Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Yazmak Üzerine Notlar

Müzik, yazı, fotoğraf, resim, sinema, televizyon, opera vb ilgilendiğiniz sanat dalları hakkında yazabileceğiniz yer.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Bu notlar benim tarafımdan inceleme olarak çeşitli sitelerde yayımlanmış olup dört bölüm halinde buraya da taşımak istedim. Yazmak isteyen arkadaşlara kendimden belkide haddim olmayarak bir kaç tavsiye mahiyetinde yazılar. Üslup biraz rahat, söyleşi tarzında, sohbet havasında umarım beğenirsiniz...

İyi okumalar...


Yazarken ne düşünürüz, Ne düşünürüz de akar beynimizden o hikaye. Bu çoğu kişi için farkıdır belki ama yaşadıklarımızın bunda payı büyük, izlediğimiz şeylerin, okuduğumuz şeylerin konuşulan şeylerin, arkadaşlarımızın dostlarımızın her şeyin etkisi büyük elbette.

Kendi adıma konuşurken öncelikle kafam rahat olmalı, ya da kafamı sevdiğim, hoş müzikler doldurmalı ve düşünmeliyim zihnimin ardına bakmak ve oradaki resmi görmek. Biraz düşünün… Ne görüyorsunuz, gördüğünüz şeyi tüm ayrıntılarıyla hissedin belki de bu sizin büyük bir başlangıcınız olacaktır. Bu başlangıç hikaye yazmadaki ilk şartı başarıyla geçmenizi sağlayabilir….

Bu ilk şart belirgin bir kurgudur elbette. Bu kurgu için zihnimizde ne gördüğümüze bir bakalım.

Ben mi ne görüyorum? Söyleyeyim, benim gördüğüm bir yol şu an. Bir tarafında 2 metrelik bir duvar ama eski taşlardan yapılma taşların boyutları farklı ve çok eski o kadar eski ki bir kısmı yıkılmak üzere. Duvarın diğer tarafından yükselen ağaçların dalları yolu örtecek kadar büyük. Diğer tarafı da uçurum sayılmasa bile düşerseniz kötü yaralanacağınız kadar yüksek, isterseniz bir de deniz eklenilebilir herkesin hayal gücüne göre farklılık gösteriri tabi bu durum.

Neyse devam edelim… Yanındaki duvar ne kadar eski olarak hayal ediyorsam yolda o kadar eski. Bir zamanlar taşlıkmış ama zamanla toprakla birleşir olmuş. Üzerini ağaçların, ( istediğiniz tür olabilir) yaprakları örtüyor. Hava soğuk değil ama yağmurlu yıpranmış hafif bir rüzgar yerdeki yaprakları havalandırıyor. Gece ay ışığı pek az etraf karanlık…

Mekanı böyle kurduk diyelim, önemli olan bu mekanın hikayede nasıl bir rol oynayacağı. mekanda dikkat çeken ( ya da çekmesini umduğum) yerler; Gece, Eski Issız Yol Duvar ve Yağmur, birde yere düşen yapraklar. Bu durum öykünün mevsimiyle ilgili bir ipucu da veriyor. Mevsim Sonbahar olarak görünüyor diyelim…

Elimizde ne var, Issız eski bir yol, gece ve yağmur…. Buradan ne çıkarabiliriz, Eski bir yolda kamp yapan bir grup maceracı, kulağa bayat korku filmi numarası gibi geliyor. Evet aklıma bir şey geldi, eski bir yol eski bir yere gider değil mi ? Buradan bağlantılı olarak eski bir yere giden birinin hikayesi ya da bir habercinin hikayesi olabilir…

Sizin kendi dünyanız ve kendi karakterleriniz varsa elinizde onlardan birini bu duruma oturmak isteye bilirsiniz. Kendi adıma ben bunu genellikle yaparım, yeni bir karakter de oluşturabilirsiniz de tabi seçim sizin. Yazdığım bütün karakterlerin durumu ve gece ıssız yağmurlu bir yolda eski bir yere giden bir karakter….

