisi Özgür bir Adam Sezon 1.
Ölülerin Bekçisi Kurdun Doğumu Sezon 2.
Ölülerin Bekçisi Kurdun İsyanı Sezon 3. gibi olacak, ortalama 24-25 bölümden ibaret olacaklar,

Birde bu isim karışlığı mevzusuna gelirsek, aslında bu gibi Justisarı kavrama yollarında, sıkıntı yaşıyorsanız, bunun için databook, Justisar bilgilendirmeleri diye bir başlık açtım. Orada ülkelerden karakterlere br çok şey var, tabi eksik henüz ama 24. bölümden sonra eklyeceğim.

sanat-kosesi/olulerin-bekcisi-ozgur-bir ... t3377.html

Buradan bakabilirsiniz, İki ülke ve 7 karakter açıklanmış şimdilik, 24 bölümden sonra bir ülke, 7 karakter bir de, Soy ağacı ekleyebilirim arkadaşlar. Previously on Ölülerin Bekçisi de iyiymiş açıkcası =)
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

24. BÖLÜM DÜNYANIN UMUDU.

İki adam ele ele sıkıştıklarında Akirama’nın yüzünde, derin bir gülümseme belirdi diğer elindeki kılıcını kaldırdı. “Çabuk olacak.”

Ölülerin Bekçisi, kafasını salladı elini Akirama’nın elinden çekti bıraktı, kolları boşlukta sallandı, gözleri Walger’a doğru baktı. Walger uyanmış yüzü acılar içindeyken bile, Greece’e bakıyordu, çelik mavisi gözleri şokla irileşmişti tüm gücüyle bağırdı.

“USTAAAAAAAAA!!!!”

Simarios Snaga, kafasını salladı, başını öne eğmişti, Şarkın büyücüsü şimdi çok yaşlı bir adam gibi görünüyordu. Akirama, kılıcını saplama pozisyonunda tuttu. “Söyleyecek bir şeyin var mı genç adam?”

Greece şöyle bir etrafa baktı, gözleri Walger’a dikti, “Burada öleceğimi düşünmüyordum, ama böyle gerekti. Sana söylediklerimi unutma Walger, büyü tehlikelidir hiçbir zaman taşıyamayacağın kadar yükün altına girme, birilerinin ölümü seni yaşattı, yaşatacak, bunu unutma ve üzülme, herkes ölür. Önemli olan ölümünün bir anlam içermesidir çocuk."

“İyi o zaman.” dedi Akirama. “Kutsalın ruhu adına-

“DUUURRR!!!” diye haykırdı Walger koşarak, ustasını yanına geldi, derin derin soluyordu. Gözleri alev alev yanıyor, vücudunun üzerinde mavi bir Aura beliriyordu. “ BİRİNİ DAHA KAYBEDEMEM!”

“Çocuk!” dedi Greece sertçe ona doğru baktı, ama gördüğü küçük bir çocuk değildi, büyü gücünün yoğunluğu bedeninden taşan gözleri delicesine parlayan biriydi bu, Robin Harwart’dı.

Akirama biraz kaşlarını çattı “ Yolumdan çekil çocuk.” Dedi diğer elinin tersiyle ona doğru vuracaktı ki, Walgerın gözlerinin rengi bir anda koyulaştı, ellerini kaldırdı, “ Virgende misolah” diye fısıldadı birden bire Akirma bir an için duraksadı, Walgerın ellerinde beliren bir enerji topu anında Akirama’nın göğsüne çarptı. Ateşin Hükümdarı bu beklenmedik darbenin etkisiyle göğsünü tuttu, dizlerinin üzerine çöktü, ağzından kan boşaldı. Walger’ın ise gözleri bir anda döndü ve bir çuval gibi yere yığıldı

Bu beklenmedik fırsatın etkisiyle, Snaga asasını tüm gücüyle çevirerek, asasının iki ucu arasında ince bir elektrik bağlantısı oluşturdu ve bu birleşik iki topu Akirama’ya gönderirken, “Greece kaç oradan!” diye bağırdı. Greece şaşkınlıkla çocuğu alıp geriye doğru sıçradı, gördükleri karşısında şok geçiriyordu, on iki yaşındaki çocuk üçünün güç bela yaptığı bir şeyi hükümsüze bir dakikada yapmıştı.