Evet aklıma böyle karakter geldi, yağmurda ve karanlıkta bile duramayacak kadar acelesi olan, hırslı bir adam. Eğer hikayelerimi okuduysanız onu elbette tanırsınız. Güçlü, güçlü olduğu kadar da hırslı ve sabit fikirli, kafasına koyduğunu yapan bir adam. Kendisi bir Kont. Adı Davis Marchans. Kurgu da karakterimizi belli olduğuna göre bir Kont korumalar ve araba eşliğinde yolculuk yapar. Hızlı ve acelesi olduğunu ve kendine aşırı derece güvendiğini varsayarsak. Korumaları atabilirisiniz ya da isterseniz konulabilirde tabi. Ama araba bu yağmurlu gecede Konta eşlik edebilecek en azından bir kişi şart. Bu da bir arabacı tabi, Şimdi bir arabacı düşünelim, böyle araba diyince aklıma 1800’lü yılların Amerika’sı geliyor, İster istemez kovboy filmleri, genelde yan karakterleri zihnimiz bir karede sabitler. Bir arabacı dendiğinde aklıma sanırım The Mask of the Zorro filiminde, Antonio Banderas’ın Zorro olmadan önceki abisiyle kurduğu çetedeki üçüncü kişi olan Dişleri pek olmayan Yaşlı bir adamın araba kullanma sahnesi geliyor aklıma.

Bu adamın adı pek önemli değil, ama dış görünüşü anlatırken en azından adamın görüntüsüne ait bir kare kullanmalısınız. Karakter olarak yılışık, hep şikayet eden, üstlerine nazik altlarına zorba olan klasik bir uşak olarak da düşünebiliriz. Arabacı böyleyken yağmur altında gece gece at sürmekten küfrede dursun. Biz arabanın gideceği yönü düşünelim bir..

Eski bir yol büyük ihtimalle, sadece Üst rütbedeki kişilerin ve hizmetindekilerin pek sık olarak kullanmadığı bir yol, nereye gidebilir, Bu Kont’un büyük bir yolculuğa çıkmadan önceki durumu olarak düşünürsek Kont son sürat gizli bir yolda ne yapmaya gidebiliriz. Bir de hırslı bir plancı olduğunu düşünürsek Gizli Antik kütüphanede bir araştırma yapmak, belki de bir şeyler çalmak hikaye gelişebilir ana kurgu bu diyelim…

Bundan sonra devamı hızla gelişecek ve bir dere gibi akacaktır. Kurgunun başını siz belirlersiniz ama sonuna doğru siz götüreceksiniz… Kolay gelsin….
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Y.N - 2

Yazmak, aslında son derece eğlenceli bir iştir…, En azından ben kendi adıma eğleniyorum diyebilirim. Sonuç olarak hikaye – roman türünde yazmak istiyorsanız bunun en zevkli yanı - bence- karakter yaratmaktır. Hikaye kişilerini yaratıp, o kişinin okuyucu üzerinde bıraktığı izlenimi merak ederim hep

Karakterler de önemli den önemsize doğru ayrılırlar ve hepsi yerinde kullanıldığında güzeldir. Bu sıralamayı hocam Prof. Dr. Nurullah Çetin, Roman Çözümleme Yöntemleri kitabında şöyle yapmış…

1. Merkezi Kişi
2. Tip
3. Karakter
4. Yardımcı Kişiler

Bu tipler üzerinde tabii hikaye de bu kadar derinlemesine inilmeyeceğini hepimiz bilmekteyiz. Hikayenizin iyi olabilmesi için Merkezi Kişi ya da baş karakterimizin yönleri iyi oturtulması gerekir. Okuyucunun en azından romanı veya hikayeyi okuduktan sonra o karakteri hatırlayabilecek kadar karakterin iyi yansıtılması gerekir…

Benim kar ve kan adlı hikaye çalışmamdan bir karakter kesiti… Ivan diye tanılan bir adam, ilk başta düzenli ve soğukkanlı olarak tanılıyor. Sonra yavaş yavaş bu adamın gerçek kimliğine iniyoruz. Saplantılı kafasına koyduğunu yapan sabit fikirli acılar çekmiş ve ihanete uğramış, ama kendini düşünebilecek kadar da zeki olduğuna da hikayenin ilerleyen akışlarında görebiliyoruz….

Bir karakterin olaylar karşısında verdiği tepkiler o karakterin okuyucuya iyice sindirilmesini sağlamaktadır mesela. Yani okuyucu bu ne değişik bir adamdır böyle, falan diyerek, karakterin ne yapacağını merak edecektir. En önemlisi okuyucu ilginç ve farklı karakterleri sever…

Bu tip karakterleri nasıl ortaya çıkarabilirim diyorsanız eğer etrafınıza bakmanızı öneririm. Yaşadığınız ortamdaki insanları inceleyen tiplerini davranışlarını arkadaşlarınızı inceleyin, kitaplardaki tiplere, ve dizilerdeki tiplere ve bunların nasıl yansıtıldığına dikkat edelim… Yaşadığınız ortamda size ilham verecek bir sürü karakter bulabilirsiniz… Hikaye ve romanın oluşumu hayatın içinden geçer unutmayın…

Yani karakterin belirgin bir noktası baskın olmalıdır. Mesela alaycıdır, ya da çok ciddi ve umursamaz, ya da sert ve melankolik de olabilir. Bunu iyi yansıtabilmek önemlidir. Bunu karakterlerle oluşan diyaloglarda veya davranışlarını betimleme şeklinde aktarılabilir. Bence diyalog bir karakteri açıklayabilecek en iyi şey olduğuna inancım sürmekte. Bunu bir örnekle açıklamak en iyisi sanırım


Greece hafifçe geriye çekildi önce. Sonra Robin’e sertçe saydamsı gözlerle baktıktan sonra arkasını döndü. “Buna izin veremem Dünyanın Umudu, dünya bir dengenin içinde dönmeli. Kimse bunu bozmamalı.”
Robin pelerinini sertçe geriye çekti. “Sen onların bekçisin sahibi değil. Bunu unutma Ölülerin Bekçisi. Bilekliğin hizmetinde yargılandın. Hükmün böyle verildi.”
“Bilekliğin olması başlı başına bir hataydı, bunu biliyorsun. Her ne kadar uzun yaşamış olsan da Dünyanın Umudu, ben senden yaşlıyım ne yazık ki.” dedi Greece yorgunlukla, omuzları çökerek bir taşa oturdu. “Ayrıca ölüler üzerinde hak iddia etseydim şu an bütün dünya benim olurdu ve tarafsızca yönetilirdi.”
“ve bu da senin tarafsızlığını bozmuş olurdu Ölülerin Bekçisi.” diye devam etti Robin



Bu diyalogda gördüğümüz iki adamı ele alalım. Bu diyalog tek taraflıdır, Greece ‘e yönelmiştir, çünkü o bir şey istemekte ve karşısındaki kişi ( Robin ) bunun olmayacağını anlatmaktadır. Greece’in dengeyi tuttuğunu gücün kullanılmamasını, bunu kullanmanın doğanın düzenini bozacağını anlatmaktadır. Diğeri ise bunun anlamsız olacağını düşünmektedir. Çünkü tarafsızlık Robin’e göre oluşması zor bir kavramdır.

Burada gösterilen karakterleri az çok tanıdık. Tabi bir diyalogda karakterin bir yönünü vurgularken bir yandan da öyküye akıcılık kazandırırsınız. İyi yazılmış bir diyalog okuyucuların her zaman ilgisini çeker ve akılda kalır.

Tiplere önem vermek gerekir, hikayede geçen en ufak bir tipi ilerleyen zamanlarda kullanabileceğiniz bir koz olarak düşünün. Bazen uğraşıp, tasvir ettiğiniz tipler hikayeye yön verebilir hatta, bir ölçütte değiştirebilir.
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Y.N -3

Notlarımın üçüncü kısmındayız. Bu bölümde tasvir mekan konusuna değinelim, öncelikle hikayede mekan arka unsur da olabilir ön unsurda. Fakat çoğu zaman arka fon olarak kullanılmaktadır.

Ufak bir tepede oturan bir genç adam düşünün. Sırtını ağaca dayamış kitap okuyor, yeşil çimenler üstünde baharın kokusunu çekerken hemen tepenin aşağısında eski kahverengi bir araba yolu geçiyor uzaklara ağaçlar arasında kıvrılan bir yol, ve güneş bu güzel yolu aydınlatırken çocuk gökyüzüne baktığında güneşin ağacın yapraklarını yeşilin her tonunda aydınlattığını görüyor.

Mekanın kısa tasviri, bu şekilde olabilir ama bazen bu tasvirler çok abartılmakta nerdeyse ağaç sayısına varıncaya kadar indirgenmektedir. Evet, tasvir resmi renklendirecek olan boyadır lakin boyayı fazla kaçırırsanız elinizdeki resmide kaybedersiniz. Çok detaya inmeden tasviri birazda okuyucunun hayal gücüne bırakmak en iyisidir. Çünkü okuyucu bu kitabı okurken bir an gözlerini kapayacak kendini o tepedeymiş gibi hissedecektir.

Çünkü konu tasviri bu şekildedir. Huzurlu mutlu bir doğa içerisinde olan mutlu bir hikaye başlangıcı. Aksine bu kötü bir yerde olabilirdi karanlık ıssız bir yerde, bir mezarlık demeyeceğim belki klasik olacak ama hangimiz karanlık bir yola girdiğimizde omzumuza dokunacak bir elin var olmasından korkmayız ki. İşte yazarken okuyucuyu ürperten korku hikayelerinin etkilemesi bu yüzdendir.