İkili şimşek topu Akirama’’ya doğru çarptı, büyük bir patlama etrafı sarstığında Snaga gülüyordu. “Demek hala o kadar güçlü değilsin ha Akirama, bütün gücünü harcadın basit bir iteme büyüsüne bile karşı koyamadın. Anlaşılan anlattıklarına göre Keven’i öldürmeniz bile büyü gücünüzü sadece ilk dakikalarda arttırmış, çabuk kesiliyorsun.”

Akirama dumanlar arasından çıktığında kıyafeti yara bere içindeydi ağzının kenarlarında kanlar birikmişti. “Gücünü tükettiğini sanıyordum Simarios.”

“Hala biraz gücüm var.” dedi Simarios Snaga gülerek, sol kolunu sıyırdı orada ince bir mühür vardı, diğer elini bacağına götürüp oradaki kurumuş yarasından bir parça kan alarak oraya yavaşça sürdü. “Bu kadar güçsüz düşmüşken, yüzyıllardır yapmadığım bir şeyi yapacağım, kendimle çok çelişeceğim biliyor musun? Ama belki burada seni öldürebiliriz, ha. Bu bile her şeye için, değer”

“Kan anlaşması ha.” Dedi Akirama ciddi yüzünde hafif bir ürperti belirmişti. “Bunu baban bile başaramadı, velet. Bu riski neden göze alıyorsun.”

“Bu çocuk gelecek için umudumuz olabilir, babasından daha çok bu adı hak ediyor.” Dedi Simarios Snaga, “ Bu kadar güçsüz düşeceğimi, senin de düşeceğini açıkçası hiç düşünmemiştim, işte bu yüzden İhtiyar Sevgi Budalasını yanıma çağırmam gerekiyor. “

“İhtiyar sevgi budalası da kim ?” dedi Akirama, yumruklarını sıkarak duruşunu ciddileştirdi hafif kamburunu çıkarttı öyle durdu. “Eğer benden kaçarsanız, sonunuz düşündüğünüzden kat kat daha acı olur, Beni yenebileceğinizi düşünmek kimi çağırırsan çağır gücümün nerdeyse yarısından fazlası mühürlü olsa da beni yenemezsin, daha gerçek formumu görmedin bile, Ben Salamenderim, ateşte yatar ateşte uyurum, kızıl selamender olmamanın nedeni….

“Ateşini daha fazla koruyamayacak olmak.” Dedi o sırada bir ses, birden Snaga’nın önünde belirmişti, siyah saçlarını geriye atmış düşünürken gözünde eskilerin çeşmgah dediği dar çerçeveli küçük gözlüğünü çıkardı. Beyaz sakalları kısa kesilmişti,Simarios Snaga’la eş bir kemerli burun, ondan farklı mavi gözleri vardı. “ Uzun zaman oldu İhtiyar Nifak tohumu, seni gerçekten özlemişim kardeşim.” Dedi gözlerinde hafif bir hüzünle.

Snaga elleriyle dizlerini tutarak, hemen yanında bitmiş olan adama baktı, birbirlerine bağlı oldukları kan anlaşmasıyla birbirlerini istedikleri yere çağırabiliyorlardı. Greece bir bizzat bu anlaşmayı kendi tasarlamış, birbirlerine zarar verme ihtimalini kaldırıp birbirleriyle didişmelerine izin vermişti. Elrohir’in istediği buydu sonuçta iki kardeşin birbirlerini öldürmelerini göze alamazdı. Snaga kaşlarını çattı.

“Hala aynı mütevazı yüz,” diye yere tükürdü Simarios Snaga, “Hiç değişmemişsin Rubin,hala o sevgi budalasısın, ama umarım şu an sağlam gelmişsindir.”