Salt mekan tasviri de değil. Fiziksel, zihinsel tasvirde önemlidir. Karakterlerin ruhsal tasviri, iç çözümleme veya iç konuşma şeklinde aktarılır.

“Sinirle, çocuğun yakasından tuttu, aşağıya fırlatacaktı onu. Bugün, güzelce giydirip yıkattığı kurtardığı çocuğu… O çocuk ona geçmişini, Annebelia’yı. Bu yaşayan şehir, ölen milyonlarca insanı hatırlatıyordu. Yaşamak yaşatmak ne önemli vardı artık. Çocuğu kaldırdı. Walger çırpınıyordu. Bu çocuğun bir önemi yoktu artık ölen onlarca insan suçsuz yere ölmüştü… Ya Anebelia, ya karnındaki çocuğu… Onların suçu neydi…Çocuğun hayatının bir önemi yoktu artık”

İç çözümlemenin bir örneği karakter iç çatışma yaşamakta, geçmişinin etkisini olağan bugünkü duruma yansıtmaktadır. Ağır travmanın bir nevi sonucu diyebiliriz. Bu çocuğu öldürecek mi dersiniz kim bilir işte o başka bir hikaye…


Sonuç olarak, Tasvir’i üç kısıma ayırabiliriz

1- Mekan Tasviri

2- Fiziksel Karakter Tasviri

3- Ruhsal Karakter Tasviri.

Tasvirler doğrudan sonuca gitmekte önemli katkı yapar hikayelerde, belli noktaları aydınlatır, karakterlere ve olaylara canlılık katar. Kağıttan karakterler diye bir tabir vardır. İşte karakterlerinizin bundan olmasını istemiyorsanız; Bu son iki tasvire dikkat etmelisiniz. Ayrıca olayların akışında geçen mekanların tasviri iyi olursa okuyucu hikayeye o kadar bağlanacak onu birebir yaşayacaktır.

Ben kendi adıma mekan tasviri yaparken, kafamda bir kare oluştururum bir mekan için bu kare bir film karesi bir resim karesi gibi, hikayede geçen bir an o resim kafamdadır ben kafamdaki resmi kağıda aktarmaya çalışırım yukarıda yazdığım tepe orman, Zonguldak’ın bir kazasındaki ormanlık bölgedeki bir anımın karesi olmakla birlikte. Tamamen hayal gücünüzün ürünü bir yerde olabilir önemli olan resmi görmektir. Resmi görüp onun belirli ölçütlerini tasvir ederek kağıda dökebilmektir.

Tabi ki okuyucu sizin hayal ettiğiniz tasviri tam olarak bilemeyecekse de, en azından zihninizin bir köşesini ona göstermiş olursunuz. Okuyucu o tasviri okuduğunda zihni kendi gördüğü ormanlık tepelerle benim tasvirimi birleştirecektir. Böyle olunca da okuyucu olayın içine girmekte hiç zorluk çekmeyecektir.

S. King’in de dediği gibi yazmak bir telepatidir. Yazarla okuyucu arasında bir telepati ben bu gece bunları yazdığımda size ve okuyacak kişilere zihnimin kapılarını biraz olsun açtım. En azından birlikte bir yer tasvir ettik ister gerçek olsun ister olmasın…

Neticede, tasvir önemli bir unsurdur hikayede, hikayeye vezir de rezil de yapacak önemli unsurdur diyebiliriz. Tasvir kaliteli olursa hikaye çok güzel akar okuyucunun üzerinden. Metro 2033, Ovaların Kurdu, Vahşetin Çağırısı, Kara kule gibi usta yazarların usta kitapları bu ölçütte kendini okutturmaktadır.

Tasvir, önemlidir iyi tasvir yapamıyorsanız yetkin bir yazar olmazsınız, unutmayın önemli olan kafanızdaki resmi kağıda uygun ölçütte aktarabilmekte

Başarılar..
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Y.N -4


Notların dördüncü bölümündeyiz, bu seferki konumuz üslup, Roman yazarken üslubumuz nasıl olmalı, karakterlerin üslubu, konuşma şekilleri ne derece, iyi olmalı, küfür bir romanda olmalı mı gibi konuları şöyle bir tartacağız.

Üslup, Hikemi, Mizahi şekilde pek çok kola ayrılıyor lakin bu bölümde onlardan bahsetmekten ziyade, Karakter üslubu, üzerinde duralım diyorum. Bildiğiniz üzere roman yazım üslubu, anlatım biçimindedir. Yani Mizahi Romanda Mizahi üslup olur, Didaktik Romanlarda Hikemi Üslup olur, bunun gibi. Biz standart, Macera Polisiye türünde yazarken genelde normal Üslup kullanırız Tasvir ve anlatım üslubu, bu önceki notlarda anlattığım tasvir meselesine giren bir olgu.

Bizim burada konuşacağımız üslup ise, bir romandaki karakterin üslubudur. Bir Beyefendi karakter ile, bir serserinin üslubu aynı olmaz, Yani serseri bir adam size bıçak çekip “ Şunları verir misin rica etsem ?” demez aynı şekilde, “Şunları ver hadi.” de demez. “Ver ulan şunları yoksa façanı bozar ağzına…” şeklinde devam eder. Bu bir gerçektir, romanınızın gerçekçi olmasını istiyorsanız bu şekilde davranmalısınız. Mesela, romanınızda bir korsan varsa ve yazdığınız yazı boyunca hiç küfür etmiyorsa burada bir yanlış var demektir.

Daha önce dediğim gibi Beyefendi bir şövalye ile, Serseri bir Korsan’ın kullandığı üslup aynı değildir, Dil aynıdır, ama üslup asla. Bunu iki örnek ile açıklamak en iyisi sanırım…

“Cevabın nedir ?”
“ İçeri gel de cevabımı söyleyeyim.” dedi Briayn gülerek, ardından alayla ekledi. “Yoksa Korkuyor musun ?”
“Böyle basit provokelerle beni etkileyebileceğini mi sanıyorsun ?”
“ İlginç, ruhsuz bir orospu çocuğuyum diyorsun yani.”
“Kimin orospu çocuğu olduğunu tartışmayalım.” dedi Marven, yüzünde hiçbir değişme olmadan “Senin piç olduğunu söylüyorlardı.”


Bu Korsanınki idi şimdi ise bir barbar ile şövalyenin konuşmalarına bakalım…

“O zaman tahakkuklu bir plan yapıp içeriye esrar-ı sır içinde girelim Biraderim” diye cevapladı Şövalye yüzünden bunu düşündüğü anlaşılıyordu.

“Ben haktan hukuktan anlamam, dediğim gibi. Ayrılalım artık ve sen ormanda öl, nasıl fikir ?”

“Ziyadesiyle ürkütücü, bendeniz ölmekten korkmam lakin size olan borcumu ödemedikçe ölümün beni almasına göz yumamam.”

“İyi, muhafızlar senin ölüme son hızla postalayacaklar o zaman.”


Bu şekilde, yani Barbar küfür bilmez, kabaca konuşurken, Korsan küfürlerin dik alasını bilir, Beyefendi Şövalye ise, beyefendidir adı üzerinde, yani bu üslup şu yukarıda okuduğunuz karakterlerin ne kadar gerçekçi, ve yaşadığını gösteriyor.

Önceki, fiziksel ve ruhsal tasvirin yanında, bu gibi üsluplu diyaloglar, Karakterinizi adete yaşıyor gibi hissettirecektir sizlere, kimileri küfüre karşı çıkar aaa ayıp falan derler, Ayıptır, doğru lakin hayatın bir gerçeğidir, gerçeğin önünü kesip korsanı bir memur gibi konuşturursan o karakter inanılırlığını kaybeder.

Tabi sadece, üslup küfürden ibaret değil mizahi üslupta aynı şekilde önemlidir. Bu şekil bir üslupla, karakterinizin neşeli olduğunu, espiritüel olduğunu bir diyalogda gösterebilmek gatey mümkündür. Örneğin..

Kendine bak aptal seni bir gün şurada unutup gitsek.” dedi Brian sonra gülümsedi “Cidden bir gün bunu yapmalıyım.” dedikten sonra devam etti. “Saçlarınla beraber burada bitkisel bir bozkır ortamına uyum saylarsın yüz yıl sonra geliriz aynı durumdasındır çünkü sen ben olmasam dünyada uyanmazsın. Bir de kıymet bilmezsin saman kazığı seni.”
“Temel ihtiyaçlar dünyadaki her şeydir.” dedi March bilge bir tavırla, O dağınık sarı saçı saçlarıyla ve parlayan bakışlarıyla bilgeden başka her şeye benziyordu aslında. “ O dört kutsal şey Uyumak, yemek, giyinmek ve cinselliğe saygı duyacak, onlara inanacaksın. Bunu anlamayan bir aptalla pardon kalasla konuşmaya bile deymeyeceğini düşünüyorum.”