“ Rubingard ile Simarios Snaga. Ne kadar nostaljik bir gün bugün böyle.” Dedi Akirama ileriye bir adım daha atarak kardeşlere baktı. “Kaosun iki yüzü, Shark’ın ikizleri, kaosu gerektiği için kullanan ile oyun için kullananın içten hale gelen çatışması, babanızın sizi bu hale sokması ne acı değil mi?”

“Bunun sebebi büyük ölçüde sensin.” dedi Rubingard ciddiyetle, “Babamız kolu koptuktan sonra, çok başka biri oluverdi, devrik hilal altında dört çağ geçti üzerinden çok uzun zaman geçti, Simarios kötü şeyler yaptı, ben kötü şeyler yaptım. Sonuç olarak biz atalarımızın istediği Fozkitiların bekası için uğraştık. Siz sekiz bin yıl önce intikamı yanlış yerde arayarak sonunuzu kendiniz hazırladınız.” Dedi duraksadı gözleri Greece’e yöneldi, “Ölülerin Bekçisi, sen demek özgürlüğü seçebildin sonunda, bize yaptığın şeyi o gün anlayamamıştım ama şimdi değerini anlıyorum teşekkür ederim.”

Greece ciddiyetle kafasını sallarken, “Çok uzun konuşuyorsun…” dedi Simarios Snaga hırlayarak, “Uzatmada bitirelim şu işi, gücü çok azaldı.”

“ Rubin, hep makul bir tabiatın vardı, olaylara bakış açın diğerlerinden hep farklı oldu ” dedi Akirama, düşünceli bir sesle “Ama çok şeyi göz ardı ediyorsun, başlangıçta Kutsal 21’in anlaşmasını bilmiyor musun? “Kanımız kendi kanımıza tenimiz kendi tenimize, biz birden geldik, birlikte yol alacağız, yirmi birin biri üçe bölünsün, Fozkitiliarın yüzeyi böyle dönsün.” Biz zamanında böyle demiştik ama anlaşmanın uyarılarını bozanlar cezalandırılmadı, hükmü göz ardı edildi, bir kişi tarafından hükmümüz elimizden alındı, ve siz bize yardım edeceğinize bizi mühürlediniz.” Dedi son cümlesini büyük bir öfkeyle söylemiş birdenbirde elini sallamasıyla alevden bir mızrağı Rubin’e doğru fırlatmıştı.

Rubingard‘ın yüzü ciddileşerek, sol iç yeninden küçük ince bir metal sopa çıkardı, sopanın uzuna dokunduğunda metal bir şemsiye açıldı şemsiyeyi döndürüken üzerine gelen alevden mızrak sönen bir ateş gibi kayboldu. Birbirine geçme sesi çıkararak, döndü, ucundan bir mermi gibi aynı mızrağı Akiramaya geri fırlattı, Akirama gülerek eliyle durdurmak için uzattığında elini delerek göğsüne saplandı ve acıyla birkaç metre geriye doğru düştü,

“Bu silah…” diyebildi Snaga, şaşkınlık ile öfke arasında bir yerde öylece duruyordu.

“Evet, Kahrun’un silahıydı.” Dedi Rubingard ciddiyetle, “Büyü gücünü emerek iç mıknatıs kuvvetiyle aşırı hızda geri tepmesin sağlıyor, Mezarını rahatsız etmek istemiyordum ama anlaşılan o da bu gibi bir durum olacağını görmüş, birkaç bilgi edindim haklarında.”

“Mezarı rahatsız etmek istemiyormuş! Myricid’in Külahına anlat onu sen. ” diye köpürdü Simar, “Binlerce yıldır o mezarı arıyorum ben seni budala, Nasıl, nasıl benden önce onu bulabilirsin, iz büyüsünü yok eden etmeni nasıl açığa çıkardın söyle.”