Şeklinde bir örnek iki karakterin nasıl birbiriyle atıştığının göstergesidir mizahi üslup kullanılmıştır. Ayrıca bu üslubun içinde karakterlerin nasıl biri olduğunu olay akışı içinde oluşan bu tip durumları aktararak, Karakterlerin arkadaşlarıyla bizimki gibi şakalaştığını, güldüğünü, hatta küfür ettiğini okuduğumuzda evet o karakter yaşıyor diyeceğiz nefes alıyor. Yanımda hissedeceğim karşımda duracak kadar gerçek bir karakter.

Umarım anlatabilmişimdir, bir daha ki bölümde görüşmek üzere.

Yazmayı Hiç Bırakmayın
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Kullanıcı avatarı
muaet
Ta'Veren
Ta'Veren
Mesajlar: 3616
Kayıt: 16 Ağu 2011 07:43
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Vagabond, Berserk, Claymore, Slam Dunk, The Breaker, Noblesse, Tower of God, The Gamer, Gamaran, Berserk, Naruto, One Piece, Veritas.
Favori Anime: Code Geass, Shingeki no Kiyojin, Death Note, Steins Gate, Full Metal Alchemist Brotherhood, Hellsing Ultimate OVA.
Konum: Shayol Ghul

Notlarını iştahla okudum. Ancak ne yazık ki 4. mesajı uygulamaya nail olamadım.

Evet, başlıyorum. Güzel betimlemeler yapıyorum kendimce. Aklımda belli bir kurgu var. Ancak ne zaman iş karakterleri konuşturmaya gelse orada bir güzel sıçıp sıvıyorum. Eh, karakterlerin iç tasvirlerini yapmakta da pek sıkıntı çekmiyorum açıkçası ancak ne zaman iş ikili diyaloglara gelse, yapmacıklık yakamdan kavrıyor. İki cümle kuruyorum, sanırsın Yeşilçam'dan alıp hikayeye oturtulmuş karakterler kullanıyorum. Diyaloglarla geçen iki üç cebelleşme sonrası, elim ister istemez 'shift-delete' komutuna gidiyor.

Üsluba geçmeden evvel diyaloglarla ilgili bir kaç tüyo versen çok makbule geçer.
Resim

Söz sessizlikte,
ışık karanlıkta,
yaşam ölürken;
bomboş gökyüzünde
uçarken parlar atmaca.
Kullanıcı avatarı
İkarus
Mesajlar: 2588
Kayıt: 01 Mar 2012 20:40
Cinsiyet: Erkek
Favori Anime: Van pis forevır

muaet yazdı:Notlarını iştahla okudum. Ancak ne yazık ki 4. mesajı uygulamaya nail olamadım.

Evet, başlıyorum. Güzel betimlemeler yapıyorum kendimce. Aklımda belli bir kurgu var. Ancak ne zaman iş karakterleri konuşturmaya gelse orada bir güzel sıçıp sıvıyorum. Eh, karakterlerin iç tasvirlerini yapmakta da pek sıkıntı çekmiyorum açıkçası ancak ne zaman iş ikili diyaloglara gelse, yapmacıklık yakamdan kavrıyor. İki cümle kuruyorum, sanırsın Yeşilçam'dan alıp hikayeye oturtulmuş karakterler kullanıyorum. Diyaloglarla geçen iki üç cebelleşme sonrası, elim ister istemez 'shift-delete' komutuna gidiyor.

Üsluba geçmeden evvel diyaloglarla ilgili bir kaç tüyo versen çok makbule geçer.

Yazıların tamamını okuduktan sonra uygulamaya çalıştım ve yine anladım ki ben bu hakim ve üçüncü kişili anlatımı kıvıramıyorum. VArsa yoksa kahraman bakış açısı. Hakim ve üçüncü kişili anlatım için bir tüyo verirsen çok iyi olur. Kahraman bakış açısından ayrıldığım gibi kendimi boğulmuş hissediyorum. Her kelimemden iğreniyorum arada kopukluklar ve yapmacıklı cümleler peyda oluyor.
Kullanıcı avatarı
Dr.M
Kalemşor
Kalemşor
Mesajlar: 2524
Kayıt: 22 Kas 2011 21:26
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece, Veritas, Gamaran, Hollyland,Liar Game,Bakuman, One Punch Man, Berserk, Toriko, Tower of God, City of the Darkness, Noblesse,
Favori Anime: Naruto, Bleach,Death Note, Hellsing, Samurai X, Hunter X Hunter, FullMetal Alchemist Brotherhood
Konum: Zonguldak

Y.N – 5

Notların beşinci kısmındayız bu kısımda, Anlatıcı tipleri ve bunların diyaloglara etkisini biraz anlatmaya çalışacağım. Öncelikle Anlatıcı türü, iki kısma ayrılmaktadır,

1- Ben anlatıcı (1. Tekil anlatıcı)

2- O anlatıcı (3. Tekil Anlatıcı)

Ben anlatıcı, genelde bir karakter üzerinden ilerleyen onun gözünden anlatılan, olaylar bir anı şeklinde aktarılma amacı güden yazılardır. Eğer farklı karakter yaratımı ve özgün karakterler istiyorsanız öncelikle O anlatıcı türünde yazmak daha doğru olduğunu düşünmekteyim. Bunun nedeni ise, O anlatıcı farklı karakterler oluşturmak ve onların hepsine hakim olmayı sağlar. Ben anlatıcı ise bir karakter üzerinde derinleşmeyi o karakteri daha da gerçekçi kılmayı sağlar…

Öncelikle hakim bakış açısını, iyice yakalamak için daha önceki karakter bölümünde söz ettiğim özgün karakterler yaratmak önemlidir. Belli karakteristlik özellikler vardır bunları çeşitli bir şekilde karıldığında, özgün karakterler ortaya çıkar. Ama sadece özgünlük yetmez, bu karakterlerin genel tabiriyle kağıttan karakterler olmasını istemiyorsanız. Kendi düşüncelerinizi kendi görüşünüzü hiçbir karaktere tamamen aktarmamalısınız. Çünkü siz bir hikaye anlatıyorsunuz yazarsanız amacınız bu olmalı, eğer yazar kendini tamamen bir karaktere aktarırsa o zaman öykü aynı karakterlerin konuşmasına döner.

Ben her zaman şunu düşünürüm, bütün karakterlerim benden bir parçaya sahiptirler ama benden tamamen farklıdırlar. Bir karakter üslubuyla davranışlarıyla özellikleri ve düşüncesiyle tamamen tanıdık olmalıdır. Örneğin bir karakterim olan Briayn’ı örnek vereyim, kendisi eski bir korsan, ağzı bozuk, zeki olmayan, muhafazakar, fakat sadık, cesur ve samimi bir adamdır. Ve bu karakterin birkaç kişi ile konuşmalarını inceleyelim bakalım

Briayn arkada bir sorun var mı yeni Valcardo Rafuj üyelerinin karşıma çıkmasını istemem.”
“Şimdilik sorun yok.” dedi Briayn ters bir tavırla “Ama bu ateş bütün düşmanları bize çekecektir.”
“Dost kolcuları da öyle Briayn.” diye cevapladı Silvan
“Kimin dost kimin düşman olduğunu bilmedikten sonra, bu ateş bizi her halükarda yakacaktır.” dedi Eski korsan ciddiyetle


Burada Briayn’ının dediğim dedik tavrı ile karşılaşıyoruz.

“Beni niye sabah uyandırmadın be adam ?” diye gürledi Silvan sinirle, sabah kalkıp gitmemeleri yüzünden yola ancak gece vakti varabileceklerdi.
“E uyandır demedin ki.” dedi Korsan gayet sakin bir tavırla ardından ekledi “ Şuradaki domatesleri doğrasana.”
“Ne ?”
“Domatesleri doğra dedim sana, hala uyku sersemi misin ?”
“Hayır değilim uyku sersemi falan.” dedi Silvan sinirle, “Sana sabah gideceğimizi söylemiştim. Niye uyandırmadın beni ?”
“Hep aynı soruyu soruyorsun.” dedi Braiyn, yağın içinde yumurtayı kırıyordu “Bana beni uyandır demedin bende planının değiştiğini düşündüm o yüzden uyandırmadım. Şimdi, şu domatesi doğrayacak mısın ?”
Silvan gözlerini devirdi, bir insanın bu kadar düz mantık olabileceğine inanamamıştı


Burada da Briayn’ın düz mantık tavrını görüyoruz Briayn hakkında daha fazla diyolog için dördüncü bölümün 1. Ve 3. Örneklerinde Briayn’nın ağzı bozuk üslubunu görebilirsiniz. Önemli olan karakteri belli bir ölçekte devam ettirmektir. Yani karakterlerde keskin değişimlerden mühim bir olaylar olmadığı sürece kaçınılmalıdır.