“Likidium,” dedi Rubingard yüzünde gülümseme vardı, Likidium sözünü duyunca kıpkırmızı kesilen Snaga’ya bakan büyücü,, “Her zaman daha Kurnazdın Snaga ama daha akıllı değildin, O yüzden Sana Şarkın Büyücüsü, Bana Garbın Efsuncusu diyorlar ya,”

“Orada İroni var seni salak – neyse, Akirama’yı öldürebiliriz, burada hala biraz gücüm var, biraz kanımda var.” dedi Simarios, ciddiyetle “Biraz yaraladık ama, dayanıklılığıyla meşhur biliyorsun.”

“Yanımızda keşke Are de olsaydı değil mi?” diye iç çekti Rubingard. “Aynı Troll savaşlarındaki gibi olurdu.”

“Saçma sapan konuşmayı kes, Areymiş, önce Greece ile şu kucağındaki çocuğu çöl taraflarına bir yerlere yolla,” dedi
Simarios Snaga, “Çocuk Robin Harwart’ın oğlu, işimize yarayabilir bu hükümsüzler konusunda.

“Harwart’dan nefret ettiğini sanıyordum.” dedi Rubin, ama iç cebinden bir parşömen çıkartmıştı bile, “Hem bana ne zamandan beri emir veriyorsun.”

“Doğduğundan beri.” diye hırladı Simarios, ellerini birleştirdi, “Çabuk ol ayağa kalkacak, Fü ürünü, dediğim gibi güneye yolla.”

“ Üzerlerine ne ara fü mührü kondurdun, “ dedi Rubingard kaşlarını çatıp, parşömeni açarak, Fü ürününü eliyle oluşturup kağıda bastırdı. “

“Ne yapıyorsunuz siz?” diye araya girdi Greece, “Bu adamı ikiniz nasıl halledeceksiniz, bizi nereye götüreceksiniz?”

“Borcuma karşılık olsun.” dedi Rubingard gülümseyerek, “Sizi Kuzeye yollayacağım, orada kendinizi saklayın, Bu adama gelince bence babamızın intikamını almanın vakti geldi de geçiyor bile.”

“Ne Kuzeye mi? Güney demiştim!” dedi öfkeyle Simarios, sonra Robin’in pis pis sırıtan yüzüne bakınca küfür ederek Greece’e döndü. “ Bunları neden yaptığımı az çok anlamışsındır Wallace, hükümsüzlerin ortaya çıkmasına birazda biz sebep olduk biliyorsun. İlk defa oyunlarımı bu kadar bozacak, bir durumla karşı karşıya olduğum için sinirim çok bozuk, bu şerefsizi halletsek de halletmesek de siz kendinize adam gibi bakın, ortalıkta durmayın.”

Greece bir şey diyemedi, ona doğru dönmüş bakan birbirlerinin nerdeyse aynası olan bu iki adama baktı, evet Simarios daha esmerdi, evet Rubingard’ın gözleri daha farklıydı ama iki yaşlı büyücü Ölülerin Bekçisine doğru bakarak gülümsediklerinde gerçekten ikiz gibi gördü onları Greece, bir an için hayatını feda edecekken, bu adamların kendi iyilikleri için bile olsa hayatlarını kurtarmasının buruklu içinde güç bela yaralı elini kaldırabildi.

O anda etraf karardı, hızlı bir dönüşümde sonra, kafasını sık çimliklere vurduğunu hissetti, bir koluyla Walger’ı tutarken, kafasını kaldırdı, rüzgar burada sert esiyordu. Geniş bir tepenin tam kıyısında, bir şehrin tam karşısında duruyordu şimdi başka bir ülkede, kalın gri surların olduğu, Bayrağında Kırmızı beyaz renklerin içinde siyah bir ejderha figürü olduğu olduğu bir şehrin karşısında duruyordu. Hangi şehirde olduğunu bilmiyordu Greece ama, Astgaryada olduğunun o an farkına varmıştı…

Ayağa kalkarken, yüzünde ciddi bir ifade vardı. Göz ucuyla Walger’a baktı, anlaşılan uzun süre bu şehirde kalacaklardı….


25. BÖLÜM SEZONUN SON BÖLÜMÜ OLACAKTIR BİLGİNİZE......
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Cevapla

“Sanat Köşesi” sayfasına dön