Bu tip karakter kontrolünün, yolu 3. Şahıs anlatımıdır, bu anlatımla beraber tanrısal bir gözle olayları anlatabileceğiniz için karakter farklılıklarının detaylarını diyaloglar dışında düşünceler etrafında da verebilirsiniz. Farklı karakterler geliştirmek için gözlem yapın, hem gerçek hayattan hem dizilerden, filmlerden kitaplardan hatta oyunlardan gördüğünüz karakterleri inceleyin onlardan beğendiğiniz bir özellik alın ilk başlangıçta özgün gibi görünmeyecektir zamanla siz o karakteri değişik özellikleriyle farklı hala getireceksiniz ilham noktası bu açıdan önemlidir Örneğin ben Greece karakterini, yazarken Riddick’ten esinlenmiştim ama bu o kadar uzun zaman önceydi ki filmi izlerken fark edebildim, başlangıç noktam bu adamdı Greece’i yansıtırken şimdi Greece o adamdan çok farklı bir yerde. Bunun nedeni sürekli o karakterin üzerine bir şeyler koymam onun üzerinde çalışmam oldu.

O karakterin özellikleri nedir? Geçmişi nedir? Değerleri inançları nelerdir? Neleri yapabilir neleri yapamaz? Nelerden vazgeçebilir nelerden geçemez? Bunları zaman içinde cevaplayarak belli karakterinizi oluşturabilirsiniz arkadaşlar.

Bu karakteri oluşturduktan sonra her karakterin söyleyip söyleyemeyeceği sözler inandıkları konulara göre ettiği konuşmalar sizi yapay diyaloglardan kurtarır. Diyaloglar hikayenin akışını sağlayan yağ gibidir, o şekilde akar ve okuyucuyu içine çeker veya sıkar. Bu ölçekleri düşünerek yazı yazmanızı öneriyorum.

Unutmayın yazmak için okumalı, duymalı, izlemeli ve tekrar yazmalısınız.

Kaleminiz kırılmasın

Başarılar…
ÖLÜLERİN BEKÇİSİ 3. SEZONU OLAN KURDUN SAVAŞI BAŞLIYOR
GÜNCEL 10. BÖLÜM ÇIKTI [/i][/size] OKUMAK İSTEYENLER BURADAN[/size]

YENİ BAŞLAYANLAR! ÖYKÜNÜN İLK SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ ÖZGÜR BİR ADAM BAŞLIĞINA

İKİNCİ SEZONU İÇİN ÖLÜLERİN BEKÇİSİ KURDUN DOĞUMUNA BAKABİLİRSİNİZ.
Tuco
Mesajlar: 280
Kayıt: 12 Mar 2012 17:07
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: One Piece
Favori Anime: One Piece,Shigurui,Basiliks

muaet yazdı:Notlarını iştahla okudum. Ancak ne yazık ki 4. mesajı uygulamaya nail olamadım.

Evet, başlıyorum. Güzel betimlemeler yapıyorum kendimce. Aklımda belli bir kurgu var. Ancak ne zaman iş karakterleri konuşturmaya gelse orada bir güzel sıçıp sıvıyorum. Eh, karakterlerin iç tasvirlerini yapmakta da pek sıkıntı çekmiyorum açıkçası ancak ne zaman iş ikili diyaloglara gelse, yapmacıklık yakamdan kavrıyor. İki cümle kuruyorum, sanırsın Yeşilçam'dan alıp hikayeye oturtulmuş karakterler kullanıyorum. Diyaloglarla geçen iki üç cebelleşme sonrası, elim ister istemez 'shift-delete' komutuna gidiyor.

Üsluba geçmeden evvel diyaloglarla ilgili bir kaç tüyo versen çok makbule geçer.

Biraz yavan bir tavsiye olabilir; ama karakterleri hayal edin. Çıkın dışarılarda dolaşın, çayhaneye gidin. Karakterlerinizi oralarda bulursunuz. Ve çokta hoş olmayan bir şey; ama yazmaya kendinizi kaptırdığınızda yanınızda istemediğiniz halde bir not defteriniz ile kaleminiz oluyor. Dikkatiniz yazdıklarınıza gidiyor devamlı ve yeni karakterler veya mevcut karakter ve hikayenizi hayal ederek daha da geliştiriyorsunuz. Sadece hayal etmeye çalışın, sanal dünyadan uzakta gerçeklere bakarak hayal etmeye çalışın.
Cevapla

“Sanat Köşesi” sayfasına dön